Bölüm 4

443 16 0
                                    

Hayat yormuştu beni evet ama şu an yeşilin en güzel tonunun içerisindeydim. Bu yeşillik, gökyüzünün maviliği içime huzur dolduruyordu. Acıları, kaygılarımı, özlemimi nice birçok sıkıntımı her şeyi arkamda bırakmış gibiyim. Dünyanın en güzel çiçeklerinin içinde yürürken arkamdan biri seslendi arkamı döndüğümde yüzünü seçemediğim bir kadın vardı. Bana doğru gelirken ayaklarım istemsizce ona gidiyordu. Kadının yüzünü tam seçemesem de elimden tutup beni yere oturttu. Beni dizine yatışmış saçlarımla oynuyordu o an hiç hissetmediğim sevgiyi hissetmiştim. Küçüklüğümden beri çok severdim saçlarımla oynanmasını ve o en sevdiğim ninni...

Ninnilerin merdanesi ninni

Annesinin bir tanesi

Mini mini kızım ninni

Benim güzel yavrum ninni

Kadının sesi o kadar huzurluydu ki hiç bitmesin, saçlarıma kondurduğu minik minik öpücükler hiç kesilmesin istedim. Önce ninni bitti daha sonra saçıma konan öpücükler kesildi. Kafamı kaldırıp arkama baktığımda kadın gidiyordu. Arkasından bağırdığımda tepki vermiyordu. Arkasından koştum bağırıyordum ama duymuyordu. Sarı saçları rüzgarda savrulurken birden ortadan kaybolmuştu. O kaybolmuştu ama ben koşmayı bırakmamıştım ta ki ayağım taşa takılıp dizlerim parçalanana kadar.

Ayağa kalktığımda dizim kanıyordu etraf çoktan kararmıştı. Çevreme baktığımda kimse yoktu yine yalnızdım ve yine çaresizdim. O güzel çiçek kokusu kaybolmuştu. Etrafım karanlıktı bu yüzden nereye gittiğimi bilmiyordum dizimden akan kanlarla yürüdüm...yürüdüm...ve uçurumun dibine geldim. Gözlerimi kapatıp hiç düşünmeden bir adım daha attım. Bedenim boşluğa giderken derin bir nefes alarak gözlerimi açtım.

Etraf bembeyazdı görüş açıma biri girdiğinde irkildim. Araf Bey endişeyle gözlerime bakarken ben etrafıma bakıyordum. Kafam davul gibiydi kolumda serum vardı ve anlaşılan hastanedeydim. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken kapı açıldı doktorda farklı bir endişe vardı. Uyandığımı görünce yanıma yaklaştı "Korkuttun bizi Tamay bir an hiç uyanmayacaksın zannettik!" derken bile sesinin tınısı farklıydı.

Ben boş gözlerle etrafa bakarken doktor Araf Bey'e dönerek "Hasta biraz daha kendine gelsin tekrar uğrarım ama mümkünse kalkmasın." Diyerek çıktı. Kapı tekrar açıldığında görüş açıma Baran Bey, Meriç Bey ve Ateş Bey girdi herkes endişeyle bana bakıyordu hayatlarında yorgunluktan bayılan biri görmemiş gibiydiler.

Onları izledikçe gülesim geliyordu kendimi daha fazla tutamadım ve gülmeye başladım. Şu an delirmişim gibi bana bakıyorlardı Baran Bey "Bence beyin travması yaşıyor yoksa normal değil bunlar!" derken elimi hayır anlamında salladım. Zorla kendimi durdurarak "İyim ben sadece kafam ağrıyor ." diyebildim. Meriç Bey olaya dahil olarak "Kafanın ağrıması çok normal Tamay alnında dört dikiş var. Öyle bir yerde bayıldın ki aklımız çıktı!" sesinde endişeye karışmış kızgınlık vardı.

Bir süre kimseden çıt çıkmamıştı herkes bir yerde otururken Araf Bey yanımda oturuyordu. Aynı konumda uzun uzun yattığım için sırtım ağrıdı yatar konumdan oturur konuma gelecekken Araf Bey kolumdan tutup yerime yatırdı kızgın bir şekilde "Doktorun dediklerini unuttunmu?Kıpırdanma yat yerinde!" dediğinde usulca yerime sindim. Bu adam yeterince korkunç görünürken bir de onu sinirlendirmemeliydim.

Ben sıkıntıdan patlarken "Doktor ne zaman gelecek? Çıkmak istiyorum artık!" diyerek mızmızlanmaya başladım. Hastanelerden hoşlanmıyordum hele kan ve serumdan katiyen!

Ateş Bey bir şey diyecekken doktor içeriye girdi. Elindeki dosyalara bakarak yanıma geldi "Öncelikle geçmiş olsun Tamay. Kan tahlillerin pek iç açıcı değil birçok vitaminin dibi görmüş ayrıca kendini haddinden fazla uykusuz ve aç bırakmışsın. Bu yoğun tempo sana iyi gelmemiş olacak ki bayılmışsın tomografilerin temiz bir sıkıntı yok. Konuşmanda veya hareketlerinde bir sıkıntı yaşıyor musun?" diye sorduğunda hayır anlamında kafamı salladım.

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin