Bölüm 2

637 25 0
                                    

   Şimdi daha iyi anlıyorum ki, nefes almak değilmiş yaşamak ateşlerde yanmak gibi bir şeymiş gerçeklerle yüzleşmek. İnsan bir kez daha anlıyormuş korkunun ecele bir faydası olmadığını.

   Üstümdeki ani korkuyu atıp kendime gelmeye başladım. Bora'nın elinden kurtulmak için çırpınırken bacağına sertçe vurdum. Ben kendimi onun elinden kurtarırken o acıyla geri doğru gidip duvara yaslandı.

   Bora'yı zaten sevmiyordum gördüklerimden sonra daha da tiksinmiştim. Sinirle Bora'ya doğru giderken o da yaslandığı duvardan doğrulmuştu.

Bakışlarını üzerimde gezdirip bana iğrenç gülüşünü sergilediğinde daha çok sinirlenmiştim hiç beklemediği bir anda yanağına sert bir tokat geçirdim.

   Tokadın vermiş olduğu etkiyle kafası yana düşerken yüz hatlarından sinirlendiğini anlamıştım. Kafasını yavaşça bana doğru çevirdiğinde gözlerindeki öfkeyi görmüştüm ama umursamamıştım çünkü benim öfkemin yanında onunki bir hiçti.

   Gözlerinin içine bakarak parmağımı tehditkar bir şekilde ona doğrultarak "Bir daha sakın!  Sakın bana dokunma hatta yapabilirsen bulunduğum ortamda nefes dahi alma gözüm dahi görmesin seni." Parmağım hala havadayken nefret dolu mavilerim bir kez daha dolaştı yüzünde.

   Ben sinirden köpürürken o hala gülüyordu elini yavaşça parmağıma getirerek parmağımı indirdi ve "Bir daha sakın benimle bu şekilde konuşma ayrıca bende sana bayılmıyorum. Bugün gördüklerini de minik beyninden sil! Unut gitsin." dedi.

   O konuşurken dikkatim arkadaki adamlara takılmıştı belli ki başı dertteydi gerçi bana neydi.

Tekrar ona döndüğümde "Benim kafamda aynı anda kırk tilki birden dolaşıyor ve inanır mısın hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyor. Dikkatli ol yani sonra geri dönüşü olmayan şeyler yaşama." dedim.

   Yüzüme yayılan alaycı gülümsemeyle arkamı dönüp asansöre doğru ilerledim. Bora'nın attığı kahkahayla yerimde durarak arkamı döndüm Bora ciddileşerek "Bazen keşke diyorum seninle Helin'den önce tanışsaydık be Tamay emin ol seni asla kaçırmazdım." dedi.

   Bora'ya uzun uzun bakıp "Emin ol daha önce benimle tanışmak dahi istemezdin!" dediğimde siması değişti.

   Bora'nın konuşması bile midemi bulandırırken bir şey demesine izin vermeden gözlerinin içine bakarak çantamda olan suyu çıkarıp elime döktüm. Onun dokundu her yeri temizlemem gerekiyordu nihayetinde. 

   Biten su şişeni çöpe attım eminim Bora şuan ne yaptığımı anlamaya çalışıyordur ama onun zekası buna elvermez tabi. Daha fazla orada durmak istemiyordum asansör geldiğinde direk binip düğmeye bastım.

   Asansördeyken otoparkta yaşadığım olay gözümün önünden geçtiğinde sinirle soluyarak zihnimdeki görüntüleri gözümün önünden silmeye çalıştım.

Eve gittiğimde bu olanları Helin'e anlatmalı mıydım? Diye düşünürken anlatsam da bir şey değişmeyeceğini çok iyi biliyordum.

Helin'in gözleri kör kulakları sağır olmuştu neticesinde. Aşk insanı kör ederdi doğruyu yanlış, yanlışı da doğru yapardı.

Bu adam yüzünden bir gün başına bir şey gelecek ama o gün ciddi manada çok geç olacaktı.

Olanları unuttum Helin'e anlatma fikrini es geçtim ve asansörden inip eve doğru ilerledim. Eve girdiğimde ev sessizdi, kimse yoktu ve büyük bir ihtimal Helin annesine gitmişti.

  Salona girip koltuğa oturdum ve sebebsizde boş boş duvarı izlemeye başladım.

Bu boş bakışlarım midemin guruldamasıyla son bulurken bugünün yoğunluğundan doğru düzgün bir şey yiyememiştim bile. Oflayıp üzerimi değiştirmek için odama gittiğimde yatağın üstünde bir zarf gördüm ve daha sonra bakmak üzere çekmeceme koydum.

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin