"hayaat beni neden yoruyoosuun madem çook günaah ooh ohh oyunu sen bozuyorsuunn Allah serdar abime bak sen benim" diyen arkadaşına bakıyordu eliz. Bazen, genelde her zaman yanlış arkadaşlık kurbanı olucam diye üzülüyordu.
"Ya İrem otur aşağı ya serdar kurtaracak değilmi bizi ben diyorum okul başlıyor sen hala tepemde şarkı peşindesin. Eliz'i kızdırdığını anlayan irem güzel sesini daha fazla yormamak için arkadaşının yanına oturdu. "İnşallah bir gün arkadaş kurbanı olup kim vurdu ya gitmem" diye düşünmeden edemiyordu.
"Söyle şeker parem, söyle kadayıfım evet okul başlıyor. Napak yani ölekmi?"
İrem'in bu kadar umursamayışı eliz'i çileden çıkarıyordu. Neden bu kadar basit bir olaymış gibi konuşyorduki? Oysa eliz için üniversite yeni bir sevgili, ya da ilk sevgili, yeni ortamlar demekti. Ama tepesindeki İrem o kart sesiyle şarkı söylüyordu.
"Ölme İrem'cim ölmezsin de zaten. Ya anlamıyorum ki ben kızım düşünsene bür sürü bıcır bıcır erkek hemde hepsi zengin, belki orda gay bir arkadaşımızda olur bizde ortamlar "aay ben yargılamıyorum tercih sonuçta dimi bekoş" deriz. Ay cok havalı bee" İrem şaşkınca Eliz e bakıyordu. Bunlar nasıl hayaller?
" bekoş ne be?"
"Bekir"
İrem kocaman gözlerle Eliz'e döndü. Bazen, genelde her zaman eliz'in sorunları olduğunu düşünmeden edemiyordu.
"Ya bekir'den olsa olsa amca olur dede olur ama gay olmaz."
"Yaa allasen konumuz bumu şimdi? Ha bumu? Neden en gereksiz yere kafayı takıyorsun? Büyük düşün İrem büyük." Eliz için üniversiteye gitmek hayalden ibaretti. Hiç ders çalışmadan, test kitabının yüzünü açmadan nasıl gidebilirdi? İşte bu noktada annesi devreye girdi ve "tamam kızım parası neyse verelim oku yoksa sen böyle hiç bir halt olamayacaksın." Dedi. Tabi bu olay eliz'i çok derinden sarsmadı. Hayatı bazen dalgaya almak gerekti. İnsanlar bu kadar basitken her şeyi çok kafaya takmamak gerek.
"Tamam canım ya bi sakinleş ne yapmalıyız onu de sen bana" eliz hızla yerinden kalktı. Az önce odaya girdiğinde yere attığı kocaman siyah çantasını aldı ve daha önceden hazırladığı yapılacakların listesine aldı. İrem bu listeyi biliyordu. Bu listedeki maddeleri yerine getirmek için 3 ay boyunca millet dışardıa yazın, güneşin, kumun tadını çıkarırken onlar çalışmıs ekmeğini taştan çıkarmışlardı. Tam olarak taş değil telefon demek daha doğru olur.
"Bak şimdi önce kendimize tarz yapmalıyız. Şöyle acık havalı olmalı yani umut eker'in bizi gördü mü "tarz sın" demeli. Ama Sibel denen kadında "tarz sın" demeli, cemil beycim dememeli. Öyle bir tarz işte"
Kafasındaki tarzı tam olarak anlattığını düşünen eliz diğer maddeye geçmek üzereyken o düşmeyen jeton sesini duymasıyla sinirlerinin tepesine çıkması arasındaki saniye çok çok ufaktı. Ve asıl sinirlendiren olay o sesin sevgili arkadaşı İrem'den gelmesiydi.
"O nasıl bi tarz be?" Yoo hayır tabi ki eliz biricik arkadaşına sinirlenmiyordu.
"Salakmısın irem dinlesene beni"
"Ooo şiişşt tamam sakin ol şampiyon" eliz derin derin nefesler alıp veriyordu. Bir de İrem'in köpek sever gibi kafasını okşaması yok mu?
"Ya bak şimdi umut hani baya bi tarz ya hani böyle azıcık gotiğe kaçıyor hani Sibel Arna da seksi kadınsı ya onun ortasını bulucağız. Cemil ipekçi bize kesinlikle "tarz değilsin" demeli ki öyle çiçekli böcekli şeyler olmasın. Anladın mı ultra sonik zeki irem'cim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI FISILDA
RomantikBizim hikayemizde de sert, yakışıklı çocuklarımız var.. zaten bizdende başka türlüsüne kafayı takmamız beklenemez. Biz kimmiyiz? Tipik tür kızı.. Trip atmak için fırsat bekleyen, namuslu görünmek için yakışıklı bebeleri elinin tersiyle itin kızlarda...