34.Bölüm

653 31 2
                                    

Selaammm, nasılsınız? Umarım çok çok iyisinizdir. Oy verip satır arası yorum bırakmayı unutmayın. Seviliyorsunuz. İyi okumalar.


1.5 Ay Sonra

Bir buçuk aydır ev hastane arası mekik dokuyordum. Çetin bu süre içerisinde iki defa iki gününü boş bulmuş ve ilk uçakla İstanbul'a gelmişti. Geldiği günlerin birinde tüm günümüzü dışarıda geçirip İstanbul'u gezmiş, yemek yemiş ve sinemaya gitmiştik. İkinci gelişinde de Oğuz ve Rüya'nın evine yemeğe gitmiştik. İki gelişinde de çok güzel zamanlar geçirmiş olsak da zaman su misali akıp gitmiş, her seferinde ayrılık zamanı gelmişti. Rutin bir döngü halini almıştı artık Çetin'i havaalanına bırakıp daha sonra onun arabasıyla hastaneye gidip iş başı yapmam. Onu özlüyordum, birbirimizden ayrı kaldığımız her an birbirimizi özlüyorduk ancak elimizden bir şey gelmiyordu.

Şu anda ise milli ara için gelen sevgilimi havaalanının bekleme salonunda bir koltuğa oturmuş şekilde bekliyordum. Dış hatlar kapısında yerde sürüklediği bavuluyla gördüğüm uzun boylu sarışın adamla dudaklarıma yerleştirdiğim gülümseme ve sanki ilk defa karşı karşıya gelecekmişizcesine bir heyecanla ayağa kalkıp yürümeye başladım.

Beni gördüğünde onun da dudaklarında geniş bir gülümseme oluşmuştu. Aramızda bir adım kalana kadar birbirimize doğru yürüdük. Karşı karşıya geldiğimizde kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. O da bavulunu bırakıp kollarını belime dolamıştı. Saçlarımı at kuyruğu yaptığım için rahatlıkla boynumda olduğunu hissettiğim dudakları bulunduğu yere bir öpücük bıraktı.

''Hoş geldin canım.'' dedim içten bir sesle.

''Hoş buldum canımın içi.'' dedi benimkine benzer içten, içimi sımsıcak yapan sesiyle.

Geri çekildiğimizde kollarımdan aşağı kayan elleri ellerimi tutmuştu. Ellerimi havaya kaldırıp üstlerine birer öpücük bıraktı. İki elimi bırakıp bir elini omzuma atarak boştaki eliyle de bavulunu tutarak havaalanının çıkışına doğru yürümeye başladık.

''Nasılsın?'' diye sordu.

Bu soruyu cenazeden sonra İngiltere'ye döndüğünden beri her aradığında ve geldiğinde soruyordu. 'Nasılsın?' dışarıya bir şey yansıtmamaya çalışsam da içimde yanan alevde henüz en ufak bir sönme belirtisi olmamıştı. Sadece hatırlamamaya çalışıyordum yokluklarını. Önceden bir telefon kadar uzağımda olan insanların artık toprağın altında olduğunu hatırlamak istemiyordum.

''İyiyim.'' dedim bakışlarım dümdüz karşıya odaklıyken.

''İyi ol.'' deyip saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.

''İyi olalım, birlikte.'' dedim kollarımı beline dolarken.

Arabanın yanına geldiğimizde anahtarı arabanın sahibine verip kapıların kilidini açmasını bekledim. Çok sürmeden kilidi açıp bavulunu bagaja koydu. Ben de ön koltuğa oturup gelmesini bekledim. Şimdi milli takım tesisine gidecektik ve Çetin'i oraya bırakıp eve dönecektim. Türkiye'de bulunacağı bir haftada şimdi tesise girip iki gün sonra bir maça çıktıktan sonra yanıma gelecekti ve anne babasıyla tanışmak üzere beni Antalya'ya götürecekti.

Sohbet ederek geçirdiğimiz yolculuğun ardından tesisin bahçesinde durdurmuştu arabayı. Beraber arabadan inip arabanın önünde karşı karşıya dikildik.

''Çok çabuk geldi bu ayrılık vakti.'' dedim dudak büzerek.

''İki gün sonra maç biter bitmez yanındayım.'' dedi ellerini yanaklarıma çıkartıp başparmağıyla okşarken.

''Hiç hatırlatmasan? Ailenle tanışacağım için heyecandan öleceğim.'' dedim sesime de yansıyan heyecanla.

''Şşttt sakin ol. Onlar da en az senin kadar heyecanlı.''

Aşka BiletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin