"Öykü bizim tarafımızda mı yani?" dedi Tuna şaşkınlıkla. Ekrana bakmaya devam ediyordu.
"Öyle görünüyor," dedi Ufuk.
Kafamı belli belirsiz salladım. "Bunu beklemiyordum," diye mırıldandım.
Kimsenin böyle bir şey beklemediği suratlarından belli oluyordu.
"Geriye nereye gitmiş olabileceklerini bulmak kalıyor," dedi Ufuk. Bir taraftan telefonunu hoparlöre almış, Alp'in telefonu açmasını bekliyordu.
"Tüm o cinayetleri Kaan işlemişse," diye başladı söze Tuna. "Muhtemelen hesap sormak istedikleri kişi Kaan. Fakat bunu neden size sormadan yaptıkları ya da benim yaptığımı düşündükleri halde önce bana gelmedikleri muallakta. Bir şey bulmuş olmalılar."
Doğru söylüyordu.
Bütün bunları Kaan'ın yapmış olması için, onun yaptığına inanmaları için bir şey bulmuş olmaları gerekiyordu.
"Konum attı," dedi Ufuk ceketini askılıktan alırken. "Alp bana konum attı."
"Burası nere?" dedim karşımdaki eve bakmaya devam ederken. İki katlı, görkemli sayılabilecek bir evdi.
"Evim," dedi Tuna şaşkın şaşkın. "Babamın, annemin ve benim yaşadığımız yer."
"Alp, Kaan'ı neden buraya getirsin?"
Tüm perdeleri kapalı eve bakmaya devam ederken, "Biraz etrafa bakınacağım," diye mırıldandım.
Ufuk ve Tuna belli belirsiz başını sallarken, "Silah yanında mı?" dedi Tuna.
"Keskin nişancı olduğumu söylemiş miydim?" dedim.
Tuna'nın adamlardan iki kişi benimle birlikte geliyordu. Evin arka tarafına dolanıp etrafta birileri olup olmadığını kolaçan etmekti amaç. Tüm bu evlerin bildiğim en ortak noktası, alt kata daha kestirme gidebilecek gizli bir kapı barındırdıklarıydı. Bunun evle değil, evde yaşayan insanlarla da bir ilgisi olabilirdi.
Eğer tehlikeli bir iş yapıyorsanız kaçmak için gizli yollar oluşturmanız gerekiyor, diye düşünüyordum.
"Adım Cengiz," dedi oğlanlardan biri. "Ne aradığımızı öğrenebilir miyim Derin Hanım?"
"Gece," dedim onu düzelterek. "Bugün Gece olma kararı aldım. Atılmış defter ya da kâğıt parçaları olabilir, gizli bir giriş olabilir. Herhangi bir şey bulmamız yeterli. En azından delil gibi."
Kafasını sallayıp elindeki kâğıdı havaya kaldırdı. "Bu bir delil mi sizce?"
Elindeki kâğıda uzanıp ne olduğuna baktım. Bir mektuptu.
"Bunu nereden buldun?" dedim henüz okuma fırsatım yokken.
"Ekipten birinden çaldım," dedi. "Yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum. Ama ekibin bizim tarafımızda olduğunu düşünmüyorum. Sizle gelmek isteme sebebimiz biraz da buydu."
Karşımda duran iki oğlana bakarak nefes almaya çalıştım. "Kaç adam var?"
"Bizi saymazsanız beş kişiler," dedi. "Tuna Bey'e haber verme fırsatımız olmadı. Aramamı ister misiniz?"
Mektubu okumaya başlamadan hemen önce kafamı salladım.
Sevgili Baba,
Tam olarak aşılamaya çalıştığın gibi bir insan olduğumu bilmeni isterim. Belki korkusuz, belki de başına buyruk. Muhtemelen tam olarak istediğin özellikler bunlar değildi ama ne yazık ki bana bunlar kaldı. Bu mektup, ben seni öldürmeden hemen önce adamlarım tarafından sana ulaşacak. Neden bu kadar geç kaldığımı sorarsan, öldürme işine önce bana atadığın korumayla, kocamla başlamak istedim. Beni mecbur bıraktığınız bu korkunç hayat için eninde sonunda size hesap soracağım o gün gelmeyecek sansanız da geldi. Bu işe girişirken başka bir kadının araya girmesi, kaçırılmış olması işime geldi. Çünkü dikkat çekmeden halledebilecektim.
Bu zamana kadar öldürdüğüm onca kadınlar, ortak özellikleri olmayan, sevmediğim insanlardan ibaretti. Sadece onlar ölmeden önce gözlerinde acıyı görmek istedim. Birileri bana yalvarsın, bana muhtaç olsun istedim. Şimdiyse aynı duyguyu sizin gözlerinizde göreceğim.
Canım kocam, her şeyden habersiz, bir odada kapatılmış bana bir şey olmasın diye dua ediyor.
Yaşadığım gizli ilişkiden henüz haberi yok ama olacak. Bu mektubu okuduysan diğer mektup için beklemede kalmanı isterim. Onu kendi ellerimle sana ben teslim edeceğim.
Öykü.
"Gizli ilişki mi?" dedim şaşkınlıkla.
Ufuk'a mesaj attım.
Aradığımız katil Kaan değil, Öykü.
"Geçidi buldum," diye bağıran Cengiz'e doğru koşarken ne düşündüğümü ben bile bilmiyordum. İşler beklediğimiz gibi gitmiyor ve ben bunun sonunda birilerini ya da en azından sevdiğim insanları kaybetmekten korkuyordum.
Bu intikam planına kendim için başlamıştım ama oyun ya da plan benim değildi.
Ben artık kendi intikam planım içerisinde değildim.
Geçit dediği, en alt kata açılan kapıyı açan Cengiz'e bakarak silahımı çıkardım.
"Fenerle önden gideceğim," dedi Cengiz. "Işıkları açtığımda inin."
Kafamı salladım.
Nefesimi düzenlemeye çalışsam dahi başarılı olamıyordum. Hemen arkamdaki adamın suratına yansıyan korku, içime işliyordu. Biz bile kimin bizden taraf olduğunu ayırt edemezken, muhtemelen yıllarca birlikte çalıştığı insanlara ateş etmek zorunda kalacaktı.
"Burada biri var," diye bağırdı Cengiz.
Işığı açılan depo katına inerken elleri, ayakları bağlanmış, ağzı bantlı adama silahımı doğrulttum.
Silahı indirip ağzının bandını açtım.
"Bilmiyordum," dedi Kaan. "Öykü ve kardeşinin bir ilişkisi olduğunu bilmiyordum. Ben sadece abim ölmesin diye benden isteneni yaptım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOKSUN
Mystery / ThrillerSenden mi yoksun yoksa yok musun? Her savaşın bir kazananı olur fakat iş intikama geldiğinde... sonu kestirmek pek mümkün değil.