ÖZEL BÖLÜM: İLİŞKİ TEMELİ
Alin'in ağlayışını duyan Alaz koşar adımlarla merdivenlerden inip mutfağa ulaştı.
"Güzelim? Neden ağlıyorsun yine?" Diyerek elini Alin'in yanağına uzattı.
"Ben neden tuzlu pankek yapamıyorum senin gibi? Neyim eksik benim?" Alin ağlayarak elindeki spatulayı sıvı gibi duran pankeklerin arasına attı.
"E sen bana söyleseydin ya, yapardım ben sana." Dedi Alaz yumuşak bir sesle. Alin omzunu silkip "Ben yapmak istedim." Dediğinde Alaz tavaya kaçamak bir bakış attı. Gerçekten de feci durumdaydılar. Belli etmeden tekrar Alin'e döndü. "Gel ben öğreteyim sana." Alin'in gözyaşlarını eliyle iteleyip alnına bir öpücük kondurdu.
Ardından arkasındaki dolabı açıp bir karıştırma kabı aldı.
"Gel bakalım." Dedi elini Alin'in eline atıp kendine çekerek. Alin Alaz'ın dibinde durup onu sessizce izlemeye koyuldu.
"Önce unumuzu koyuyoruz. Koyacağın ürünlerin miktarını belirlemezsen mahvolur."
Alin alt dudağını dişleyip başını salladı. "Sen ne kadar koydun?" Alaz'ın sorusuyla dudaklarını birbirine bastırıp ellerini arkada birleştirdi.
Alaz kaşlarını çatarken Alin konuştu "Biraz, çok az göz kararı koymuş olabilirim."
Alaz başını yana eğdi "Pekâlâ, olabilir. Ne kadar bir göz kararı bu? Kaç gram un koydun?"
"180 gram falan." Alaz tepkisini sadece kaşını kaldırarak belli etti. "Peki... yumurta? Yağ?"
Alin kısa bir an düşündü "Üç yumurtaydı sanırım. 1 bardak da yağ olsa gerek."
Alin'in ciddiyeti karşısında Alaz kısa bir şok geçirdi."Hayatım, sen bu tarifi kimden aldın?" Kısık ve dehşete düşmüş bir vaziyette sordu bu soruyu. Alin dudaklarını büktü "Göz kararı. Kendi tarifim olacaktı."
Alaz zorlanarak başını salladı. "Anlıyorum, anlıyorum." Dayanamayıp ekledi "Ama hani 180 gram una o kadar sıvı ürün girse tutar mı ki tarif?" Alaz dalga geçiyor gibi olmak istemiyordu çünkü karısı günlerdir her şeye fazla hassastı.
"Olmadı işte." Alin tekrardan ağlayacak gibi olduğunda Alaz hemen atıldı "Hayır hayır, olur ki bunlardan." Tavayı gösterdi "Sadece biraz daha uğraştırır diye dedim sevgilim. Ama şimdi boşver bunları. Geç otur, ben buraları temizleyip sana en güzelinden yapacağım."
"Tavuklu sandviç istiyorum." Alaz Alin'in isteğini hemen kabul etti. Alin'i içeriye yollayıp etrafını toplamaya koyuldu. Bir yandan tavukları yaparken diğer yandan Alin'in yapmayı beceremediği pankeklerden yaptı.
Çok geçmeden her şeyi hazırladıktan sonra tabağa yerleştirip bir bardak da soğuk hibiskus çayı doldurup tepsiyi aldı. Oturma odasında kıvranan Alin'in yanına vardı.
"Güzelim? Uyudun mu?" Henüz öğlendi. Alin hafifçe kıvranıp doğruldu. Alaz'ın orta masaya yerleştirdiği tepsiyi görünce tebessüm etti. "Eline sağlık." Elini Alaz'ın koluna uzatıp ona doğru eğilmesini sağladı. Dudaklarına ufak bir öpücük kondurup tepsiye yöneldi.
Alaz yanına çökerek izlemeye koyuldu. Alin elini attığı sandviçe hiç bakmadan bir ısırık aldı. Her ne kadar lezzet olsa da lokması ağzında büyüyordu. Burnuna koku vuruyordu ve bu fazlaca rahatsız ediyordu.
Midesi bulanıyordu.Daha fazla dayanamayken ayağa fırlayıp banyoya koştu. Alaz ne olduğunu anlamamıştı ama Alin'in peşinden koştu.
Alin tuvalete eğilip midesinde ne varsa boşalttı. Alaz tedirginlikle Alin'in omzuna dokundu. Alin kendine gelmeye çalışırken Alaz suyu açıp bir bezi ıslattı. Bezi Alin'in yüzünde yavaşça gezdirdi. "İyi misin? Ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İttifak (+18)
Teen Fiction"Doğru; sen benim değilsin, ben seninim." . 2 genç yıllar önce ailelerinin yaptıkları anlaşma yüzünden evlenmek zorunda kalırlarsa? Gençlerden biri diğerine zaten aşıksa? Bu ittifak neler doğuracak? Peki ya bu anlaşma göründüğü gibi bir şey değilse...