ÖYKÜ VE TUNA EVLENMEDEN 3 GÜN ÖNCE
"Hoş geldin," dedi tekli koltuğa otururken Öykü. Oturmadan hemen önce ne içersin diye sorma gereği duymadan yaptığı Türk kahvesini Alp'in önüne koymuştu. Alp, kendisiyle tanışmak isteyen bu kadının, kim olduğu oldukça iyi biliyordu, bu kadar misafirperver olacağını düşünmediği için afallamış görünüyordu.
Öykü, bu afallamanın korkusundan olduğunu düşünmekle büyük bir hata ediyordu. Çünkü az sonra, Alp'in kendisini belki de üç gün sonra kocası olacak adamdan daha fazla tanıdığını öğrenecekti.
Alp'in sadece kafa sallamakla yetindiğini fark edince konuşmaya devam etti. "Muhtemelen neden burada olduğunu merak ediyorsundur."
"Tahmin ediyorum," dedi Alp karşındaki kadının kibarlığının verdiği şaşkınlıkla. Buraya gelmeden önce burada yaşadığı hiçbir şeye şaşırmamak üzere kendi kendine bir söz vermişti ama beklediği bu değildi.
Kaos, gürültü, bolca para bekliyordu.
Ablasını geri alabilmek için bir ödeme yapacağını zannediyordu.
Kahvesinden bir yudum alırken "Tahminlerini duymak isterim," dedi Öykü.
Gülümsedi Alp ve dürüst davrandı. "Ne kadar istiyorsunuz?" dedi. "Ablamı satın almamı istiyorsunuzdur muhtemelen ya da öldüğünü kimseye söylememem için bana daha büyük bir teklif sunacaksınızdır. Eşiniz, beni bulmayı ve öldürmeyi bir türlü başaramadığı için mi sizi devreye soktu? Tuna'nın bu kadar korkak biri olduğunu düşünmezdim."
Tuna'yı savunup onun arkasında durmak istediyse kısa bir süre içinde bu fikrinden vazgeçti Öykü. Gerçekleri bilmek istiyordu. "Sana yardım edebilirim," dedi.
"Ne?" dedi Alp. İşte şimdi bunca zaman gizlemek için büyük bir ustalık sergilediği şaşkınlığını daha fazla gizlemek için uğraşmasına gerek yoktu.
"Eğer bana ablanla ilgili, Tuna'yla ilgili ya da kısaca bu davayla ilgili bildiğin her şeyi, büyük bir dürüstlükle anlatırsan sana yardım edebilirim. Sorularına cevap verebilirim."
"Nasıl güveneceksin?" dedi.
Güldü Öykü. "Tuna'dan da seni bulabildiğime göre senden de daha güçlü olduğum kaçınılmaz," dedi. "Sence bana yalan söylersen bunu öğrenip cezanı vermeyecek miyim?"
Oysa bulmak istediği için bulmamıştı Alp'i, Alp artık bulunmak istediği için ortaya çıkmıştı. Farkında değildi, birçok şeyin farkında olmadığı gibi bunu da gücüyle yapabildiğini sanıyordu.
"Ablam öldü mü?" dedi Alp. Yutkunuşu Öykü'nün içinde bir şeylerin ezilmesini sağladı. Midesinde bir şeylerin öldüğünü hissetti.
Bu kasılma hissinden kurtulmak için "Hayır," dedi çabucak. "Hala yaşıyor. Psikolojik olarak ne halde olduğundan emin değilim ama hayatta olduğundan eminim."
"Siz, sanırım, bu durumun pek içinde değilsiniz?"
Kafasını hayır anlamında salladı Öykü. "Konudan oldukça uzağım ve ne yazık ki üç gün sonra eşim olacak adam bana doğruları söylemek yerine konunun üstünü bir yalanla örtmeye çalışıyor." Güldü. "Sen muhtemelen beni değil, Tuna'yı tanıyorsundur."
Biraz koltukta yayılırken kahvesine uzandı Alp. "Aslında sizi Tuna'dan daha iyi tanıyorum. Sizli bizli konuşmamdan sizi daha iyi tanıdığımı anlamış olmalıydınız. Kimse saygı duymadığı ya da duymak zorunda olmadığı birine siz diye hitap etmez. Nitekim sizin evinizde, hatta kimsenin bilmediği evinizde olmamız, size saygı duymak zorunda olduğum anlamına gelmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOKSUN
Mystère / ThrillerSenden mi yoksun yoksa yok musun? Her savaşın bir kazananı olur fakat iş intikama geldiğinde... sonu kestirmek pek mümkün değil.