Herkese merhaba; Öncelikle ülkemizin yaşadığı bu deprem felaketinde yaralı olanlara geçmiş olsun yakınlarını ve sevdiklerini bu felakette kaybedenlere de baş sağlığı dileklerimi iletmek isterim. Zor günler yaşadık, eminim ki bu zor günleri de birbirimizin yaralarını sararak birlik ve beraberlik içerisinde atlatacağız.
***
Kardeşiniz nefesiniz tükendiğinde size nefes olan kişidir derler ama o bana nefes olacak kişi değil nefesimi kesecek kişiydi.
Ellerim havalanırken kafamı sallayarak "Hayır!" dedim tek seferde. Kendimi deli gibi hissediyordum, halüsinasyon görüyor gibiydim sanki o gördüğüm kâbus bitmemiş ve hala devam ediyor gibiydi.
Karşımdaki adam sinirden kırışmış alnıyla bana yaklaşırken kafamı Barlas'a çevirdim. Beni bu kâbustan kurtar der gibi bakarken o da benim kadar şaşkındı sadece o değil herkes şaşkındı kızlar ise hiçbir şey anlamamış olsa da korkmuşlardı.
Gözlerim hala masada oturan Barlas'tayken kolumu tutan sert parmaklarla çekiştirilmeye başlandım. Barlas yerinden hızla kalkarken o tek elini hava kaldırıp "Sakın, otur ve bekle bu bizim aramızda!" diyerek beni içeriye soktu. Bahçenin kapısı sertçe kapanırken ben hala Barlas'a bakıyordum ardından perdelerin çekilmesiyle bakış açımdan kayboldu.
Korkuyla karşımdaki adama döndüğümde başımı eğip sadece yeri izliyordum. Sinirli olduğu her halinden belliydi belki sinir değildi ondaki hayal kırıklığıydı bunu gözlerine bakmadan anlayamazdım. Kendimi cesaretlendirip kafamı kaldırdığımda mavi gözlerim yeşil gözleriyle birleşti.
Göz teması kurmaktan korktuğum için gözlerimi hemen kaçırırken o içindeki öfkeyle "Yazık!" dedi sadece. Elim ayağım birden boşalırken tekrardan konuşmaya başlayarak "Cidden çok iyi oyuncuymuşsun tebrik ederim, ayakta uyutmuşsun bizi!" diyerek alkış yaparken bende kafamı hayır anlamında salladım.
Ona doğru bir atıp "Bilmiyordum!" diyebildim fısıltı gibi çıkan sesimle bu sefer hiçbir şeyden haberim yoktu olması da imkânsızdı. Bana hayal kırıklığıyla bakan yeşil gözlerine mavilerimi sabitleyip "Baran yemin ederim bilmiyordum hem nereden bilebilirdim ki!" dedim sesim titrerken.
Benim yavaş yavaş gözlerim dolarken Baran ellerini havaya kaldırıp "Ne yani bu kadar şey tesadüf mü, aklın alıyor mu Tamay?" diye bağırdığında ürktüm. Bu zamana kadar ailemi araştırmamıştım bile şimdi ise bütün suç benimmiş gibi hem üstüme gelmeye çalışıyordu hem de yalancıymışım gibi davranıyordu. Evet, belki görünürde haklı olabilirdi fakat beni dinlemeden bana hesap sormaya hakkı yoktu.
Kaşlarım çatılırken çenemi dikleştirip "Sen bana hesap soramazsın Baran!" dediğim de şaşırmıştı. Derin bir nefes alıp devam ederek "Bunca zaman hayatımda hiçbiriniz yoktunuz Barut Bey bile yoktu! Şimdi söylesene hiçbir lafına güven olmayacak o adamın lafına inanıp çok sevdiğin kardeşine nasıl mezar yapabildin?" diye sordum.
Sorduğum soru Baran'ı daha çok öfkelendirmiş olmalı ki "Aynı şey değil sen her şeyi bildiğin halde sustun!" dedi tekrar bağırarak ve yine beni suçluyordu.
Alayla kafamı sallayarak "Kusura bakma Baran ama aile denen kavram bende hiç olmadı bu yüzdende ailem olacak... Pardon olamayacak insanları aramakla vakit kaybetmedim, gerekte duymadım!" Dediğimde sanki yaşadığım onca şeyin intikamı almaya alışıyor gibiydim.
Baran tam bir şey söyleyecekken "Ne düşündüğün umurumda bile değil istersen bilerek sustum zannet! Sen buraya küçük kardeşin için geldin ve piyon yerine konulan ablası üstüme düşen görevi yaparak 5 yaşındaki çocuğun benimle aynı kaderi yaşamaması için çabaladım. Çünkü senin baban olacak karaktersiz adam o küçük kızı yetiştirme yurdunu göndermişti ve biliyor musun onu oradan almaya giderken ne bir ağabeye ne de bir anneye ihtiyacım oldu!" diyerek yanından geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMRA
ChickLitHerkes kadının yıkılmasını beklemişti halbuki o ilk darbesini bebekken yemişti. Yıkılmaya hiç niyeti yoktu ta ki o kara gözler hayatına girene kadar. Sorun değildi güçlüydü ve daha da güçlü olacaktı. Kimse tahmin etmemişti maviler siyaha boyanırken...