Anın şokuyla birkaç saniye duraksasam da ellerimi göğsüne koyup sertçe ittirdim. Bileğimi elinden hışımla çektim.
''Sen ne yaptığını sanıyorsun? Ne hakla beni öpersin?'' diye bağırdım.
''Açelya, gel oturup konuşalım bir lütfen dinle beni.''
''Neyini dinleyeceğim senin?'' dedim yüksek çıkan sesimle.
Arkamı dönüp hastaneye doğru ilerleyeceğim sırada tekrar bileğimi tuttu. ''Dokunma bana!'' dedim bileğimi elinden kurtarırken.
Hızlı birkaç adım atıp aklıma gelen şeyle arkamı döndüm. ''Ha bu arada! Ben sevgilim olmayacak ya da olmayan kişileri öpmüyorum, dudaklarından!'' dedim son kelimeye doğru sesim yükselirken.
Koşar adım hastaneye girip lavaboda elimi yüzümü yıkadım. Ellerimi mermere yaslayıp derin derin nefesler alıp verirken aynadan kendimi izliyordum. Gözlerim dudaklarıma kayınca dolmuştu. Gözlerimi sıkıca kapatıp bir damla yaşın yanaklarımla buluşmasına izin verdim. Akan yaşı sildikten sonra lavabodan çıktım.
Üzerimi değiştirmek için odaya girdiğimde Zeynep'in eve gitmek için üzerini değiştirdiğini görüp bana bakan neşeli gözlerine yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdim. ''Nasılsın Açelya?''
''İyiyim teşekkür ederim. Sen nasılsın?''
''Ben iyiyim de sen iyi olduğuna emin misin? Ağladın mı sen? Rengin atmış.''
''İyiyim, ilgilendiğin için sağ ol.''
''Peki sen bilirsin. Dikkat et kendine. Kolay gelsin.''
''Sağ ol.''
Çift kişilik koltuklardan birinin üzerine bıraktığını yeni fark ettiğim çantasını alıp odadan çıktı. Üzerimi değiştirme işimi bitirip önlüğümü giydikten sonra telefonumu cebime koyarak odadan ayrıldım.
Acil servise gidip nöbetimi devraldıktan sonra tekerlekli koltuklardan birine oturdum. Başımı sırt yaslama yerine koyup gözlerimi kapattım.
Duyduğum ambulans sesiyle gözlerimi açıp yerimden fırladım. Koşarak acil servisin kapısına çıktım. Ben ambulansın gelmesini beklerken sol tarafımda bir hareketlilik oldu. Başımı o tarafa çevirdiğimde gördüğüm kişiyle tekrar önüme dönmüştüm. Ambulans önümüzde durduğunda hastanın indirilmesini bekledik. İndirildikten sonra koşar adım sedyenin yanında ilerlemeye başladık. Bir yandan da paramediklerden bilgi alıyorduk.
Hasta 19 yaşında genç bir kızdı ve intihar etmek amacıyla birkaç çeşit, yüksek dozda hap kullanmıştı. Ailesi evde yokken böyle bir girişimde bulunmuştu ama bu girişimden kısa bir süre sonra ailesi eve döndüğü için durum erken fark edilmişti. Geç kalınmadığı için oldukça şanslıydı.
Hastanın midesi yıkanıp gerekli ilaçlar verildikten sonra durumu normale binmeye başlamıştı. Hastayı yoğun bakıma aldıktan sonra Ayaz Hoca'yla yan yana yoğun bakımdan çıktık. Ailesi bize doğru geldiği sırada ben bir şey söylemeden yanlarından ayrılıp tekrar acil servise girdim.
Ben koltuklara doğru ilerlerken Nehir koşarak yanıma gelmişti. ''Durumu nasıl?''
''Daha iyi.'' dedim koltuklardan birisine otururken.
''Kurtuldu yani, değil mi?'' derken o da koltuklardan birine oturup karşıma gelmişti.
''Şimdilik kurtuldu ama bu bir daha denemeyecek anlamına gelmez.'' dedim keyifsiz bir sesle.
''Uyandıktan sonra bir psikiyatristle görüşmesi gerekiyor.'' diye ekledim.
Başını beni onaylarcasına salladığı sırada acil servisin kapısında gördüğüm kişiyle yüzüme bir gülümseme yerleşti. Ayağa kalkıp kapının önünde beni bekleyen Kerem'e doğru adımladığım sırada Nehir'in de bakışları arkasında, benim ilerlediğim yöne çevrildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Bilet
ChickLitHayatında daha önce hiç futbol maçı izlememiş olan Açelya, bir gün ailesiyle birlikte akşam yemeği yerken babası televizyonda milli maç olduğunu söyler ve Açelya da herhangi bir işi olmadığı için oturup ailesiyle beraber hayatında ilk defa futbol ma...