ᴅüğüᴍ

58 4 53
                                    

"Efendim." 

Regulus gözlerini tek seferde araladı, sanki hiç uykuya dalmamış gibi. Elizabeth'in fotoğrafını gördü sonra, bilinci hızla açıldı. 

"Efendi Black..."

Doğrulurken başını kendine seslenen Kreacher'a çevirdi. Ayaklandı, gömleğinin düğmelerini çözerek dolabına ilerledi.

"Çıkmam gerekecek Kreacher, anneme haber verirsin."

Yeni bir gömlek alırken sakindi. Babasının ölümünden de önce içinde olan o garip keder duygusu azalmıştı. Hafızasını kaybettiğinden beri ancak Elizabeth'in gülümsemesiyle azalan kederi epeyce hafiflemiş ve kalbi özgür kalmıştı. Elizabeth'in pes etmiş kalbi sayesinde daha az acı çeker olmuştu, onun acısını azaltmak için yaptığı büyüden beri belki de ilk defa bu denli hafifti. Pes etmek kazanmak mıydı? Bunu kendine soramadı, büyüyü dahi hatırlamadığı için bunu bir ihtimal babasının baskısının üstünden kalkmasına bağladı sadece. Eski gömleğini bir ağırlıkmış gibi attı üstünden ve daha açık tonlarda bir gömlek tercih etti, savaşlarda teslimiyetin göstergesi olan beyaz renginde bir gömlek. 

"Anneniz, efendim, annenizin yanına gitmelisiniz." 

Regulus yeni gömleğinin düğmelerine iliklerken başını hafifçe ev cinine çevirdi. Neden, diye soruyordu gözleri.

"Çünkü o Lord'un yanında ve Lord sizi annenizin yanına çağırıyor." 

Regulus'un göz bebekleri büyüdü. Gevşemiş eklemleri tekrardan endişenin sertliğiyle doldu ve son düğmeyi hızla ilikleyip pantolonunu giydikten sonra paltosunu kaptı. Evden çıktığı gibi kendini Malfoy Malikanesi'ne en yakın yere cisimledi. Kalp atışlarının, heyecanı yüzünden resmen gözünde attığını hissediyordu. Gözlerini ovuyor ve derin nefesler alıp veriyordu. 

Annesi neden onun yanındaydı?

Bunun bir taziye şeyi olduğunu düşünüp kendini rahatlatmaya çalıştı ve malikaneye ilerlemeye başladı. Hızlı adımları onu dakikalar içinde merdivenlere ulaştırdı. Merdivenlerin başında pelerinini savurarak inen Lucius'la karşılaştığında Malfoy'un tek kaşının hafifçe havalandığını gördü. 

"Lord sanırsam aşağı katta." dedi Lucius. Bir şey soracakmış gibi göründü ama Regulus onu geçiştirip hızla aşağı kata indi ve genişçe odaya girene dek dönüp tekrardan Malfoy'u kontrol etmedi. Sonunda odaya girdiğinde düzensiz nefesini derin nefeslerle düzenlemeye çalıştı. Gözleri uzunca masayı taradı, hiçbir şey göremeyince biraz daha adımladı ve masanın gerisini gördü. Yerde boylu boyunca uzanan annesini ve annesine doğru eğilmiş bir şeyler fısıldayan Lord'unu. 

"Efendim." dedi birkaç adım daha yaklaşıp. Gözleri annesinin üzerindeyken eğilip Black hanedanına yaraşır bir selam verdi, aynı annesinin öğrettiği gibi. Ne trajedi ama, diye düşündü.

"Ah, Regulus." 

Lordu doğruldu ve gülümseyerek kollarını açtı. 

"Annenin fedakarlığına hayran kaldım doğrusu."

Regulus yavaşça doğruldu, gözleri annesine bakındı. Ağzından boşalan kanı yere tükürmemek için mendiliyle silen annesine. 

"O..." diye mırıldandı.

"Efendim, kusurumuz neydi?"

Üzülmüyordu, öfkelenmiyordu. Gözlerinin önünden geçen tek şey yerde yatan kendisiyken annesinin uzaktan uzağa izleyişiydi. Şimdi rolleri değişmişlerdi ve Regulus sessizce dikilmiş annesinin öğrettiği gibi Lord'una yaranıyordu. 

Evrenin Aynası (𝓡.𝓐.𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin