"öᴢüʀ ᴅɪʟᴇʀɪᴍ ʙᴇᴛʜ"

146 21 81
                                    

"Beth, Beth, yalvarırım ölme."

Walburga kapı eşiğinde oğlunun mırıldanmalarını ve huysuzca kıpırdanmalarını izlemeye devam etti. Regulus uykusunda yatağında dönüp duruyor ve habire o kızın adını sayıklıyordu, Beth'i. Kimdi bu Beth?

"Özür dilerim, özür dilerim. Lütfen onu öldürme, lütfen. Her şeyi yaparım, her şeyi."

Regulus ağlamaya başladığında Walburga kalbinin sızısının katlanılamayacak kadar arttığını fark etti. Oğlu öylece acı çekiyordu. Uykusunda dahi huzur bulamıyordu.

"Lütfen, sana yalvarıyorum, lütfen büyünü geri al. Gerekirse beni öldür ama onu değil."

Walburga etrafı kontrol etti. Kocasının evde olmadığına emin olmaya çalışırken uzaktan uzağa onu izleyen Kreacher'la göz göze geldi. Kreacher kadının onu gördüğünü fark edince hızla işine döndü. Walburga da ufak bir öksürük eşliğinde odaya girdi ve odanın kapısını kapatıp oğlunun baş ucuna çöktü. Regulus sayıklayarak ağlamaya devam ederken avuç içini oğlunun buz kesmiş yanaklarına dayadı ve gözyaşlarını silmeye çalıştı oysa her saniye bir yenisi geliyordu.

"Hayır, hayır, hayır, Beth benimle kal lütfen. Beth aç o güzel gözlerini, bana bak. Beth, Beth, BETH!"

Regulus korkuyla gözlerini açtı ve doğrulmaya çalıştı. Walburga o an elini çekti. Regulus bir süre soluklandı ve annesini görünce saçlarını karıştırıp yataktan kalktı.

"Özel alanıma girmemeni söylemiştim." dedi terden sırılsıklam olmuş kıyafetlerini çıkarırken. Annesi oğluna dönüp bakamadı, gözleri yerdeki halıyı izlerken:

"Beth...o da kim?" diye sordu. Regulus gardırobundaki kıyafetlerde gezindirdiği ellerini durdurdu. Kısa bir an nefesi kesildi. Uyurken onu mu sayıklamıştı?

"Hiç kimse." dedi sonunda. Kıyafetlerinden birini alıp üstüne geçirdi. Arkasını dönüğünde ciddiyetle kendine bakan annesiyle göz göze gelmişti.

"Kreacher'ı pansumanını yapması için odaya göndereceğimi, burada bekle." dedi Walburga. Regulus'un eli karın boşluğundaki yarayı kapatan tişörtünün hemen üzerinde durdu.

"Yetişmem gereken bir yer var, dönünce yapar." dedi ve hızla odadan çıktı. Walburga arkasından seslense de umursamadı. Komodinin üstündeki asasını aldığı gibi mezarlığa cisimlendi. Black ailesinin mezarlığıydı burası. Regulus ortadan kaybolduğunda herkes onun öldüğünü sanmıştı. Annesi cesedini bulamayınca onun anısına küçük bir anıt dikmişti buraya.

Regulus Arcturus Black
1961-1979

Regulus hafifçe eğilip parmaklarını anıtın üstüne oyulmuş harflerde gezdirdi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Birkaç saniye gözleri kapalı bekledi ve ardından gözlerini açıp doğruldu. O doğrulduğunda bir başkası Regulus'un anıtına bir çiçek bıraktı, sakura çiçekleri.

"Sabahın bu saatinde mezarlıklara uğrayan gençler genelde çokça sevdikleri birini kaybedenlerdir. Siz kimi kaybettiniz Bay Black?"

Regulus hafifçe başını kaldırıp çiçekleri bırakan adama baktı, bilgece bir bakışla onu izleyen Dumbledore'a.

"Açık değil mi?" diye sordu. Yaşlı adam hafifçe gülümsedi. Ardından birkaç saniye sessizlikle geçti. Sonunda Regulus aklındakileri daha fazla içinde tutamadı, çömeldiği yerden doğruldu ve bakışlarını yaşlı adama çevirdi.

"Peki ya o? Onu da kaybedecek miyim?" diye sordu. Dumbledore Elizabeth'i kast ettiğini anlamıştı. Gözleri uzaklara dalmış bir şekilde:

Evrenin Aynası (𝓡.𝓐.𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin