12.Bölüm

4.7K 119 47
                                    

Akşam gözlerimi batmakta olan güneşe açıp yatakta doğruldum. Telefonumu komodinin üzerinden alıp ekranı açtım. Ayaz'ın mesaj sayfasına girip derin bir nefes aldım.

'Yarın sabah, kahvaltı? Ben ısmarlıyorum.' yazıp otuz iki diş gülümseyen emojiye de dokunup mesajı gönderdikten sonra ekranı kapattım.

Telefonu yatağın üzerine bırakıp odadan çıktım. Banyoda işlerimi hallettikten sonra ışığı yanan mutfağa doğru adımladım.

''Günaydın.'' dedi annem adım seslerimi işitip bana doğru dönerken.

''Günaydın.'' dedim gerçekçi olması için uğraş verdiğim bir gülümsemeyle.

''Yemek hazır olur birazdan.''

Başımı onaylarcasına salladıktan sonra mutfaktan çıkıp odama döndüm. Yatağa oturup telefonu elime aldım. Gözlerimi kapatıp ekranı açtım. Hemen ardından gözlerimi açıp ekrana çevirdim gözlerimi. Ayaz'dan bir mesaj vardı. Mesajı okuduğum an gözlerim dolmuştu.

'Derin'e kahvaltı sözüm var. İstersen sen de gel ya da başka zamana sözüm olsun. Ben ısmarlıyorum.'

'Afiyet olsun size.'

Mesajı gönderip ekranı kapattım. Başım önüme düştüğünde gözlerimden birer damla yaş süzüldü. O sırada odamın kapısı tıklatıldı. Cevap vermediğim için kapıyı çalan her kimse merak edip bir kere daha tıklattı kapıyı.

''Abla! Giriyorum!''

Kerem odaya girdiğinde başımı kaldırıp gözlerimi kapıya doğru çevirdim. Yüzümde gezinen gözleri gözlerimle buluştuğunda kaşları çatılmıştı. Kapıyı örtüp birkaç adımda yanıma ulaştıktan sonra yatağa oturdu. Ellerimi tutup beni kendine çevirdi.

''Ne oldu sana? Neden ağladın?'' dedi endişeli bir ses tonuyla.

''Ağlamadım. Gözüme toz kaçtı.'' dedim titreyen sesimle.

''23 yıllık kardeşine de bu bahaneyle gelmezsin yani.'' dedi alaycı bir tonlamayla.

Ellerini yanaklarıma koyup az önce gözlerimden süzülen birer damla yaşın kurumaya yüz tutmuş çizgilerinde parmaklarını gezdirerek beni kendine çekti. Başım göğsüne değdiğinde kollarımı beline doladım. Boğazımdan kaçan hıçkırıkla gözyaşlarım Kerem'in tişörtünü ıslatmaya başlamıştı.

''Ne olduğunu anlatmak istemezsin belki ama şunu asla unutma. Kim ne yaparsa yapsın, ne derse desin senin gözlerinden akan tek bir damla yaşa bile değmez.''

Başımın üzerine bir öpücük bıraktýktan sonra başımı göğsünden uzaklaştırıp gözlerime baktı. ''Annemler yemeğe bekliyor.''

''Yemeyeceğim ben. Canım istemiyor.'' dedim omuzlarýmý kaldýrýp indirerek.

''İki lokma bir şey ye. Annemin laflarından kurtulamazsın yoksa.'' dedi gülerek.

Dudaklarım hafifçe kıvrıldığı sırada baş parmakları yanaklarımı siliyordu. Ellerini yanaklarımdan çekip ayağa kalktı. Peşi sıra ayağa kalktığımda kulağıma doğru eğilip fısıldadı.

''Ha bu arada ağlayınca çok çirkin oluyorsun.''

Yumruğumu karnına geçirdiğimde inleyerek iki büklüm oldu. Dudaklarımdan kopan ufak kıkırtıyla ailemin varlığına bir kez daha iyi ki demiştim. En kötü anımda bile beni güldürmek için uğraşan kişilerin olması paha biçilemez bir şeydi.

''Ablaya çirkin denmez. Sensin çirkin. Çirkin ördek yavrusu.''

Cevap vermesini beklemeyip banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktığım sırada Kerem'de benim odamdan çıkıyordu. Yanıma geldiğinde kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Başımın üzerine bir öpücük bırakıp mutfağa doğru ilerledi. Mutfağa girdiğimizde annemle babam çoktan masada yerlerini almışlardı. Yerimize oturup annemin çoktan servis ettiği yemekleri yemeye başladık.

Aşka BiletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin