Aşkı Fısılda 24. bölüm

291 37 2
                                    

Eliz şuan mutluluktan ölebilirdi. Evet, baran kendisine aşkını, sevdiğini söylememişti ama beraber olmak istediğini söylüyordu. Güvenmelimiydi bilmiyordu eliz ama olmak istiyordu. Korktukça, kaçtıkca savaşı kazanamaz biliyordu ama içini kemiriyordu birşeyler. Şuan o açık kollara koşmak, sarılmak istiyordu ama birşeyler engel oluyor, dur diyordu.

-"ba-baran ben korkuyorum." O dolu dolu gözleri, kısık sesi baran'ın içinin burkulmasına neden olmuştu. O kadar tatlı, o kadar sevimliydiki baran dayanamadığını hissetti.

-"gel buraya." Karşısındaki o masum cadıyı başlasının kapmasından korkar gibi kolundan tutup çekmiş, sımsıkı sarılmıştı. O mis vanilya kokusu, kendisinden kısa boyu, kıvırcık saçları herşeyi, herşeyiyle mükemmeldi. Kendisi için yaratılmıştı eliz. Evet, kesinlikle kendisi için yaratılmıştı. Bu güne kadar o sopa gibi uzun, yapmacık kızlarda boşuna aranıp durmuştu. Buydu. Huzur, sevgi buydu. Omuzun ıslanmasıyla içinin acıdığını fark eden baran eliz'in gözyaşlarına kıyamadığını anlamış oldu. İstemiyerekte olsa araya çok mesafe koymadan kendisinden uzaklaştırdı eliz'i

-"n'oldu?" Baran şimdi Allah yarattı demiyecek, o hıçkırarak çektiği burnunu ısırıp koparacaktı.

-"ya bilmiyorum. İşte aman, boşver." Eliz koyvermişti. Kollarını mutlulukla kaldırmış, uzun, seksi, yakışıklı sevgilisinin boynuna dolamıştı.

-"oha!" Eliz dahasının olmayacağı şekilde gözlerini açmıştı.

-"n'oldu yine?"

-"eee, sen benim sevgilimsin."

Eliz'in gözlerinin içi parlıyordu ve hala bu kadar yakışıklı bir sevgilisi olduğuna inanamıyordu. Yuh! Resmen yıllarca ettiği dualar kabul olmuştu. Allah vermemiş, vermemiş sonunda bir vermişti, pir vermişti.

-" evet güzelim, sende benim sevgilimsin. Şimdi beni içeri almayacakmısın?" Eliz oldukları konuma bakınca aklına dank etmişti. Annesi şimdi gelebilirdi. Olay çıkarabilir, çıkarmasada kesin sorularıyla baran'ı bayıltırdı.

-"tabiki almayacağım. Hatta sen şimdi gidiyorsun annem gelirse sorularıyla seni bayıltır." Hadi git" eliz tatlı tatlı konuşmuş be baran'ı sırtından iteklemeye başlamıştı. Geç bulup erken kaybetmeye niyeti yoktu. Baran bir kaç adım atmış, eliz arkasını dönmüş kapıyı kapatacakken baran'ın o seksi sesiyle tekrar döndü.

-"eliiz" baran'ın kendisini belinden tutup kendisine çekmesi, saçlarını okşayarak dudaklarını esir alması, herşey çok güzeldi. Aslında basit bir durum olsada eliz için rüya gibiydi. Baran'ın yavaş yavaş öpmesi, saçlarını okşaması eliz'in kalbini ateşliyordu. Bu sevgilisi olacak adam çok tatlıydı.

-"şimdi gidiyorum; ama yarın konuşacağız. Sorunlarımızı halledeceğiz ve sen kendini bana bırakacaksın."

Eliz şimdi düşüp bayılacaktı. Baran'ın bu emir verir gibi konuşması, bana bırakacaksın demesi... Feministliğin canı cehenneme!

-"tamam, şimdi git. Hadi" baran eliz'i daha fazla zor durumda bırakmak istemedigi için yüzündeki sinsi sırıtmayla merdivenleri resmen zıplayarak inmişti. Bu gün güneş dahamı parlaktı? Ya da kuşlar şarkımı söylüyordu? Dünya varmış... Eliz baran'ın gitmesinin ardından sırtını kapıya dayamış, deli gibi gülmeye başlamıştı. Kahkahalarını durduramıyor, kuşlar gibi uçmak istiyordu.

-"ya benim ya benim, o benim sevgilim." Eliz'in mutluluğu gözlerinden okunmuyor, ben buradayım diye bağırıyordu. Hayat güel, ask güzel, insanlar güzel, kuslar...

-"kızım delimisin çekilsene kapının arkasından." Eliz'in kapıya dayanıp saçma sapan gülmesini annesi hiç yadırgamamıştı. Zaten kızı hayal dünyasında yaşardı.

AŞKI FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin