üçɢᴇɴ çɪᴋᴏʟᴀᴛᴀ

61 4 45
                                    

"Merlin, ne yapıyorsun?"

Lucius Elizabeth'in düşüşünden saniyeler sonra merakla cama adımladı ama Narcissa onu durdurup geri çekti. Gözleri şaşkın şaşkın kendine bakan aşağıdaki kızı izlerken:

"Gitti bile." diye mırıldandı kocasına. Lucius bu kez öfkeyle Regulus'a çevirdi başını oysa Regulus olduğu yerde dizleri üstüne çöküp büzüşmüş, acı içindeymiş gibi görünüyordu. 

"Ne oluyor?"

Lucius'un sorusuyla Regulus hafifçe başını kaldırdı. Kararsızca duraksadı. Gerçekten ne oluyordu? Hiçbir sebep yokken bedeni keskin bir acıyla yanıyordu. Sanki... cam kesikleri vücudunu kesermiş ve batarmışçasına. Az önce Elizabeth yerine kendisi varmışçasına. 

"Sanırım yara aldım." diyerek geçiştirmeye çalıştı diğerlerini. Kollarını ovarken asasını iç cebine bıraktı ve soru sorulmasına fırsat vermeden odadan çıktı. Savaş meydanına dönmüş alt katı Yoldaşlık'tan birilerinin kalmış olma ihtimaline karşın hızla geçti ve kendini malikanenin dışına atana kadar durmadı. Korumalı alanı sonunda geçtiğinde yaptığı ilk şeyse cisimlenmek oldu. Eve vardığında ve yorgunca kapıyı tıklattığında kapıyı açan Kreacher olmuştu. 

"Efendi Regulus!" demişti şaşkınca. Regulus ufak bir baş selamıyla onu hafifçe ittirip odasına girdi ve çekmecesini açtı. Kıyafetlerini kaldırıp en alttaki iksirlerden birini aldı. İksirin kana benzeyen koyu rengi, üstte kalan bordo renginden ayrılmış ve dibe çökmüştü. O yüzden önce şişeyi hafifçe salladı ve ardından tıpasını çıkarıp alelacele kafasına dikti. Şişe tamamen bitince şifonyere bıraktı, kendini de yatağına. 

"İyi misiniz efendim?" 

Alnı hafızasını yitirdiği ilk günlerdekine benzer bir ağrıyla çatlıyordu ve Regulus gerçekten de Kreacher'la uğraşmak istemiyordu. O yüzden:

"Sadece kestireceğim." diyerek çıkmasını işaret etti.

"Efendi Black, bu doğru zaman değil biliyorum ama-"

"O halde çıksan iyi olur." 

Kreacher kararsızca durdu. İksirin etkisiyle Regulus'un zihninin uyuştuğunu biliyordu. Belki de en iyi zaman bu, diye düşündü. 

"Babanız, Efendi Black... babanız öldü."

Regulus'un uyuşmuş zihni Kreacher'ın dediklerini güçlükle algılayabildi. İksirin ve haberin etkisiyle afallamış bir şekilde doğruldu ve yanlış anladığını sanarak:

"Ne?" diye sordu. Kreacher huzursuzca kıpırdandı. 

"Babanız öldü. Günlerdir evde olmadığınız için size haber verilemedi."

Babası... ölmüş müydü? Gerçekten ölmüş müydü? Regulus bunu kabullenemiyormuşçasına Kreacher'a bakmaya devam ediyordu, sanki devamı varmışçasına beklentiyle ev cinini izliyordu oysa devamı yoktu. Her ne kadar uyuşmuş zihni bunu algılamakta güçlük çekse de her şey oldukça netti. Babası ölmüştü. 

"Cenazesi yarın sabah olacakmış efendim. Anneniz ölüm haberini bugün gönderdi, birkaç gündür evde değillerdi. Yarınki cenaze bitene kadar da Bayan Black dönmeyeceklermiş." 

"Çıkabilirsin." 

Kreacher gıcırtılı kapıyı Regulus'u gıcık eden gıcırtı sesini uzatmak istiyormuşçasına yavaşça çekti ve sonrasında odaya her zamanki manidar sessizlik çöktü. Regulus her zamanki gibi yatağına bıraktı kendini, her zamankinin aksine iksir yüzünden bomboş olan algılarıyla. Gözleri tavanını izledi bir süre, yıldız çıkartmalarını ve Elizabeth'in fotoğrafını. 

Evrenin Aynası (𝓡.𝓐.𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin