2. Bölüm: Bilinmeyen

42 8 3
                                    

Suya ilk dokunduğumda ne kadar korktuğumu hatırlıyorum. Beni boğacağını sanmıştım ama boğmadı. Zaman geçtikçe onun sizi boğmasının sizi daha çok rahatlatacağını düşüneceksiniz çünkü bu belirsizlik... sizi kahredecek.

Neredeyim?

Nerede olduğumu biliyor musun?

O zaman çok şanslısın.

Eski yazım daha güzeldi. Kitap yazdığım ilk zamanlar sırf yazım güzel diye bir deftere yazmak istediğimi hatırlıyorum. Bu kâğıtlarda bolca 'hatırlama' kavramını kullanacağım çünkü hatırladıklarım bir elin parmağını geçmeyecek kadar...

Hey, dur!

Sesi duyuyor musun?

Canını yakmak, senin sesin onunkinden yüksek çıktığında sesini kısmak, bazen kolunu kırmak için geliyor ama hiç kolunu kırmıyor. Kolumu kıracağını düşünmenin bana yeteri kadar korku verdiğini düşünüyor.

Bir gün artık kolumu kırmayacağını düşüneceğimi ve o gün kolumu kıracağını söylüyor.

Korkuyorum.

Bazen her zamankinden biraz daha çok ama bugün... bugün sessizliğin sesi beni öldürüyor. Yazdığım tüm kitaplardan özür dilemek istiyorum. Kelimeler bana zarar vermek için kapının önünde ve virgül onu gereğinden fazla kullandığım için beni mahkemeye verecek gibi hissediyorum. Burası bana kötü yazarların gelebileceği cinsten bir yer gibi hissettiriyor ve ben kötü bir yazar olma ihtimalimden bile çok korkuyorum.

Ölmek istemiyorum.

Ne zaman bir ayak sesi duysam korkuyla yerime siniyorum ve ışıkların kapandığı, açıldığında karşımda bir adamın belirdiği sahneyi yeniden yaşamak beni korkutuyor.

Birini öldürdüğümü söylüyor ve ona âşık olduğumu biliyorum. Ona âşık olmak, onu öldürmüş olmaktan daha çok korkutuyor beni çünkü eğer gerçekten aşıksam öldürmüş olmalıyım diye düşünüyorum. Aşık insanların birbirlerini öldürebildiği bir dünyadan geliyorum ve o dünya, bu dünya mı bilemiyorum.

Ailemi hatırlamak istiyorum.

Ailemi ve nerede olduklarını?

Ailemi bilmiyorum ama ben neredeyim?

Neden kimse beni aramaya çalışmıyor?

Aramaya çalışıyorlarsa bile bunu bilmemin imkânı olmadığını biliyorum ama insan en umutsuz olduğu yerde en kötü seçenekleri düşünme ustası olan bir varlık olduğu için artık yaşarken garipseyeceğim şeyleri yaşayamadığım bu yerde garipsemiyorum.

İlk geldiğimde ailemin ben yokken ne kadar iyi olduklarını gösteren videolar izlettiriyordu ama artık hatırlamamam için bana o videoları göstermiyor. Yanlış bir şeyden dolayı burada olduğumu ve benim yaşamayı hak etmediğimi söylüyor. Ne yaptığımı merak ediyorum çünkü eğer gerçekten yaptığım yanlışsa tüm bu oyuna kendimi dahil edecek, bana yaptığı her şeye büyük bir soğukkanlılıkla yaklaşacak ve ben haksızım cümlesini hakkıyla söyleyip kaderime boyun eğebileceğim. Fakat insan ne yaptığını bile bilmeyince neye boyun eğeceğini de bilmiyor.

Boynumu nasıl eğmem gerekiyor?

Ne zaman boyun eğilir?

24 müydüm yoksa 25 mi, 26'ya girmiş miyimdir, bilmiyorum.

Soğuk biraz, üşüyorum.

Sana zarar verme ihtimaliyle yaşayamıyor,

Sensizliğe alışıyorum.

Sanırım ben hala,

Biraz deliriyorum.

Görüyor musun, şiir yazmayı deniyorum? Arkalarındaki anlamı görebildiğin zaman okumuş olacaksın, dikkat et.

Buranın neresi olduğunu biliyorsan şanslı olmalısın. Hala soğuk mu?

Eskiden şiirlerin çok duygusal olduklarını düşünür, ağlamaktan nefret ettiğim için yazmak yerine sadece okumayı tercih ederdim. Şimdiyse her gün bir önceki günden daha fazla ağlamadığım zaman ağlamak için şiir yazıyorum.

...ve hala biraz,

Deliriyorum.

G.

YOKSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin