OTUZUNCU BÖLÜM
(Alaz dilinden)
Gözlerim günün ilk ışıklarıyla açıldı. Saat erken olmalıydı. Dünden sonra saatlerce uyuyacağımı düşünmüştüm.Göğsümün üstüne dağılmış sarı saçlara baktım. Dudağımın kenarı istemsizce kıvrılırken ellerim çoktan yumuşacık saçlarına dalmıştı.
Bir an önce uyansın da gözlerini göreyim istiyordum. Yanımdayken bile özlüyor gibiydim. Bir gün uzak düşeriz diye düşünmek içimi ürpertiyordu.
Dakikalar sonra hareketlenişiyle uyandığını hissettim.
Elleri boynumu sararken "Günaydın." Dedi. Gülümsedim. "Günaydın. Erken daha. Uyu istersen."
Başını iki yana salladı. Tekrardan göğsüme uzanıp "O değil de. Şöyle kalsak uzun uzun. Çok güzel olur." Dedi.
"Kalalım." Gözlerini görmüştüm ya günlük dozajımı almıştım.
Sessiz geçen dakikalar çok huzur vericiydi.
Parmak uçları gövdemi dolaşırken konuştu.
"Alaz,"
Devam etmesini bekledim.
"İlk evlenme işini öğrendiğinde ne tepki verdin?"Derin nefes aldım. "Aslında çok eskiden babam zamanı gelince onun isteğiyle biriyle evleneceğimi söylüyordu ama pek ciddiye almamıştım."
Alin yerinde doğrulup dirseğini yatağa dayayıp beni dinlemeye başladı.
"Sonra işler ciddiye bindi. Bir anda seninle evleneceğimi söyledi. İstemedim başta. Senin de istemediğini düşünüyordum ve sana karşı bir duygu hissetmiyordum. Yalan olmasın güzelliğin çok kez gözüme çarptı ama o açıdan bakmamıştım hiç sana. Sana elbise gönderdiklerinde boşuna seni ümitlendirdikleni söyledim."
Bir anda yüz ifadesi şaşkınlığa döndü.
"Nasıl yani?" Anlamazken tek kaşımı kaldırdım.
"O sedefli yeşil elbiseyi sen göndermedin mi?"
Başımı iki yana sallarken yüzünde hafif bir hayalkırıklığı gördüm. Elim yanağına gitti.
"Elbise ben öğrenmeden gönderilmişti. Kırılmadın değil mi?"
Başını hafifçe iki yana sallarken dudaklarına çok masum bir gülümseme kondu.
"Sana hiçbir şey için kırılamam ki. Şu an aramızda olanlar bile bana mucize gibi geliyor. Hala inanamıyorum."Gülümserken saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım.
"Bana kızman gereken o kadar çok şey var ki... Ama inan diye söyleyeceğim, belki saçma gelecek bu kadar kısa sürede diye ama yine de söylemek istiyorum."
Sözlerimi anlamamış gibi duruyordu. Gülüşümü bastırdım.
"Seni seviyorum, Alin."
Yüzüne konan tatlı şaşkınlık sımsıkı sarılıp sürekli öpme isteği uyandırmıştı.
O ne diyeceğini bilemezken devam ettim.
"Saçma geliyor olabilir. Bu kadar az bir sürede nasıl sevebilirsin gibisinden ama hislerimden eminim. Bir insanı sürekli düşünüyorsan, başına bir şey gelecek diye ödün kopuyorsa, hiçbir şey yapmasa bile nefes alışı mutlu ediyorsa... Başka bir şey ise söyle ama bence bu sevgi."
Alin sessizlik içerisinde dinlerken gözünden akan bir damlayı hızla sildim.
"Ağlaman için söylemedim bunları." Dedim şakayla.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İttifak (+18)
Roman pour Adolescents"Doğru; sen benim değilsin, ben seninim." . 2 genç yıllar önce ailelerinin yaptıkları anlaşma yüzünden evlenmek zorunda kalırlarsa? Gençlerden biri diğerine zaten aşıksa? Bu ittifak neler doğuracak? Peki ya bu anlaşma göründüğü gibi bir şey değilse...