Bu ciddu ilişki güzel şeydi ama insanı maymuna çeviriyordu. Baran eliz'in kapısına gelene kadar düşünmüş ve kendi kendine gülücükler saçmıştı. Eliz biraz şaşkın bir kızdı ama Allah var, kıskanç değildi. Hayır, kıskanç olsa biliyorduki hiç çekilmezdi.
-"günaydıın" eliz sabahın körü olmasına rağmen mutlulukla şakımış, baran'ın yanağına öpücük bırakmıştı. Eliz bile şu an şaşkındı. Normalde kendisi sabahları huysuz, sinirli, suratsız bi' şey oluyordu. Bunlar hep evlilik öncesi gerçek yüzünü göstermeme çabası.
-"günaydın aşkitom"
-"aay baran, nasıl yakışmadı ağzına. Aman, sus." Sonunda eliz hanım anlayabilmişti. Erkek adama aşkım, böceğim yakışmazdı. Racon kesmek veya erkeklik taslamak değildi.
-"dedim sana yavrum, yakışmaz." Eliz artık baran'ı zorlamayacaktı. Adam zaten kendisine yakışanı yapıyordu. Resmen neyi nasıl yapsarda, nasıl söylersem karizmatik, seksi olurum dersleri almıştı. Şuan araba kullanırken bile insanın içinde birşeyler akıyordu. o tek eliyle direksiyonu tutuşu, gözlükleri, bacaklarını açarak oturması adam resmen sevişiyordu. Çok seksiydi.
-"güzeliim, ben sabah kahvaltıdan önce tatlı yerim."
-"hadi be, rahatsız etmiyormu? Bu haksızlık sabah uyanır uyanmaz tatlıyı götür ve bu kadar fit ol."
İşte adaletsizlik, haksızlık buydu. Yiyerek kilo almayan insanlar. Eliz hepsinden nefret ediyordu. Keşke ölseler!
-"hayır, etmiyor. Hatta şuanda yemek istiyorum."
-"ee tamam, gittimi ye bari." Baran yine o 'ben çok bilirim' bakışlarıyla beraber arabayı durdurmuştu. Tatlı zamanıydı!
Eliz'in panayır yeri gibi saçlarını elinde topladı. Aralarda renkli tüyler olan saçlar baran'a itici değil aksine tatlı bile geliyordu. Eliz'in kendine kaçamak bakışlar atması... evet, şimdi Allah ne verdiyse yeme zamanıydı. Sert olmayı umursamadan o çilek tadındaki ıslak, yumuşak dudaklardaki hakkını almaya odaklandı. Alt dudağının üst dudağına oranla daha kalın olması baran'ı çıldırtıyordu. Ağzının içinde ezilmesi ayrı bir haz veriyordu. Acemi olması, sadece baran'ın yönlendirmelerine uyması, içindeki maço, kıskanç erkeğin keyif sigarası yakmasını sağlıyordu. Küçük baran zaten isyanlardaydı.
-"ba... baran, ay n'aptın sen?" Eliz dudakları parlayan baran'a şehvetle baktı. Bu çocuk nasıl güzel öpmüştü.
-"tatlımı yedim yavrum. Çok lezzetliydi." Baran arabadan inmiş ama eliz hala kendine gelememişti. Vale kapıyı açmış ama hala inmiyordu. O nasıl öpücüktü? Vale elini uzatmış, yardım edecekken baran genç çocuğun kolunu tutmuş, kendisi geçmişti yerine.
-"güzelim haydi gel." Eliz kafasını kaldırıp baran'a baktığında ışığından gözleri kamaştı. Yani tam olarak baran'ın ışığı değil güneş olsada kamaşmıştı yahu! Elini uzatıp arabadan indiğinde valenin kendisine garip bir şekilde baktığını görünce sen anlamazsın demek istedi ama zaten anlamazdı. O nasıl bir öpücüktü!
-"güzelim, bir öpücükte dağılma böyle. Ben sana daha neler yapacağım." Eliz'in bir an ayağı burkulur gibi olduğunda elini tutan baran kolundan tutup rezzil olmasını önledi.
-"sakin yavrum, sakin." Aha, yine rezzil olmuştu. Ya resmen ergen kızlar gibi saçmalıyordu.
-"sakinim ben."
-"hıımm, sakinmisin?" Şuan değildi. Baran'ın sıcak nefesini kulağında hissetmesi, dibine kadar girmiş olması hayır, şuanda sakin değildi. Parfüm kokusu çok güzeldi. Resmen 'ben pahalıyım' diye bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI FISILDA
RomanceBizim hikayemizde de sert, yakışıklı çocuklarımız var.. zaten bizdende başka türlüsüne kafayı takmamız beklenemez. Biz kimmiyiz? Tipik tür kızı.. Trip atmak için fırsat bekleyen, namuslu görünmek için yakışıklı bebeleri elinin tersiyle itin kızlarda...