Aşkı Fısılda 18. Bölüm

250 44 12
                                    

 Eliz giden baran'ın arkasından balık gibi ağzını açmış, elini kaldırmıştı sanki tutacakmış gibi... Neden böyle bir tepki vermiş, niçin sinirlenmişti anlayamadı. Eliz içinin, kalbinin kırıldığının farkındaydı. Beklemiyorduki. Karşısında kendine üzgün gözlerle bakan çayan'ı görünce hızla elini indirmiş, kendini toplamaya çalışmıştı. -"gel, seni ben bırakayım eve." Çayan iyi niyetle söylemişti ama eliz kendisine acıdığını düşündüğü için kendini daha kötü hissetmişti. -"hayır, kendim giderim." Eliz çayan'ın yüzüne bakmadan konuşmuştu. Nedense baran kendisine öyle sözler söylediği için kötü hissediyor, utanıyordu. -"biliyorum, gidersin ama beraber gideriz işte." -"hayır!" Eliz sinirle arkasını dönmüş, eli ayağı titriyordu. O adi kendini ne sanıyordu! Uras kadar, çayan kadar olamıyordu. Yok, illa öküz, odun olacaktı. Cool olacağım derken ayı oluyordu, ama farkında değildi. Eliz içinden intikam yeminleri etti. Yapacağını biliyordu. **** İrem uras' a evinin adresini vermiş arkasına yaslanmıştı. Irem bu saatten sonra karar vermişti, arabası olan sevgili candır. Ne rahattı yahu! -"ee irem, anlatsana." Uras'ın tatlı, tatlı konuşması irem'in isteğini arttırıyordu. -"ne anlatayım?" Îrem'de gülerek cevap veriyor ve bu halleri uras'ın çok hoşuna gidiyordu. Böyle sevimli konuşup, naz yapması uras' ı zevklendiriyordu. Direk gözlerinin içine bakmayıp, yandan bakıyor olması uras'ı 15 yaşındaymış gibi hissettiriyordu. -"kaç kardeşsin? Ne seversin? Gibi..." irem gözlerini sağa sola çevirip düşünüyormuş gibi yaptı. -"bir abim var. Film izlemeyi, Kitap okumayı cok severim. Sen" Uras gözlerini ara sıra yoldan çekiyor, yanında bıcır bıcır konuşan kıza bakıyordu. -"bende seninle aynı şeyleri seviyorum ama sanırım bundan sonra içinde senin olduğun herşeyide seveceğim." İrem'in kalbi şimdi çıkacaktı. Ne güzel söylemişti öyle... İrem'in sadece gülüyor hiç birşey söylemiyor olması uras' ın merakını daha çok arttırıyordu. -"konuşmayacakmısın?" Uras tek kaşını kaldırmıs irem'e bakmıştı. İrem'den aldığı tek yanıt ise omuzunu silkmek olmuştu. Uras kendini iyi hissediyordu. Farkındaydı, güzel günler yakındı. Uras irem'in evinin önüne geldiğinde sözü almadan indirmedi. -"yarın okul çıkışı, bir kahve içelim" irem bu teklife tabiki hayır demiyecekti. Bundan dolayı altın bulmuş gibi sevinmiş ama belli etmemişti. Teklifi nazik bir şekilde kabul etmiş, arabadan inmişti. Uras irem'in arkasından gülümseyerek soluğu baran'ın yanında almıştı. Baran ve çayan odada oturmuş, birbirlerine çok sinirli bakıyorlardı. -"n'oldu lan?" -"yok birşey." Çayan ortada birşey olmadığını söylerken bile sinirliydi. Nasıl olsa kokusunun çıkacağını bildiği için kendini sırt üstu baran'ın yatağına attı. -"ee, sen ne yaptın eliz'le?" Uras' ın olayı bilmeyerek sorduğu soru çayan'ın alay dolu sırıtmasına, baran'ın ise sinirlenmesine yol açmıştı. Baran'ın cevap vermediğini gören uras, bu rolü severek üstlenmişti. -"kızı hiçbir yere bırakmadı." Uras' ın kafası karışmıştı. Bu iki dingil nr saçmalıyordu? -"ne diyorsunuz adam gibi söyleyin." -"bu salak herif, kıza senin bakıcılığını yapamam diyerek bırakıp gitti." Uras' ın gözleri kocaman açılmış, şaşırmıştı. -"neden yaptın lan?" Baran artık sinirleniyordu. Neden yaptığını kendiside bilmiyordu. Bir an demişti işte. -"sizene lan, kesin sesinizi!" Baran yine en iyi yaptığinı yapıyor, sinirleniyordu. Bu sefer, uras ve çayan'ın yemi yemeye niyeti yoktu. -"kabul et, kızı kıskanıyorsun, sürekli göz hapsine alıyorsun. Neden inkar ediyorsun?" -"benim hiç birşey inkar ettiğim yok." Tabiki iki arkadaşıda baran'ın bu dediğine inanmamıştı. Bal gibide, eşek gibide inkar ediyordu. Aşık denilmezdi belki ama, kesinlikle boş değildi. Ne istediğini ikiside anlayamamıştı. -"kesin yoktur!" -"umarım kızı elinden kaçırmazsın." Çayan'da son sözlerini söylemiş, baran'ı kendi iç hesaplaşmasıyla bırakmışlardı. Salak değildi, kendisi ne bok olduğunu anlayabilirdi. Baran arkadaşlarına hak veriyordu. Evet, eliz'e aşık olmayabilirdi ama boşda değildi. Bu gün neden o kadar saçmalamış, ne istemiş anlayamadı. Üzmüştü eliz'i ve şuanda kendisine lanet ediyordu. Çayan'ın yanında ya da başka birinin yanında eliz'e böyle davranmamalıydı. Hele başkası eliz'e bu şekilde davransa kıyametleri koparırdı. Peki, kendisi neden yapıyordu? Sebebini bilmiyordu. Bir yanı ciddi bir ilişki istemezken diğer yanı eliz'i istiyordu. O cadı kendisinin düzenini bozuyordu. Hiç kendine uygun bir kız değildi ama bu eliz'i istemesine engel olmuyordu. Elinden tutup kendisine almak istiyor, ama yapmıyordu. Sebebi ise; koca bir hiçti. Boktan bir durumdu.

