6

2.9K 84 12
                                    

                               ALTINCI BÖLÜM

Gözlerim aralanınca ilk iş Alaz'a baktım. Hala uyuyordu. Benim tarafıma dönmüştü ama yastıklar yüzünden fark etmemiştim.

Bir süre miskin yüzünü izledim. Uslu bir çocuk gibi dursa da bir o kadar da sert görünüyordu.

Uyanmasından korkup kalktım.

Hızla kendimi duşa attım. Hem uyku hem duşla çok rahatlamıştım. Saçlarımı havluyla kurulayıp çıktım.

Alaz da uyanmış telefona bakıyordu. Beni görünce doğruldu. "Günaydın." Dedim.

"Günaydın. Ben de duş alayım, kahvaltıya ineriz." Dediğinde başımı salladım.

O çıkana kadar biraz makyaj yaptım. Saçlarıma şekil verdikten sonra hazırdım. Tam o sırada Alaz çıktı.

"Hazır mısın?" Dedi aynada saçlarını düzeltip. Başımı salladım.

Oda kartını alıp çıktık.

Kahvaltıyı beklerken konuştum. "Dün için teşekkür ederim."

"Bir şey yapmadım." Dedi başını iki yana sallayarak.

"Sen öyle sanıyorsun. Dikkatimi dağıtmasaydın; tüm düğün mahvolurdu." Dedim suya uzanırken.

"Yanlış anlamazsan bir şey soracağım." Dedi. Senden yanlış mı anlarım be adam?

"Sor."

"Bu yaşadığın, sosyal anksiyete gibi bir şey mi yoksa başka; travma falan mı?" Dedi çekinerek.

Gözümde yaşadıklarım canlanınca istenmeden dişlerimi sıktım. Gözlerim dolarken ağlamamak için hızla etrafa bakındım.

"B-ben çok özür dilerim. B-" Alaz yerinden kalkarken başımı kaldırdım.

Oturması için işaret verdim. "Sorun yok. Ben sorabilirsin dedim."

"Gerçekten..."

"Alaz, nereden bileceksin ne yaşayıp yaşamadımı? Merak eden sorar tabii, bundan özür dilemene gerek yok."

Sessiz kaldı. Önümüze gelen kahvaltılıklarla başlamamı söyledi.

Sessizdik. 

Sessizliği bozan o oldu.
"Atları seviyorsun galiba." Kaşlarımı çattım.

"Nereden anladın?" Dedim bir yandan bir şeyler yerken.

"Dövmen. Bir de atları ver gerisi senin olsun demiştin dün." Dediğinde kolumdaki küçük dövmeye bakıp gülümsedim.

Küçücük bir Juno yazısı ve altında da çizgisel bir at resmi vardı. Tabii bu Juno'nun resminin çizgisel haliydi.

"Seviyorum. Tabii 1 aydır acısını çekiyorum."

Kaşları çatıldı. "O neden?"

"Juno, küçüklüğümden beri yanımda olan atımdı. Ne yaşarsam ona anlatırdım, onunla dertleşirdim. Geçen ay kayboldu. Her yeri aradık. Yok." Dedim hüzünlenerek.

"Atları sana veriyorum o zaman." Dedi tebessümle.

"Bir Juno etmezler ama teşekkür ederim." Dedim gülerek.

"Ayrıca," Dedi devam ederek. "Çalınmamışsa evine geri döner bence. Üzülme."

"Navigasyonu mu var çocuğun nereden bulcak?" Dedim üzülerek. Kahkahasıyla içim hoş olmuştu.

İttifak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin