Bölüm 16

253 13 6
                                    

   Karanlık insanı içine çektiğinde bir el uzanmadığı vakit kendini oradan çıkartamaz ve aydınlığa ulaşamazmış. O karanlık insanın ruhunu emerken nefessiz bırakıp bir kenarda çaresiz kıldığında ansızın bir el uzanıp insanı oradan çekip kurtarır. En büyük karanlıktaydım ve bu karanlık sadece ruhumu değil bedenimi de istila ediyordu.

   Beni bu karanlıktan bu iğrenç kâbustan kurtaracak yok muydu? Ya benim ışığım çok uzaktaysa ve ben ona ulaşana kadar nefessiz kalırsam. En dipteydim artık bir ele bir nefese muhtaçtı bu beden ama kimse yoktu bir el uzanıp uyandırmıyordu beni bu kâbustan.

   Yüreğim sızlarken, ruhum çekilirken ve nefesim bedenimden kaybolup giderken büyük bir sarsıntı hissetti bu çaresiz bedenim. En uçsuz köşede gördüğüm ışıkla son nefesimi verip koştuğumda ürkekçe ve bir o kadar korkarak açtım gözlerimi. İçime çektiğim derin nefesle etrafa bakındığımda algılarımın yerine gelmesini bekledim.

   Barlas yüzüme endişeyle bakarken ağzımdan sadece "Onlar aslında öldü!" çıkıverdi. Barlas anlamaz gözlerle bana bakarken "Ne diyorsun Tamay kim öldü ayrıca ne bu halin su içinde kalmışsın?" diyerek alnımdaki teri sildi. Gözlerim dolarken "Sarya'yı, kızımı istiyorum!" diyerek Barlas'a sarıldığımda o da bana sarıldı.

   Ben hala gördüğüm kâbusun etkisindeyken Barlas kulağıma "Ne olduğunu bir anlatsan ona göre yardım edeceğim sana!" dedi. Gözlerimden yaşlar süzülürken Barlas'tan ayrılarak "Sen gittin sonra ben yattım her şey ondan sonra oldu çok gerçekti Barlas, sen bana kızımla kardeşimin katilisin dediğinde bir an ruhum çekiliyor zannettim çok korktum!" dedim.

   Barlas beni sakinleştirmeye çalışırken "Evet ben gittim gece boyu da gelmedim, hatta şimdi Pera'yı okula götürmek için geldim ondan öncede bir şey olmadı korkma bak geçti herkes iyi!" dediğinde kafamı sallayarak gözlerimi sildim. Barlas beni yataktan kaldırarak banyoya soktu yüzümü yıkadıktan sonra havluyu uzattı yüzümü kurulayıp havluyu kenara koyarak dalgın dalgın Barlas'a baktım.

   Hala kâbusun etkisindeyken "Adar'la görüştün mü hiç?" diye sorduğumda kafasını sallayarak "Yola çıkacaklar artık endişe etmene gerek yok." Dediğinde gülümsedim. Banyodan çıktığımızda Barlas bana dönüp "Sen kendine bir çeki düzen ver bende Pera'yı kaldırayım Selim kahvaltıyı hazırlamış zaten." Dediğinde onu onaylayıp giyinme odasına girdim.

   Hala kafam allak bullakken üzerimi değiştirip Pera'ya bakmak için odadan çıkıp odasına girdim. Onu uyanmış bir vaziyette yatakta gördüğümde yanına gidip yanağını kocaman öptüm. Sabah nazlanmasını yaptıktan sonra Pera'nın üzerini değiştirip çantasını hazırladıktan sonra odasından çıkıp aşağıya indik.

   Selim'in hazırladığı masaya otururken keyifle yapılan kahvaltıyı izledim Barlas masanın üzerindeki elimi tutarken fısıltı şeklinde "Topla kendini geldi geçti." Diyerek göz kırptı. Barlas'a gülümserken "Kâbustan rüyaya transferim galiba." Dediğimde ikimizde güldük.

   Kahvaltıdan sonra Barlas ve Selim üzerini değiştirmek için odalarına giderken bende önce masayı topladım daha sonrada Pera'nın saçlarını ördüm. Pera boyunun yettiği kadar aynaya bakmaya çalışırken kapı çaldı hızla kapıyı açtığında neşeli bir şekilde "Baran delmiş." Diye bağırdı. Baran, Pera'yı kucağına alarak salona girdiğinde yüzünü kucağındaki Pera'ya çevirerek "Nereye böyle süslü püslü?" diye sordu.

   Pera saçlarıyla oynayarak "Ben büyük olduğum için okula didiyorum." Dediğinde ikimizde güldük. Baran, Pera'yı yere indirip elindeki dosyaları bana uzatarak "İmzalaman gereken birkaç dosya var hemen imzala ki işler aksamasın." Dediğinde dosyaları alıp orta sehpaya koydum.

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin