Regulus ve Sirius ormanlık bir alana cisimlendiklerinde yıllar sonra ilk defa baş başalardı. İki erkek kardeş bu sessiz ve sakin ormanda belki de son kez iki erkek kardeş olacaklardı. Belki ilk belki de son kez birbirlerini anlayacaklardı. Son bir kez birbirleri için üzüleceklerdi.
"Buna hazır olduğuna emin misin?" diye sordu Sirius. Karşı karşıyaydılar. Aralarında birkaç adımdan fazlası yoktu o an.
"Buna hazır olmamı bekleyebilir misin?" diye sordu Regulus. Sinir bozukluğuyla güldü ve dolmuş gözleriyle ağabeyine yaklaştı. Sirius Regulus'la göz göze gelmemeye çalışırken Regulus ceketini çıkardı ve ağabeyine uzattı.
"Al, işte her şeyim." diye fısıldadı. Sirius'un gözleri cekete çevrildi ve oğlan yavaşça yutkundu. Hayır Sirius, titrememelisin, diye geçirdi içinden. Elini uzattı ve ceketi güçsüzce kavrayıp yere bıraktı. Regulus ceketi öylece izlerken usulca erkek kardeşinin gözlerindeki yıkımı izledi. Regulus'un gözleri beklemediği bir anda kendine çevrilince Sirius pişmanlıkta boğulduğunu hissetti. Acı önce kalbini ve sonra tenini yakarken sadece kısa bir an için bakabildi kardeşinin gözlerine. Ardından her zaman yaptığını yaptı ve kaçtı ondan, gözlerini asasına çevirdi.
"Regulus." dedi yanan boğazıyla.
"Sirius." diye karşılık verdi Regulus.
"Özür dilerim." dedi Sirius. Ufak bir hıçkırık kaçırdı dudakları arasından ve buna lanet etti. Sonrasında bir sessizlik yaşandı. Sanki Sirius pişmanlığıyla örülmüş bir kazak giyiyordu o an. Regulus'un karşısında tüm pişmanlığıyla dikiliyordu. Oysa birbirlerine bakacak cesaretleri yoktu. Birbirlerini andıklarında elde ettikleri tek şey acı ve özlemdi. Bir yandan ikisi de bundan nefret ediyordu ama bir yandan da ikisi de bunu engelleyemiyordu.
"Tüm bunları neden ben ölmeden önce söylemedin?"
Sessizliği Regulus'un acıdan tir tir titreyen sesi bozdu. Sirius yanan gözlerini Regulus'a çevirdi.
"Özür dilerim." diyebildi sadece. Gözyaşları bir bir yanaklarından kayıp giderken Regulus alt dudağını daha da çok dişledi.
"Ben ruhumu ona teslim edip öldürürken neredeydin abi?" diye sordu kendini zorlayarak. Sirius abi kelimesini duyduğu an yüzünü ellerine gömdü, serbest kalmaya çalışan hıçkırığını da yüzüne. Regulus'un sesi eşliğinde abi kelimesini duymayalı uzun zaman geçmişti, çok uzun bir zaman.
"Ö-özür dilerim." dedi Sirius hıçkırıkları arasından. Derin bir nefes aldı ve kıpkırmızı olmuş pişmanlıkla dolu yüzü eşliğinde kardeşine baktı. Regulus o an içten içe parçalanıyordu. Dışarıya yansıttığı tek şeyse gözlerinden akıp gitmesine engel olamadığı gözyaşlarıydı.
"Yapmak zorundaydım Regulus. Sen kalmaya inat ettiğinde kalamazdım işte. Özür dilerim ama yine olsa yine aynısını yapmak zorundaydım." dedi Sirius. Regulus dişlediği dudağını serbest bıraktığında dudağı da kendi gibi titremeye başladı.
"Gittin, öylece." dedi kırgın sesiyle. Sirius başını iki yana salladı.
"Sana dakikalarca gelmeni söyledim ve hatta yalvardım Regulus. O gün ağlayarak yalvardım sana. Ama sen, sen ona tapmayı seçtin." dedi Sirius. Sesinde belli belirsiz bir suçlama tınısı oluştu bunları söylerken. Regulus o an duraksadı.
"Sadece gelmek ister misin dedin ve gittin." dedi anlam vermeye çalışır bir sesle. Sirius gözyaşları arasından "Ne?" diye sorduğunda Regulus başını hızla iki yana salladı.
"Ağlamadın, yalvarmadın, tekrarlamadın Sirius. Sadece gittin." dedi. Gözleri şüpheyle ağabeyini izliyordu. Sirius hızla başını salladı.
"Tekrarladım, yalvardım hem de ağlayarak." dedi. Ardından duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evrenin Aynası (𝓡.𝓐.𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)
FanfictionÖlü Bir Oğlan Çocuğu kitabımın devam kitabıdır. Önce onu okumanız bolca tavsiye edilir yoksa anlamazsınız. E tabii, yine de size kalmış. Alıntılar . . . . "Beni geride bırakmayacağına söz ver." . . . . "Ben artık dayanamıyorum, Jamie. Ben artık day...