Aşkı Fısılda 28. Bölüm

186 32 15
                                    

  Eliz artık ağlamaktan harap olmuştu. Baran neden böyle yaptı bilmiyordu. Dün geceden beri hiç aramamıştı. Saat şuanda 10'du ve baran aramamıştı. Eliz'in kırgın olup olmadığını umursamıyordu demekki. Umrunda bile değildi belki, belkide baran sıkılmıştı ama ne çabuk? Eliz daha ilişkiye alışamamış, daha tadını dahi alamamıştı. Demekki baran'ın aşkı sevgisi buydu. Eliz bu kadar çabuk bitsin, ayrılsın istemiyordu. Daha çok hayali vardı.

Neden böyle olmuştu? Baran bir anda, ışık hızıyla neden değişmişti? Bir sorun, bir yanlış vardı ama neydi? İrem'de gelmiş, kendisini teselli edememişti. Zaten teselli edilecek bir durumda yoktu. Eliz yataktan kalkmak istemesede kendini pis hissettiği için, uzun ılık bir duşa girdi. O ılık, rahatlatıcı su vücudundan akıp giderken eliz rahatladığını, biraz hafiflediğini hissediyordu. Su iyi geliyordu. Eliz banyodan çıktığında saat 4'ü geçiyordu ve baran aramamıştı. Bu saate kadar aramadıysa bir dahada aramazdı. Aramak isterseydi çoktan aklına gelir telefona sarılırdı. 

Eliz bütün gün hiç birşey yememişti. Canıda istemiyordu zaten. Aklı, midesi, herşeyi baran'a konsantre olmuş durumdaydı. 

Eliz aradımı trip atsamı, yoksa atmasamı bilmiyordu. Ararmı onu bile bilmiyordu. Ne kötü bir durumdu bilinmezlik. Eliz yine kendini yatağa atarken mutsuzluktan müebbet yediğini düşünüyordu.

****

Baran zorlukla gözlerini açarken, kafasını kesip atmak istiyordu. Başı çatlıyor, gözleri yanıyordu. Uzun süredir bu kadar içmemiş olması kendisini fena çarpmıştı. Burun kemiğini sertçe sıkarken, o son kadehe lanet ediyordu. En son hatırladığı birinin kendisini taksiye bindirdiğiydi ve gerisi yoktu. Yeni yetmeler gibi çarpmıştı içki kendisini. Yataktan hiç çıkası yoktu ama bir duş alıp kahve, ağrı kesici içmezse kendine gelemeyecekti. Üzerindeki kırışmış, lekeli kıyafetlerini çıkarıp gelişi güzel fırlattı. Suyun sıcaklığını ayarlamadan buz gibi suyu açtı. Kendisinde şok etkisi yaratıp ayıltmasını istiyordu. Yarım saatlik bir duşun ardından kendini tekrar yatağa attı.

Odaya gelen annesinden ağrı kesici isteyip tekrar derin, tatlı bir uykuya daldı. Yarına kadar uyumak ve uyanmak istemiyordu. Kendisi gibi uras ve çayan'da aynı durumdaydı. Üç erkekte sadece uyumak, uyamak ve uyumak istiyordu. İrem'de eliz'le aynı durumdaydı. Bir çok kez uras' ı aramış ve ulaşamamıstı. Iki kızda şaşkın ve sinirliydi. Irem belki sadece ulaşamadığı için sinirliydi ama eliz kesinlikle çıldırıyordu. Yine bütün gece ağlamış, bir gün boyunca baranla konuşmamanın acısını yaşamıştı. Çok fazla bağlanmıştı. Hep aynısı oluyordu. Erkenden bağlanıyor ve acı çekiyordu. Çok bok bir döngüydü. Eliz pazar sabahıda kalkmış annesine güzel, eksiksiz bir kahvaltı hazırlamıştı. Böylelikle kafası rahatlayacak, birşeylerle meşgul olacaktı.

-"günaydın kızım. Hayırdır, hangi dağda kurt öldü?" Eliz sinirle gözlerini devirdi. Resmen şuan nankörlük akıyordu. Herzaman hazırlardı ve annesi herzamanda aynı tepkiyi verirdi. Eliz hiç konuşmadan çayları doldurunca anneside masaya oturmuştu. Kızına ses çıkarmıyordu. Bu günlerde moreli bozuk gibiydi.

Eliz ve annesi sessiz, sakincr kahvaltılarını yaptılar. İkiside nedensizce sessizdi. Eliz konuşmayınca anneside konuşmuyordu. Bütün pazar günü sessiz ve sıkıcı geçmişti. Eliz bütün gün yatağında çikolata yemiş, uyumuş, telefona bakmıştı. Yok, aramıyordu baran. Aramayacaktıda belli! Eliz gururlu olacaktı; çünkü bu güne kadar hep, ama hep elinde kalan gururu olmuştu. Yarın okulda gördümü yanına gitmeyecekti, konuşmayacaktı. Bir yandan karşılaşmak istemiyor ama bir yandanda sabah olmasını istiyordu. Korkuyordu belki ama belirsizlikte canını sıkıyordu. Bütün gün düşünmekten beyni uyuşmuş ve gözleri uykuya yenik düşmüştü.

AŞKI FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin