"Anlaştık."

118 18 55
                                    

"Günaydın tatlım."

Beril kendisini selamlayan Alice'e gülümsedi ve:

"Günaydın." diye mırıldandı. Birkaç gündür Longbottom ailesinin misafiriydiler. Ne kadar uzayacağından hiçbir haberleri yoktu ve öylece yaşamaya devam etmekten başka çareleri de yok gibi görünüyordu.

"Lily'den mektup gelmiş, bir süre daha bizimle kalacakmışsınız. Veee bil bakalım ne olmuş?" diye sordu Alice heyecanla. Frank'in arkada, tezgahta domates doğrarken çıkardığı tık tık sesi dışında bir ses çıkmadı kısa bir an için.

"Bugün Regulus ve arkadaşınızın buluşması varmış! Merlin, Regulus ve buluşma, inanabiliyor musun?"

Beril kadının heyecanlı haline hafifçe gülümsedi.

"Onu tanıyor muydunuz, Regulus'u?" diye sordu. Alice hafifçe dudak büzdü.

"Şimdiye dek karanlık taraftaydı. Ortadan kaybolup aniden dönünce Profesör Dumbledore'dan yardım istemiş. Hogwarts zamanlarında onun İsmi-Lazım-Değil'e hayran olduğunu düşünürdüm ama sanırım zorunda bırakılan tüm o masum çocuklardan biri. Yaralarını sarması çok hoş."

Alice bunları anlatırken Beril'le beraber yemek masasına oturdular. Alice dalgın bir ifadeyle iç çekti.

"O masum çocukları kurtarmak istiyorum. Herkes ona isteyerek çalışmıyor ve bazıları mecbur bırakılıyor." dedi. O sırada Frank masaya birkaç tabak bırakıyordu ve bu konuşmaya kulak misafiri olmuştu. Sohbet arasında:

"Aslında bunun için bir tür topluluk oluşturmak istiyoruz ve bundan Dumbledore'a bahsettik. Onlarla iletişime geçmeye ve yardımcı olmaya çalışacağız, özellikle ölüm yiyen ailelerin çocuklarıyla." diyerek eşine gülümsedi. Alice de anında neşelendi ve eşine bir öpücük verdi.

"Ah, günaydın çocuklar, günaydın Beril."

Augusta gülümseyerek masaya oturduğunda Beril de kadına gülümsedi. Bazen tersinden kalkıyor ve her şeye söyleniyordu ama bugün iyi gününde gibiydi.

"Eşin gelmiyor mu kızım?" diye sordu Augusta. Beril kısaca yutkundu.

"Aaa evli olduğunuzu bilmiyordum." dedi Alice gülümseyerek. Yeni uyanmış Seth masaya gelince kısa bir an tüm gözler oğlana çevrildi. Seth esnemeyi bıraktı ve utanarak:

"Günaydın." dedi. Herkes gülümseyerek karşılık verince kahvaltıya başladılar.

"Kaç yaşındaydınız?" diye sordu Alice. Seth:

"Ben on sekiz, Beril on yedi." diye yanıtlayınca Alice öksürerek bir bardak su içti. Frank'in kaşları da hafifçe çatılmıştı.

"Merlin, kaç yaşında evlenmiştiniz? Biraz erken değil mi?" diye sordu kız. Seth çiğnediği gevreği çiğnemeyi bıraktı ve büyümüş gözlerle Beril'e baktı. Beril yutkundu ve 'al başına belayı' dermişçesine Alice'e baktı.

"Kızım ne güzel işte, aşklarını erkenden sonuca ulaştırmışlar ve hayatlarını birleştirmişler." dedi Augusta. Ardından gülerek Seth'in omzunu sıvazladı. Seth kıpkırmızı olmuş bir şekilde kadına bakarken Beril hızla ayaklandı.

"Şey, odadan bir şey almam lazım da siz devam edin hemen gelirim." dedi ve koşar adımla kaldıkları odaya gitti. Seth de ayaklandı ve birkaç saniye Longbottom ailesiyle bakışıp daha da kızardıktan sonra:

"E-eşimi kontrol edeyim en iyisi." diyebildi ve o da koşarak kızın peşinden odaya girdi. Kapıyı kapattığı gibi kapıya sırtını yasladı ve derin bir nefes aldı.

"Tanrım, onlara evli olduğumuzu mu söyledin!" dedi. Beril hızla başını iki yana salladı.

"Augusta eşin nerede diye sorunca Alice de bizi evli sandı!" dedi hızla. Ardından elini alnına vurup:

Evrenin Aynası (𝓡.𝓐.𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin