3.bölüm

11.7K 466 56
                                    

keyifli okumalar

°
Sonunda akşamı edebilmiştik. Bugün normale göre daha geç çıkıyordum. Askılıkta ki montumu üzerime geçirdim ve koltuklarda oturan Çiçeğe yöneldim.

"Çıkalım mı?" soruma başıyla onay vererek ayağa kalktı. Gözlerim pencereye dokunduğunda havanın çoktan kararmış olduğunu gördüm.

"Gidiyor musunuz?" Tunç Abi'nin sesi ile arkama baktım.

"Evet." dedim gülümseyerek.

"Yarın iş yok. Güzelce dinlen. Pazartesi bu yorgunluğu görmek istemiyorum." dedi elini omzuma koyarken. Gülerek "Tamam." diye mırıldandım. Gerçekten yorgundum.

"O zaman görüşürüz?" diyerek elini uzatan Çiçeğe sırıttım. Tunç abi omuzuma koyduğu elini çekerek Çiçeğin elini tuttu. "Görüşelim mutlaka."

Diğerleri ile vedalaştıktan sonra çıktık. Arabaya gelene kadar vücudum soğuktan uyuşmuştu. Sonunda sıcağa kavuşmanın verdiği rahatlıkla rahatca yayıldım.

"Nasıl geçti günün?"

"Güzel ama yoğun." dedim kemerimi bağlarken. Nereye gittiğimize dair bir fikrim olmasa da ayak uyduruyordum.

"Olur öyle şeyler." göz kırparak gülümsediğin de ben de gülümsedim. "Senin günün nasıldı?"

"Güzeldi. Altı saat boyunca aralıksız ders verdim."

"Sen kafayı yemişsin." dedim hayretle. Müzik öğretmenliğini çok seviyordu ama biraz abartmıştı sanki.

"Nereye gidiyoruz?"

Gözünü yoldan ayırmadan "Yemek yemeye." dediğin de kafamı sallayarak dışarıyı izlemeye koyuldum.

Çiçek arabayı durdurduğun da geldiğimizi anlamıştım. Genellikle geldiğimiz restorana getirmişti. İçeri girip cam kenarı bir masaya oturduk.
Garsona siparişlerimizi verdikten sonra beklemeye başladık.

"Alışabildin değil mi?"

"Evet, başlarda çok tereddütlüydüm ama şuan her şey gayet iyi." dedim içtenlikle.

"Diğer çalışanlar? Onlar da iyiler değil mi sana karşı."

Gülümseyerek kafamı olumlu anlamda salladım. "Hepsi çok iyi insanlar ve beni hemen benimsediler."

O sırada yemeklerimiz gelmişti. Önüme konulan mantıdan bir tane ağzıma attım. Pek iştahım olmasa da yiyecektim.

"Bunu duyduğuma çok sevindim." gülümseyerek yemeğe odaklandım.

~

Araba evin önünde durduğunda "Gelseydin. En azından kahve içmeye." dedim son bir kez. "Yok hayatım. Gideyim, dediğim gibi annemler bekliyor. Misafir varmış."

"Eh peki madem." dedim omuzlarımı düşürerek. Galiba yanlız kalmak istemiyordum.
Yanağımı öperek "Dikkat et." dediğin de gülümseyerek "Sen de." dedim ve indim. Araba gözden kayboluncaya kadar arkasından baktım ve apartmana yöneldim.
Ama öncesinde markete giderek bir kaç eksik tamamlama kararı aldım ve yönümü değiştirdim.

Ağır adımlarla markete geldiğimde hızlıca  alışverişimi tamamladım. Hafiften atıştıran yağmurdan rahatsız olarak adımlarımı hızlandırmıştım. Sonunda apartmanın önüne geldiğim de rahat bir nefes verip ceplerimi yokladım. Anahtar?
Kaşlarımı çatarak tekrar yokladım. Anahtarım gerçekten yoktu. Sinirle bir nefes verdim. Umarım iş yerinde değildir diye dua ederken poşetleri yere bıraktım ve telefonumu çıkardım. Yağmur da hızlanmıştı. Of off.

RUH KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin