20.Bölüm

2.3K 67 3
                                    

Sabah odamın penceresinden içeri sızıp gözüme çarpan güneşle uyandım. Komodinin üzerindeki telefonuma uzanıp elime alarak ekranı açtım. Saat sekiz buçuğu geçiyordu. Ekranda Çetin'den gelen bir mesaj vardı. Gönderilme saatine baktığımda yaklaşık yarım saat olduğunu gördüm.

'Uyanınca arar mısın beni?'

Gülümseyerek telefonun ekranını kapatıp yatağın üzerine bıraktıktan sonra yatakta doğrulup ayağa kalktım. Banyoya gidip işlerimi hallettikten sonra odaya döndüm. Yatağın üzerine tekrar oturup telefonu elime aldım. Ekranı açıp Çetin'i aradım. Birkaç çalıştan sonra açılan telefonla Çetin sesindeki merakla konuştu.

''Alo, Açelya günaydın.''

''Günaydın.'' dedim.

Yüzümdeki gülümseme sesimden de anlaşılıyordu. ''Nasılsın? Dün geceden sonra merak ettim ama uyuyorsundur diye aramadım.''

''Teşekkür ederim. Daha iyiyim.''

''Se-''

Çetin'in konuşmaya başlayacağını fark etmeyip aklıma gelen şeyi ekledim. ''Bugün Kütahya'ya dönüyoruz.'' dedim buruk bir ses tonuyla.

''İyi olmana sevindim ancak gidiyor olmana da üzüldüm.''

''Üzülme, buradan Kütahya'ya gidip doktora görüneceğim. Oradan da bir hafta içerisinde sınav sonuçları açıklanınca uzmanlığımı seçip İstanbul'da bir hastanede asistan hekim olarak çalışmaya başlayacağım. Yani en azından ben öyle ümit ediyorum. Milli takım için falan Türkiye'ye geldiğinde görüşebiliriz.''

''Olur.'' dedi heyecanlı bir sesle.

''Doktora görünüp kesin bir sonuç aldığında bana da haber et.'' diye ekledi.

''Ederim.'' dedim gülümseyerek.

''Uçağınız saat kaçta? Havaalanına götürebilirim istersen sizi.''

''Bugün değil. Yani bugün görüşmesek daha iyi olabilir. İstanbul'da sen milli takım için geldiğinde, ben mesleğimin başındayken görüşelim bence bir dahaki sefere. Ciddi bir şey çıkacağını düşünmüyorum ama o zamana kadar neyin ne olduğunu öğrenip toparlamış olurum.''

''Peki o zaman dediğin gibi olsun. Görüşürüz sonra. İyi yolculuklar.'' dedi buruk bir sesle.

''Teşekkür ederim. Görüşürüz.''

Aramayı sonlandırdıktan sonra birkaç dakika duraksayıp pencereden dışarıyı izledim. Odamın kapısının tıklatılmasıyla dalgınlığımdan dolayı korkuyla yerimde zıplasam da kendime gelip ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda Nil'i gördüm.

''Günaydın.''

''Günaydın, hani daha hazır değil misin? Kahvaltıyı kaçıracağız.''

''Sen içeri geç. Ben üzerimi değiştirirken uçak biletlerine bakarsın telefondan.''

Cevap vermeyip başını aşağı yukarı sallayarak odaya girdi. Ayakkabılarını kenarda çıkartıp yatağıma doğru adımladı. Yatağın kenarına oturup kot şortunun arka cebinden telefonunu çıkartıp ekranı açtı. Ben de vakit kaybetmeden kıyafet dolabının önüne gidip kapaklarını açtım. İçerisinden yanımda getirdiğim üç elbiseden biri olan kalın askılı beyaz puantiyeli yırtmaçlı dizimin altında biten koyu mavi elbisemi çıkartıp yatağın üzerine Nil'in yanına bıraktım.

Ben üzerimi değiştirirken Nil akşam altı uçağına iki kişilik yer ayırtmıştı. Hızlıca oda kartımı telefon kılıfımın içine bırakıp ayakkabılarımı giymeye başladım.

Aşka BiletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin