23. Bölüm: Bazı Gerçekler

14 4 0
                                    

Kaan Candan

Kurul toplanmıştı.

En güvendiğim insanlardan oluşan ekibim ve gelirken yanında korkusunu da getiren Öykü, evimde, büyük masanın etrafında, yanlış giden şeyleri durdurmak için oturuyorlardı ama yanlışlık benim hala yaşıyor olduğum gerçeğiyle masanın üzerinde bir kara bulut gibi geziyordu.

En büyük yanlış, benim ve abimin hala yaşıyor olmasıydı. Onun yaşayıp yaşamadığı şu durumda muallakta gibi gözükse de yaşadığından emindim.

Annemi öldürdükten sonra bunu benden saklama gereği duymayan Derin, şayet abimin canını aldıysa, bunu da saklamadan, sırf canım acısın diye bir şekilde yüzüme vuracaktı.

Nerede oturduğunu ve arabasının plakasını biliyordum ama şu anda bütün bunları bildiğimi söylemem, ekibime çok güveniyor olmama rağmen, büyük bir gaf olurdu. İnsanların bu yaşıma kadar eline koz vermekten bıkmış ruhum, en azından bugün kimseye koz vermek istemediğini oldukça sık tekrarlıyordu zihnimin içinde.

Abimin yaşayıp yaşamaması bizim parçaları çabuk birleştirmemize bağlıydı ama bir şekilde ben hızlı olamıyordum.

Belki de olmak istemiyordum.

Onların yanında biriktireceği birkaç anının ona iyi gelebileceğine, bunca zaman yaptığı kötülükleri anlamasını bir nebze de olsa sağlayabileceğine inanıyordum.

Tuna, bu yaşına kadar bir kez olsun yenilginin ne demek olduğunu anlayacağı bir şey yaşamamıştı. En büyük yenilgisi, bir mekâna oturduğunda içmek istediği şeyin bulunmadığı anlarda yaşanırdı -ki anlaşılacağı üzere bu seçenek de oldukça imkânsız gibi bir şeydi.

Ne kadar uğraşırsa uğraşsın insanlar tarafından gerçekten sevilmemesi büyük bir kayıp olarak görülebilirdi. Fakat bu kayıp da onun ilgilendiği ya da önemsediği bir kayıp değildi. Çünkü o sadece sevdiği insanlar tarafından sevilmek isterdi. Sevdiği insanlar diyerek çoğul da belirtsem hayatının her döneminde yalnızca bir insana yer verebilen bir kalbi vardı.

Beni bu zamana kadar sevdiğini hiç düşünmemiştim ve yaşanan her olayın ardından da yanılmadığım gerçeği çıkmıştı.

Ben bu ailenin her daim sevilmeyen, istenmeyen çocuğuydum.

Derin haklıydı.

Sen araştırmaya kalkıp kendini yorma diye ben söyleyeyim. Çünkü abin, bir erkek kardeş istiyordu. Onun yanına bir kız kardeş vermek demek, ailen için aynı canavarı başka bir canavara dönüştürmek demekti. Daha kötüsüne...

Onu koruyup kollayacağım derken tüm hayatını mahvedecekti.

Onu sevdiğini söyleyerek onu öldürecekti.

Peki, ya sen?

Sen en önemsizleriydin.

Bu yüzden senden ne zaman yardım istese kendini önemli gibi hissettin ve geri çevirmedin onu.

Senin önemli biri olduğun çok büyük bir yalan.

Sen hiçbir zaman bir güce sahip değildin.

Sen bir güce sahip olamayacak kadar değersizdin, kendin için bile.

Oldukça haklıydı hem de.

Tuna, benden her yardım istediğinde içimden sürekli bana değer verdiğini tekrarlamıştım. Onun benden yardım istemesi, beni her zaman olduğumdan daha önemli hissettirdiği için gerçeği biliyor olmama rağmen geri çevirmek istemediğim bir durum haline geldi.

YOKSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin