Bölüm 6

350 13 2
                                    

   İnsanı en çok yaralayan şey değil midir güvendiği insanın arkasından işler karıştırması. Güvenim sarsılmıştı çoktan ki kimseye güvenmezdim ben. Kimseye güvenmediğim kadar güvendiğim kız beni düşmanımın eli bırakmıştı. Her şeyi unuturdum ama bana yapılanı asla ve Helin bunların hepsinin hesabını misliyle verecekti.

   Ayın içeriye vurduğu sönük ışığıyla bakıştığım kara gözler içimi ürperirken nefesi nefesime karışıyordu. Ellerim titremeye başlarken avuç içlerim terlemişti. Kalbim mi? Onu hissetmiyorum bile.

   Eli hareketlenirken ne olacağını kestiremediğim için gözlerimi kapatıp kendimi iyice konsola yasladım. Eli alnımdaki sargıya değerken "Telefonda atıp tutmak ne bilim yüzüme kapatmalar falan ne kolaymış değil mi?" derken parmağını sargının etrafında döndürüyordu.

   Dilim tutuldu karşımdaki adama bir şey diyemez olmuştum. Parmağı dikişlerime bastı yaparken yüzümü buruşturdum. Mavilerim onun karalarına karışırken gözlerinde ki öfkeyi çok net görüyordum.

  Benden ses çıkmadıkça parmağı daha da baskı yapıyordu o baskı yaparken canım biraz daha da yanıyordu. Sustum... Canım acırken yine sustum ama istediğim için değil yaşadığım anın etkisi yüzünden sustum.

   Gözlerim hala adamın gözlerindeyken yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Önce derin bir nefes aldım daha sonra o acı sahne yaşandı. Bacağımı Barlas'ın münasip yerine geçirirken onu geri ittim keyifle acı içerisinde kıvranışlarını izlerken sırıtmıştım.

   O yerde acıyla kıvranırken bende zar zor gördüğüm sandalyeyi alıp tam karşısına oturdum. Zevkle onu izlerken "Önümde eğilmene gerek yoktu Barlascım! Telefonda bunu yapamıyordum içimde kalmıştı. Acı çekmen bana zevk verdi doğrusu!" derken alayla kıkırdadım.

   Barlas zar zor kendini düzeltirken bana öfkeyle bakıyordu. Kesik kesik çıkan sesiyle "Benimde zevkle izleyeceğim şeyler olacak Tamay, mesela çaresizliğin!" derken bende kafamı sallayarak alkış yapmıştım.

   Ona doğru eğilerek "Beni yıkamazsın Barlas ki yıkılsam da fark etmez ben çok düştüm kalktım sorun olmaz çünkü beni nerden yıkarsan oradan güçleneceğim! Başına bela almak istemezsin değil mi? " diye sordum alayla.

   Barlas'ın acı kahkahasını dinlerken içimdeki sinir harlanmıştı çünkü bu gülüş büyük savaşın başlangıcıydı kan akmayacaktı elbet ama çok can yanacaktı belliydi. Barlas'ın öfke dolu gözleri tekrar mavilerimi bulurken "Öyle şeyler yaşayacaksın ki keşke yıkılsaydım da tekrar kalkmasaydım diyeceksin! Sana geçmişini, bugününü hatta geleceğini yaşatacağım sabret!" diye tıslarken kafam dikti ve korkmuyordum.

   Barlas'a meydan okurcasına ayağa kalktım "İşte meydan işte ben! Korkmak insanı ölüme götürür Barlas!" derken yanından geçtim. Yerde hala acıyla kıvranan adama son kez baktım, son kez baktı ve son kez bakıştık.

   Korkuyla girdiğim kapıdan bu sefer kendimden emin bazı şeylerle yüzleşerek çıktım. Arabaya doğru yürürken telefonuma bir mesaj geldi 'Yapmak zorundaydım, özür dilerim.' mesaj Helin'dendi. Onunla hesabım daha kapanmadı bu olayı hazmettikten sonra sıra ona gelecekti. Her seferinde bana söylenen 'Her şeyin bir vakti var' sözü bu sefer Helin için geçerliydi.

   Her şeyi geride bırakıp arabama binip kontağı çalıştırdım geldiğim eve son kez bakıp gaza bastım. Yol yağ gibi kayarken kafam çorba gibiydi şirketteki köstebek, Helin'in değişimi şimdide Barlas çıktı ortaya hangisinin üstünü kapatmaya çalışsam boka sarıyordu.

   Ben bunları düşünürken bir hastanenin önünde durup arabadan indim. Alnımdaki dikişleri göstermek için içeri girdiğimde yanıma nöbetçi doktor geldi. Beni sedyeye yatırırken alnımdaki sargıyı çıkardı. Dikişleri incelerken "Dikişlerin patlamış bu yüzden yeniden dikiş atılması gerekiyor." Dedi elindekileri bırakırken. Doktor dikişleri temizlerken bende gözlerimi kapayıp kendi iç sesimi dinlemeye başladım.

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin