Kimse geçmişe gidip yeni bir başlangıç yapamaz ama bugün başlayıp yeni bir son yazabilir.
Yeni bir gün ama geçmişin devamı gibi bir hayat...
Birkaç ay arayla mahvolan bir adam, acısında boğulan bir kadın ve geleceği belirsiz olan bir evlilik...
Ben dünyası bir günde başına yıkılmış, birkaç ay arayla tamamen yok olmuş ve maviye küsmüş Barlas Kara...
Bugün yeniden sabah oldu ama güneşin ilk ışıkları bile bana karanlıkken nasıl günüm ayabilir ki. Yattığım yerden doğrulurken yatağın soğuk tarafına bakıp ayaklanıp soğuk bir duş alarak aşağıya indim.
Yeni bir hayata adım atmışken en güzel anılarım olan evimi değiştirip kasvetten uzak bir yere yerleştik. Hayatımızda çok şey değişti ve bu değişimlerin hiçbirinde Tamay yoktu.
Sahra ve Selim'in evlendiği gün yoktu mesela veya Pera'nın okula başlamasında olmayacaktı. İç çekip salona girdiğimde henüz kimse uyanmamıştı ben ise her zaman olduğu gibi kahvemi yapıp haberleri açarak izlemeye başladım.
Her gün aynı haberleri izlerken merdivenden gelen ayak sesleriyle gözlerimi televizyondan ayırıp gelen kişiye baktığımda Alex ile göz göze geldik.
Alex saçlarını düzeltip usulca yanıma oturduğunda "Uyumamış gibisin?" diye sorduğumda tok bir ses tonuyla "2 yıldır uyuduğum kadar işte!" dedi.
Ona cevap vermek için ağzımı açtığımda "Değişik haberler var mı?" diye sorarak konuyu geçiştirdi. Arkama yaslanıp kahvemden bir yudum aldığımda "Aynı şeyler değişen bir şey yok!" dediğimde arkasına yaslanarak izlemeye başladı.
Merdivenlerden tekrar adım sesleri geldiğinde ince bir tonla "Günaydın!" diye bir ses yükseldi. Alex oturduğu yerden ayaklanırken "Sana da günaydın Asya!" diyerek salondan ayrılıp yukarıya çıktı.
Kahvemden son yudumu alırken "Günaydın!" diyerek bardağı masanın üzerine koydum. Asya hızlıca salona girip masadaki bardağı almaya yeltenirken "Ziyanı yok kendi bardağımı kendim kaldırırım unutma ki sen burada işlerimizi halledesin diye değil Pera'ya yardımcı olman için varsın!" dediğimde kafasını sallayarak "Kahvaltı hazırlayayım ben o zaman!" diyerek mutfağa girdi.
Herkes yavaş yavaş uyanıp salona indiğinde Pera eskiden olduğu gibi kucağıma oturup "Bence çizgili film izleyelim ne delsin Balyascığım?" diye sorduğunda gülümsedim. Haberleri geçip çizgi film kanalına geldiğimde Pera başını omzuma yaslayıp televizyon izlemeye başladı.
Sahra mutfaktan elinde tabakla çıkarak "Okula başlayacak hanımefendi hala çizgi filmden ödün vermiyor!" dediğinde "Bu evde Pera ne derse o olur dimi prenses?" dediğimde gülerek kafasını salladı.
Adar, Alex'in omuzuna vurarak "Neyin var senin?" diye sorduğunda Alex kafasını sallayarak "Hiç keyfim yok sadece!" dedi. Gözüm Alex'e kaydığında etrafa boş baktığını gördüm, gün geçtikçe tükeniyordu ve bunu değiştirmek için hiçbirimizin elinden bir şey gelmiyordu.
Asya salondaki havayı bozarak neşeli bir şekilde "Kahvaltı hazır hadi gelin." Dediğinde hepimiz ayaklanıp masaya geçtik. Herkes kahvaltıya başlarken Selim'in gözleri masada bir şey arıyormuş gezinmeye başladı.
Sahra elini Selim'in omuzuna koyarak "Bir şey mi aradın hayatım?" diye sorduğunda Selim kafasını hayır anlamında sallayarak "Hayır elinize sağlık!" diyerek çayından bir yudum aldı. Alex tabağıyla oyalanırken aniden "Nergis çiçeği ne demek?" diye sorduğunda Sahra hemen "Yeni başlangıç yapanlar kullanır genellikle." Dediğinde Alex kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMRA
ChickLitHerkes kadının yıkılmasını beklemişti halbuki o ilk darbesini bebekken yemişti. Yıkılmaya hiç niyeti yoktu ta ki o kara gözler hayatına girene kadar. Sorun değildi güçlüydü ve daha da güçlü olacaktı. Kimse tahmin etmemişti maviler siyaha boyanırken...