Unutma; Hеr gеlеn sеvmеz vе hiçbir sеvеn gitmеz. - Nazım Hikmеt
Umut bedenimi yoklarken cesaretsizliğim ve korkum beynimi tamamen ele geçirdiği zaman dilimindeydim. Son kez alkış sesinin ardından şaşkın bir ses tonla "Ellerimizi çırpınca ışıklar açılmıyor muydu?" diye soru duyduk.
Selim bana ağzı açık bir şekilde bakarken Alex arkasına dönerek "Senin ecdadını seveyim çocuk mal mısın sen?" diye yükseldi. Çaresizliğin ve umudun yerini hayal kırıklığı alırken Adar'a dönüp "O ellerini kırıp münasip bir tarafına sokmamı istemiyorsan ellerini indir!" dediğimde havadaki elleri yer çekimiyle aşağıya düştü.
Adar hala bize anlamaz gözlerle bakarken Alex ışıkları açıp şömine kısmına ilerlerken bizde arkasındaydık. Etrafa bakındığımızda her şey fazla normaldi Alex ve Selim küfürler savurarak geri dönerken berjerin altındaki şey dikkatimi çekti. Berjere doğru ilerleyip eğilerek kâğıdı elime aldığımda Rusça ve İspanyolca "ORTAK" yazıyordu.
Kâğıdı elimde gizleyerek çocukların yanına gittiğimde Alex mala anlatır gibi olayı Adar'a anlatıyordu. Adar salak salak tepkiler verirken Selim kafasına vurarak "Salak salak tepkiler vermeyi bırak!" dediğinde Adar başını okşayarak "Tadını çıkarıyorum olayın karışma bana!" dediğinde sabır çektim.
Adar olayı anlamaya çalışırken "Ben çalışma odasına çıkıyorum dövüşmeyin burada!" diyerek merdivenlere yöneldim. İlk basamağa bastığımda Selim bana seslenip "Barut'a gideriz diye düşünmüştüm?" dediğinde "Siz gidin yorgunum ben!" diyerek hızla yukarıya çıktım.
Çalışma masasına geçip kağıdı açarak önüme yerleştirirken yazı stiline uzun uzun bakarak analiz etmeye çalıştım lakin bu yazı tipini ilk kez gördüğüm için kim olduğunu çıkaramadım. Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yaslarken şöminenin önündeki kişiyi hayal ettim. O kimse bir erkekti karanlık olsa da saç stili kendini belli ediyordu saçları koyu değildi açık bir tonu var gibiydi omuzları genişti heybetli bir yapısı vardı.
Gözlerimi birden açıp dişlerimi sıkarak "İyi de kimdi bu adam? Ne işi var evimde? Neden bana ortak diye kâğıt bırakıyor?" sinirden ellerim titrerken derin derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.
Çalışma odasında biraz daha kendi kendimi yedikten sonra odaya gidip soğuk duşun altına girerek kendime gelmeye çalıştım. Duştan çıkıp üzerimi giyerken evde kimsenin olmayışını fırsat bilerek sadece eşofman giyerek salona indim.
Televizyonu açarak mutfağa girip kahve yaptığım sırada telefon çaldı. Kahve fincanını elime alıp telefonu açtığımda Selim'in gergin sesi kulağıma dolarak "Herhangi bir haber kanalını aç çabuk!" diyerek telefonu kapadı.
Mutfaktan çıkıp salona girdiğimde hâlihazırda açık olan televizyondan bir haber kanalı açtığımda gözlerim büyüdü. Elimdeki kahve fincanını düşmemesi için sıkı sıkı tutup kocaman harflerle yazılan son dakikayı okurken kısık sesle bir küfür peyda oldu ağzımdan.
SON DAKİKA: ÜNLÜ İŞ ADAMI MURAT YETKİN'İN YEĞENİ ALİ YETKİN TUTULDUĞU CEZAEVİNDE ÖLÜ BULUNDU!
Her şey üst üste gelirken spikerin ince sesi kulağıma doldu olayla ilgili açıklama yaparken "Tek kişilik hücrede tutulmasına rağmen öldürülen Ali Yetkin'in yatağının başında 'dostum yaşar düşmanım ölür!' yazıyordu." Derken bir küfür daha peyda oldu ağzımdan.
Boş elim yumruk olduğunda spiker son noktayı koyarak "Bu olayda adı geçen tek isim Tamay Kara iken kendisinin 2 yıl önce ülkeyi terk ederek kayıplara karıştığı ve kimsenin haber alamadığı gerçeği dikkatlerden kaçmıyor. Polis şu anda suçlunun peşinde!" dediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMRA
ChickLitHerkes kadının yıkılmasını beklemişti halbuki o ilk darbesini bebekken yemişti. Yıkılmaya hiç niyeti yoktu ta ki o kara gözler hayatına girene kadar. Sorun değildi güçlüydü ve daha da güçlü olacaktı. Kimse tahmin etmemişti maviler siyaha boyanırken...