"İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışamıyorsun." Demiş Ahmet Ümit, Bir Ses Böler Geceyi kitabında.
Her şeye alışmaya çalışan ben bu duruma katlanmak zorundaydım. Her şeye gücü yeten ben Barlas Kara'ya yenilmiştim.
Uzun düşüncelere dalmışken arabanın durmasıyla kendime geldim. Bu ev her defasında beni kendine çekmeyi başarıyordu. İlk defa bu evde görmüştüm Barlas'ı gerçi o görüşmeden sonra vicdanım gibi bırakmamış yakamı.
İçime derin bir nefes çekerken Barlas arabadan inip benim olduğum yerin kapısını açtı. Arabadan inerken Barlas'ı arkama alarak yürümeye başladım.
Barlas arkamdan gelirken bir taraftan da telefonla konuşuyordu. Başka zaman olsa kulak misafiri olmak isterdim ama durumum buna el vermiyor.
Attığım her adımda gözüme değen kalabalıkla arkamı dönerek "Ne bu kalabalık?" diye sordum. Barlas gözlerime soğuk bir şekilde bakarken içim ürpermişti. Sorum cevapsız kalırken beni önüme döndürüp tekrar yürütmeye başladı.
Bu durum kaçan keyfimi daha çok kaçırırken sonunda kapının önüne geldik. Barlas cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açarak beni hızla içeriye soktu.
Sinirle içeriye girip salona doğru giderken benim sinirimin iki katı kadar sinirle Barlas peşimden geliyordu. Ona dönerek "Sana bir soru sordum ama sen bana cevap verme gereksiniminde bile bulunmadın bravo sana!" diyerek alkış yaptım.
Barlas hala bana ifadesiz bakarken "Sorduğun her soruya cevap vermek zorunda mıyım ben?" dedi. Sinirle kahkaha atarken "Evet, sorduğum her soruya cevap vermek zorundasın! Hani evlenecekmişiz ya ki asla böyle bir şey olmayacak!" dediğimde Barlas'ta sırıtmıştı.
O bu durumdan zevk alırken bense içten içe sinir krizleri geçiriyordum. Barlas bana doğru adım atarken bense yerimde sabit kalmayı tercih etmiştim. Son adımıyla dibime kadar girdi ve bana doğru eğilerek "Öyle bir şey olacak Tamay sen istesen de istemesen de olacak işte o zaman sorduğun her sorunun cevabını alabileceksin." dedi sakin bir tonla.
Ondan uzaklaşmak için geri adım atacakken elini belime dolayarak beni kendine çekerek "Ama çok merak ediyorsan onlar senin için burada kaçma diye çünkü müstakbel kocan sana pek güvenemiyor!" dedi imayla.
Ellerimi göğsüne koyarak aramıza boşluk açmaya çalışarak "Pek güvenmediğin kadınla nasıl evleniyorsun Barlas Kara?" diye sordum. Barlas'ın yüzüne yayılan gülümsemeyle biraz daha yaklaştı bana "Nedenlerini bildiğin şeyleri konuşmaktan sıkılmadın mı sen?" diye soruma soruyla karşılık verdi.
Nefes almayı unutmuşken "Aynı şeyleri konuşmak hoşuma gidiyorsa demek ki!" dediğimde kıkırdadı. İçimde değişik hisler uyanırken Barlas'ın bakışları yüzümün her santimine değiyordu. Ben bakışlarımı kaçırırken "Beni ne zaman bırakmayı düşünüyorsun bu durum çok rahatsız edici!" dedim kızgın bir tonla.
Barlas'ın tutuşu daha da sertleşirken "Keyfim ve kahyası ne zaman uygun görürse!" diye bir cevap verirken gözlerimi devirdim. Barlas hala bana bakarken yüzümü ona dönüp tam çıkışacakken dudağımla yanağımın arasındaki çukura bir buse kondurdu.
Nefesim kesilirken gözlerim büyümeye başladı. Barlas belimi bırakıp geriye doğru adım atarken "Alış diye karıcım malum olur arada böyle şeyler bilirsin!" dedi imayla. Bana göz kırparak arkasındaki koltuğa oturdu.
Onun ifadesiz halinden eser kalmamışken ben mal gibi kalmıştım. Asla böyle şeylere izin vermeyen ben sıra bu adama gelince dengem şaşıyordu. Sinirle Barlas'a bakıp "Bana bundan sonra yaklaşma Kara!" diye bağırırken o keyifle başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMRA
ChickLitHerkes kadının yıkılmasını beklemişti halbuki o ilk darbesini bebekken yemişti. Yıkılmaya hiç niyeti yoktu ta ki o kara gözler hayatına girene kadar. Sorun değildi güçlüydü ve daha da güçlü olacaktı. Kimse tahmin etmemişti maviler siyaha boyanırken...