Eliz eve gelmiş ve yerinde duramıyordu. Sinirinden oturduğu yer kendisine batıyor, rahat duramıyordu. O salak kendisini çayan'ın yanında rezzil etmiş, sap gibi ortada bırakmıştı. Elbet intikamını alacaktı. Eliz sağa sola dönüp dururken çalan kapıyla yerinde zıpladı ve kapıya koştu. Kesin irem gelmişti ve eliz irem'in neler yaptığını deli gibi merak ediyordu. Tamam, sonuçta sinirliydi ama bu dedikodu yapmayacağı anlamına gelmiyordu. -"ben geldim" irem iki elini kaldırmış, eliz'in tam tersi gülücükler saçarak girmişti. Eliz morelinin bozuk olduğunu şimdilik belli etmeyecekti. Önce iyi dedikodulardan başlamalıydı. -"hadi be, anlatsana." Irem masanın üzerinde nefis görünen kirazlardan bir tane almış, ağzına atmıştı. Bekletip dedikoduyu daha heyecanlı hale getirmeye çalışıyordu. -"gerizekalı, anlatsana be. Bırak zıkkımlanmayı!" -"ya işte, beni eve getirdi." Eliz bu durumdan nefret ediyordu. Neden kendini bilmezliğe veriyorduki? Anlatsındı işte. -"hadi canım, hayatta inanmam!" Eliz bariz dalga geçiyordu. -"ya tamam, eve geldik ee ondan sonra yarin kahve iciyoruz."irem ballandıra, ballandıra eliz'e anlatıyor, arkadaşının içindeki siniri, krizi bilmiyordu. Eliz zaten belli etmeden dinliyor arkadasinin hevesini kirmak istemiyordu.  

Eliz arkadaşı adına mutlu olmuştu. -"canım, umarın istediğin gibi olur." Kızlar bütün gece susmadan konuşmuş, yorulmadan birbirlerine yorum yapmışlardı. Eliz mutlu olurken, bir yandan kendisi için üzülüyordu. Neden baran bu kadar soğuk, umursamaz davranıyordu kendisini karşı. Belkide bu bir taktikti. Önce peşinden koşturacak, sonrada... bu salak herif sonrada bir bok yapmazdı. Çünkü; baran'dan adam olmazdı. İrem geç saatlere kadar oturmuş,sonra evine gitmek için ayaklandığında eliz kapıya kadar yolculamıştı. Yarın erken saatlerde dersleri vardı. Zaten sabah kalktıklarında geç saatlere kadar dedikodu yapmanın acısını çekmiş, bir türlü kendilerine gelememişlerdi. Okula geldiklerinde ise direk derse girmek kendilerini resmen öldürmüştü. Hoş, kızlar uykularını alsada derse girmek onlar için yine ölümdü. Eliz ve irem'in karşıdan bitkin, yorgun geliyor olmaları baran ve uras tabiki gözünden kaçmamıştı. Iki arkadaş son zamanlarda kızlar ne yapsa ezberleyecek duruma gelmişlerdi zaten. Eliz karşısında gördükleriyle pek mutlu olamasada, irem mutlu olmuş, hemen eli saçlarına gitmişti. Uras' ı görmek kendisini heyecanlandırıyordu. -"selam kızlar" irem'i görmenin mutluluğu uras' ın sesine yansımıştı. Uras sanıyorduki sevmek güzel şeydi. -"selam" irem uras' dan farksız bir sesle şakımıştı. Uzaktan bakanlar dahi irem ve uras arasındaki çekimi görebiliyordu. Eliz arkadaşı adına mutlu olsada şuan bu ortamda baran vardı ve surat asması gerekiyordu! Çayan ortamdaki gerginliği tabiki anlamıştı. Eliz'in taviz vermeyen halleri, baran'ın kaçamak bakışları durunu yeterince özetliyordu. -"sen nasılsın eliz?" Çayan dün olan olaylardan sonra eliz'i merak ediyordu. Üzülmüştü kız. -"çok iyim" eliz yabancı bir tebessümle gülümsemişti. Baran'a olan uyuzluğunu çayan'a yansıtacak değildi. Çayan'an kendisine 'nasılsın' sorusu sorulmamıştı ama iyi olduğunu belli eden bir şekilde gülümsemişti.

"çok yorgun görünüyorsun." Uras irem'in hatırına eliz'le iyi olmak istiyordu. Zaten kötü kızda değildi eliz. -"yooo, değiliiz." -"uykusuz bir halin var?" Uras' ın ardından çayan zorluyordu şimdide. -"hayır, değil."Çayan kabul etmiş ama karşısındaki asabiyi sinirlendirmek için tek kaşını kaldırmış, imalı bakıyordu. Eliz çayan'a nedense kızmıyordu yani iyilik olsun diye yapıyordu sonuçta. -"siz böyle ilgilenecekseniz ben dahası icin duser bayilirim." -"tabi bizde iyi insanlar olarak sana nefes aldirmaya çalışırız. Denizde nasıl yapıyorlsr biliyorsun." Çayan'ın göz kırpması, ukalaca söyledikleri kendisi için değil, baran için geçerliydi ama baran bunu tabiki yanlış anlamıştı. Şuanda tek gözü seğiriyor, kanı deli akıyordu. Bu adi az önce neredeyse eliz'i öpme gibi birşeylermi saçmalamıştı! Daha baran'ın öpmediği dudakları başkası öperse, baran o dudakları keserdi. Öpemezlerdi, öpmeyeceklerdi! Peki şimdi baran çayan'ı ne yapacaktı. Ònce dudaklardan kesmeyemi başlasın yoksa, Allah ne verdiyse böbreğe, dalağamı çalışsaydı. Kimki o eliz'i öpecek! -"laaan" 


 NOT: Caaanlarıımm, nasılsınız? Lütfen kusura bakmayın bölüm geç geldi ama yaz temizliği vardı. Biliyorum sizlerde benim gibi aynı dertten muzdaripsiniz. Bir dahaki bolum daha heyecanlı, uzun olacak. Söz! Yorum ve votelerinizi eksik etmeyiiinn...


AŞKI FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin