keyifli okumalar ❤️
°
İnsanlar garipti.
Herkes düzen adı altında yaşamını sürdürüyordu. Kimileri günlük gülistanlık yaşarken, kimileri yaşadığı, çektiği acılar içinde boğuluyordu.
Adalet bu muydu?
Dengenin sağlanması için bir taraf gülerken diğer tarafın ağlaması mı gerekiyordu?Karanlık salonumda yankılanan sesle beraber gözlerimi öylesine izlediğim televizyondan çektim.
Orta sehpada bıraktığım telefonum çalmaya devam ediyordu.
Uzanıp elime aldığımda Çiçeğin aradığını gördüm."Efendim?"
"Ege'm neredesin?" Bu saate evde olduğumu bilmesine rağmen sorması garipti.
"Evdeyim, bir şey mi oldu?" diye sorduğumda derin bir nefes aldı.
Hattın diğer ucundan rüzgar sesi geliyordu. Dışarıda olması garibime gitmişti çünkü saat gecenin iki veya üçü olması lazımdı.
Sabahları erken kalktığı için akşamları erken yatan bir kadındı Çiçek."Tunç ile mesajlaşıyorduk, hastanede olduğunu söyledi. Kaan'ın dedesinin durumu kötüymüş."
"Nesi varmış?" diye sordum telaşla.
"Kalp krizi geçirmiş, seni almaya geliyorum. Yanlarına gidelim."
Oturduğum yerden fırladığımda ne diyeceğimi bilemez haldeydim. "Tamam çabuk gel." dedim ve aramayı sonlandırmadan telefonu koltuğa attım.
Allahım lütfen ona bir şey olmasın, lütfen.
Şuan düşünebildiğim tek şey Kaan'ın nasıl olduğuydu.
Sıkıntılı bir nefes alarak odama gittim.
Üzerimdeki pijama takımından kurtulup elime ilk geçen kot pantolon ve sweati üzerime geçirerek montumu da giyindim ve telefonumu alıp evden çıktım. Spor ayakkabılarımı giyinip aşağı inmem yalnızca üç dakikamı almıştı.Gözlerim hemen karşımdaki Han Veteriner Kliniğinde dolanıyordu.
Kaan çok üzülmüş olmalıydı.
Bu durum içimi daha da karartmıştı ne yazık ki.
Sokağın başından gelen araba sesini duyduğumda direkt olarak oraya doğru adımladım. Çiçek arabasını önümde durdurduğunda hızlıca binmiştim.°
Hastaneden içeri girdiğimizde Çiçeğin zaten öğrenmiş olduğu kata çıktık.
Tunç Abi, Kerem, Peri Hanım adını bilmediğim iki adam ve Kaan buradaydı.
Hızlı adımlarım beni doğrudan Kaan'ın yanına götürdüğünde tam karşısında durdum.
Herkesten bir tık uzakta duvara yaslanmış duruyordu.
Göz altları kızarıktı ve yüzü solgun görünüyordu.
Gözleri gözlerime dokunduğunda bakışlarındaki donukluğun bir nebze olsun eridiğini gördüm."Luna parkta iddiayı kazanmıştım, bir isteğimi yerine getirecektin hatırlıyor musun?" Kafamı olumlu anlamda salladığımda "Bana sarılmanı istiyorum." dedi.
Ses tonu o kadar yorgundu ki. Karşımda bu kadar savunmasız olması yüreğime dokunuyordu.
Parmak uçlarımda yükselerek kollarımı boynuna sardığımda bütün yorgunluğunun, üzüntüsünün bana geçmesini diledim.
Kolları belimdeki yerini aldığında bedenlerimiz tamamen birbirine çekildi.
"O iyi olacak." diye mırıldandım. Ne söylenebilirdi ki?
Nasıl rahatlatabilirdim içini?"Özür dilerim Ege." Kulağıma doğru sarf ettiği sözlerin ne yeri ne de zamanıydı.
"Sonra." dedim. "Sonra konuşuruz bunları."
Yüzünü boyun girintime daha fazla yaklaştırarak "Hayır." dedi boğuk sesiyle. "Şimdi bana olan kırgınlığın geçmeli.""Sana kırılmadım."
"Öyle mi dersin?"
"Evet." diyerek kollarının arasından sıyrıldım.
Gözleri hala yüzümde dolanıyorken ben biraz ilerimizde duran diğerlerine baktım.
Tunç Abi Çiçek ile konuşuyordu, tanımadığım iki adam ve Kerem kendi aralarında konuşurken Peri Hanım sandalyede oturmuş öylece karşısındaki kapıyı izliyordu.
Bu görüntü buruk bir tebessüme yol açtı dudaklarımda.
Ne zor bir andı."Durumu nasıl?"
Omuz silkerek "Uyanmasını bekliyoruz." dediğinde anladım dercesine başımı salladım.
Ona sakın umudunu kaybetme, iyi ol yalanları sıkmak istemedim.
Bunlar teselli değildi. Eğer birine teselli vermek istiyorsanız bunu sözcüklerle değil hislerle yapmalıydınız.
"Biraz uyumak ister misin?" diye sordum çekinerekte olsa.
"Olabilir." Soruyu sorarken nerede uyuyabileceğini düşünmemiştim açıkçası. Ama neyse ki Kaan tekrar konuşarak beni rahatlattı. "Annem için boş bir oda tutmuştum.""Sen uyuyana kadar yanında kalabilirim?"
"Sende uyumalısın." Şuan önceliğim Kaan olduğu için bir şey söylemedim ve peşinden yürüdüm. Kimseye hiç bir açıklama yapmadan koridorun sonundaki odaya girdik. Burada yalnızca bir yatak, komodin, koltuk ve televizyon vardı.
Kaan yatağın yanına kadar yürüdü ve bana doğru döndü. "Sen burada uyu, ben koltukta uyuyayım."Kafamı iki yana sallarken koltuğa oturmuştum bile. "Benim şuanlık uykum yok, sen uyuduğunda annenin yanında dururum." Ağzımdan fütursuzca çıkan sözcükler ona dokunmuş gibiydi. Önce duraksadı ve ardından bir şey söylemedem yatağa uzandı.
Odanın ışığını bir fazlalık gibi hissettiğimde ayaklandım ve söndürerek tekrar koltuğa oturdum.
Bej rengindeki ikili kanepe yatağın yanı başında olduğu için Kaan'ın tavana dönük yüzünü rahatlıkla izleyebiliyordum.
Hastanenin bahçesine döşenmiş ışıklandırmalar sayesinde odanın içerisi loş bir şekilde de olsa aydınlıktı.Bir süre güzel yüzünü izledim.
Yorgun görünüyordu.Dolgun dudaklarını harekete geçirdi ve "Ege." dedi. İsmimi telaffuz edişi bile bu denli farklı gelmemeliydi.
"Hım?"Gözlerini bana doğrultarak göz göze gelmemizi sağladı. "Luna parkta bir iddiaya daha girmiştik ya?" Aklıma atış poligonlarında girdiğimiz ve bana oyuncak bir panda kazandığı an geldi. "Evet." diye onayladığımda devam etti. "Onu da kazanmıştım ve bir isteğimi daha yerine getirmen gerekiyor."
Meraklı bir ses tonu ile "Ne istiyorsun?" diye sordum.
"Ben uyuyana kadar elimi tutmanı."
O an benim için kelimeler yoktu, hisler vardı.
Gözler vardı.
Gözlerine tutunan gözlerim bu güzelliğin karşısında daha fazla dayanamadı başka yöne çevrildi.
"Olur." dedim ona doğru yaklaşırken. Koltuğun en ucuna oturdum ve yutkunarak elimi uzattım. Hemen yanında duran elinin üzerine elimi koyduğumda parmakları bu anı bekliyormuşcasına harekete geçti.
Elimi avucunun içerisine alarak oraya hapsetti ve "İyi geceler." dedi.
Sesi de gözleri gibi uykuya açtı."İyi geceler." diyerek birbirine kenetlenmiş ellerimizi izledim.
Küçük, beyaz tenli elim onun iri esmer tenli eline fazlasıyla yakışmıştı.
Ellerim ilk defa gözüme bu kadar güzel gelmişti...°
oy vermeyi unutmayıın
sizi seviyorum 🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KAFESİ
Fiction généraleO ruhu yaralı bir kadındı, adam onu aşktan merhemleriyle iyileştirdi. ° "Güzelliğin." diye fısıldadı kulağıma doğru. "Aklımı bulandırıyor." "Peki ya ellerimdeki kanlar?" diye sordum. "Mideni bulandırmıyor mu?" ° 12.03.22