31.bölüm

6.8K 377 46
                                    

keyifli okumalar <3

°
Henüz gün ağarmamıştı gözlerimi araladığımda.
Gecenin kör karanlığından başka bir şey göremeyen gözlerim yavaş yavaş ortama alışmaya başlamıştı.
Sokak lambasının turuncu loş ışığı perdenin küçük aralığından içeri sızmış biraz olsun aydınlık veriyordu etrafa.
Yutkunduğumda boğazımın sızısını hissettim.
Kalbimde hissettiğim sızı ise çok daha büyüktü.
Yaşanılan olayları birer birer hatırladığımda o sızı daha da büyümüştü.

Olduğum yerde hafifçe dönerek yanı başımda uyuduğunu düşündüğüm Kaan'a döndüm.
Kahverengi gözleri uykuluydu fakat açıktı.
Saatin kaç olduğuna dair bir fikrim olmasa bile uyumamış olması canımı sıkmıştı.
Gözleri fazlasıyla uykulu görünüyordu.

Elini kaldırarak yüzüme serpilen bir kaç saç tutamını arkaya doğru ittirdiğinde gözlerimi kapattım.
Dokunuşları içimi titretiyordu.

"Uyu güzel kızım, güneş için henüz doğma vakti değil."

Ağlamak istedim bu cümlesi karşısında.
Hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim.
Nasıl sevdiğini böyle hissettirebilirken aynı zamanda bir şeyleri gizleyebilirdi?

Sesimin titrememesi için bir süre bekledikten sonra "Saat kaç?" diye sordum.
Gözlerimi aralamış ve kahve harelerine bakmıştım.
Saçlarımda dolaşan eli hareketini durdurmadı.

"Üçe geliyor."

Neredeyse üç saattir uyuyordum. Kaan ise neredeyse üç saattir beni izliyordu.
Bu durum beni çıkmaza sürüklemekten daha ileri gitmedi.

Anlatmalıydı.
Benden gizlediği ne varsa çıplak bir şekilde önüme sermeliydi ki ona karşı eskisi gibi olabileyim.

"Yapma." diye fısıldadı yüzüme karşı. Beklenti dolu gözlerimle ona bakarken devam etti. "Aramıza duvar örmeye çalışma."
Olmuyordu ki.
Ne kadar uzaklaşmaya çalışsam da beceremiyordum.
Belki de bunu istemiyordum...

"Olmuyor." dedim yorgun bir dürüstlükle.

Yutkundu ve "Biliyorum." diye mırıldandı. "Seni böyle mahveden şeyin ne olduğunu biliyorum."

Sustum.
Ne konuşabilirdim ki? Neden diye sormak istiyordum ama hayır.
Haksız olan oydu.
Eğer bir şeylerin yoluna girmesini istiyorsa çabalamalıydı.

"Susma sevgilim." Gözlerimi kaçırdığımda saçlarımdaki elini çeneme indirdi ve yüzümü de çevirmemi engelledi.
Yine de tekrar bakmadım ona. Bakamadım çünkü eğer bakarsam ağlardım.

"Yalan söylüyor." dediğinde gözlerim tekrar gözlerine çevrildi. "Pamir lise son sınıfta bana düşman kesilen bir çocuk."
Bana fotoğrafı gösteren adamdan bahsediyordu.
Fakat fotoğrafın hangi tarihte çekildiğini görmüştüm.
Henüz bir ay bile olmamıştı.

"Sevdiği kız beni tercih ettiği için yıllarca içinde büyüttü bu kini. Başlarda dikkate almıyordum çünkü ne o kız ne de kendisi umrumda değildi." Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra devam etti. "Ta ki o kızı reddettiğimde intihar etmeye kalkışana dek." duyduğum kelimelerin ardından duraksadım.
Bu ne çeşit bir saplantıydı ki ret yiyince kendi canına kıyabilecek kadar gözü kararmıştı.

RUH KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin