26.bölüm

6.8K 360 31
                                    

keyifli okumalar 🙏

°
"Bu küpeler çok hoş durur sende." Gözlerimi aynada ki aksimden ayırarak arkama döndüğümde elinde beyaz sarkıntılı küpe tuttuğunu gördüm.
Üzerimdeki düz siyah elbiseye ve ensemden topladığım saçlarıma oldukça uygun görünüyordu.

"Öyle diyorsan." diyerek yanına doğru adımladım ve  "Bunları takmalıyım." diyerek elinden aldığımda gülümseyerek üzerime eğildi ve burnumun ucunu öptü.
Küpeleri taktıktan sonra ona doğru döndüm.

"Oldu mu?"

Beni baştan aşağı süzdükten sonra "O kadar güzelsin ki." diyerek iç çekti.
Ve bu iç çekiş normal bir iç çekiş değildi.
Rengi koyulaşmış gözlerine daha fazla bakamadım. Tekrar aynaya döndüğümde yüzümde küçük bir tebessüm vardı ve hala beni izlediğini biliyordum.

"Ne zaman çıkarız?" diye sordum.

Kolundaki saati kontrol ederken aynadan onu izliyordum. "Şimdi çıkabiliriz istersen." Onu kafamla onaylarken önceden hazırlamış olduğum çantamı elime alıp odanın çıkışına yürüdüm.
Birazdan Gaye ile yemek yiyeceğimiz restoranda olacaktık ve bu beni bile heyecanlandırıyordu.
Gaye'ye karşı içimde bir yakınlık hissi vardı ve nedenini anlayamıyordum.
Kaan ile birlikte evimden çıktığımızda arabaya binmiş ve restorana gitmek üzere yola koyulmuştuk.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordum merakıma yenik düşerek.
Gözlerim onun yan profilinde dolanıyorken o, yola odaklanmış durumdaydı.

"İyi hissediyorum." dedi kısaca. "Gaye sanki babamın emanetiymişte ona sırt çevirmemem gerekiyormuş gibi."
Böyle hissetmekle haklıydı.
Babasının çok sevdiği ve hatta evlat edindiği bir kızdı Gaye.

"Öyleyse sırt çevirme."

Bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar konuştu. "Yemekten sonra annemle konuşmak istiyorum."

"Konuşmalısın." diye mırıldandım. Peri Hanım'ın Gaye'yi istememe sebebini o kadar merak ediyordum ki.

"Sen de benimle gel."

"Bu iyi bir fikir değil gibi." desem de onunla gitmeyi çok istiyordum.
Ama diğer yandan annesi ile baş başa konuşması gereken bir konuydu.

Gözleri kısa bir an bana dokundu ve tekrar yola odaklandığında elini harekete geçirerek elimi tuttu. Merakla onu izlerken elimi kendine çekerek avucumun içine derin bir öpücük bıraktı. "Bu kesinlikle iyi bir fikir." diyerek parmaklarımızı birbirine kenetledi ve ellerimizi bacağının üzerine koydu.

"Eğer öyle diyorsan gelebilirim."

"Gelmelisin." dedi. "Yanımda ol."

Yüzümdeki küçük tebessümle "Her zaman yanındayım zaten." diye mırıldandım.
Bunlar restorana gelip arabayı park edene kadar aramızda geçen son konuşmalardı.
Park halindeki arabadan inmek üzere ellerimizi ayırdığımızda indim ve yanıma gelmesini bekledim.

Yalnızca bir kaç saniye sonra elim tekrar avucunun içerisindeydi.
Birlikte içeri girdiğimizde gözüm direkt olarak cam kenarında oturan Gaye'yi buldu.
Kaan da görmüş olmalı ki bir şey söylemeden oraya doğru yürümeye başladı.
Masanın önüne gelene kadar etrafımızı incelemiştim.
Denize sıfır bir mekan tercih etmiştik.
Bulunduğumuz restoranın beyaz ışıkları karanlık denize yansıyor ve biraz olsun aydınlatıyordu.
İçerisi ise oldukça sade döşenmişti.

RUH KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin