22.bölüm

7.7K 393 28
                                    

keyifli okumalaarr

°
Kulaklarımı tırmalayan sese daha fazla kayıtsız kalamadığımda kapalı gözlerimi ağırca araladım ve çok kısa bir süre ışığa alışabilmeyi bekledim.
Yerimde rahatsızca kıpırdanıp çalan telefonumun nerede olduğunu kavramaya çalışıyordum ama belime dolanmış kollar uzandığım yerden kalkmamı engelliyordu.

Tanıdık kokusunu algıladığım an Kaan'ın kolları arasında uyuduğumu fark ettim.
Dudaklarım usulca kıvrılırken uzun zaman sonra ilk defa bu kadar huzurlu uyuduğumun bilincindeydim.
Yaşadıklarımı, beni yiyip bitiren şeyleri biri ile paylaşmak beni o kadar rahatlatmıştı ki.
Telefonumun zil sesi sustuğunda yerimden kalkmaya çalışmayı bıraktım.
Nasıl olsa birazdan arayabilirdim.
Şuan bu anın tadını çıkarmak istiyordum.

Hafif bir açı ile bedenimi Kaan'a döndürdüğümde belimde duran kolları sıklaştı ve böylelikle bedenlerimiz birbirine daha çok çekildi.
Burnum neredeyse boynu ile temas edecek kadar yakındı. İçimdeki dürtüye daha fazla engel olamadım ve burnumu boynuna dokundurarak ona has olan kokusunu içime çektim.

"Tehlikeli sulardasın."

"Hım?" diye bir mırıltı çıkardım burnum hala boynuna sürterken.
Yüzünü hafifçe geri çekerek elini çeneme yasladı ve başımı kaldırarak yüz yüze gelmemizi sağladı.
Uykudan yeni uyanmış olmasının getirisi ile saçları olduğundan daha dağınıktı, gözleri kısık ve dudakları çok az dolgundu.
"Burnunu sokmaman gereken yerlere sokuyorsun ve bu hoşuma gitti." dediğinde öylece durdum.
Onunla daha önce bu tarz konuşmalar içerisinde olmamıştık ve bu beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu.

"O zaman burnumu sokmamam gereken yerlere daha fazla sokmalıyım."

Dudakları haylaz bir şekilde kıvrıldı. Başını hafiften eğdiğinde yapmak istediği şeyi anlayarak bende başımı daha fazla kaldırdım ve dudaklarımızı birleştirdim.
Dudaklarının yumuşacık dokusu o kadar güzel geliyordu ki.
Yavaş ilerleyen öpüşü gittikçe hızlı bir hal almaya başladığında ona ayak uydurmaya çalışıyordum.
Kurumuş dudaklarım onun dudakları sayesinde ıslanmıştı.
Sağ elimi ensesine tırmandırarak onu daha fazla kendime çektim. Bu onu daha çok harlamış olmalı ki bir anda sırt üstü uzanmamı sağlayarak üzerime çıktı.
Kafasını yana eğerek öpüşünü derinleştirmiş ve bir dizini bacak arama yerleştirmişti.
Dizini tehlikeli bölgelerde hissediyor olmak kasıklarıma giren sızının şiddettini arttırıyor ve ağzımdan kaçan minik inlemelere engel olamıyordum.

Bir süre sonra geri çekildiğinde derin bir soluk alarak nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım.
Kaan hemen yanımdaki boşluğa uzanarak elini belime koydu ve beni tekrar kendisine çekti.
Odada yükselen tek ses düzene sokmaya çalıştığımız nefeslerimizken tekrar çalmaya başlayan telefonum bunun önüne geçti.

Yerimden doğrulurken "Önemli olmalı." dedim. Arayan muhtemelen Çiçek'ti ve eğer açmıyorsam ben ona geri dönene kadar tekrar aramazdı.
Telefonumu hemen yanımda ki komodinde bulduğumda ekranda yazılı olan isme bakarak yanılmadığımı anladım.

Çiçek arıyor...

Aramayı cevaplandırıp telefonu kulağıma yasladım ve "Efendim?" dedim.

"Günaydınlar olsun Ege Nur Hanım."

"Günaydın." diye mırıldandım. Anladığım kadarıyla önemli bir konu değildi.

"Yahu ben burada meraktan çatlıyorum hiç bir şeyi söylemiyorsun bana, ne yaptınız çabuk anlat."

Kaan'ın yanında tutupta az evvel yaşanılanları anlatamayacağıma göre "Ben seni sonra arayayım en iyisi." dedim. Umarım uyarıcı ses tonumdan bazı şeyleri anlamıştır.

RUH KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin