KIRK BİRİNCİ BÖLÜM
(1 ay sonra)
"Harikasınız. Artık herhangi bir alet kullanmanıza gerek yok." Doktorun sözleri gülümsememi arttırırken Alaz'a kocaman sarıldım."Hadi yine iyisin. Düğüne koşarak gidebileceksin." Dedi.
"Çok teşekkürler Zafer Bey." Dedim ona dönüp.
"Ne demek. İyi olmanız beni mutlu ediyor."
Doktor odadan çıkarken hızla Alaz'a baktım.
"Hazırlanmamız lazım. Gerçekten koşarak gitmek istemiyorsak."Gülerek başını salladı. "Kıyafetlerimiz hazır zaten." Elimden tutup giyinme odasına yürüdü.
Hızla giyinip aceleyle makyajımı yaptım.
Alaz arkamdan içeri girip arkamda durdu. Aynadan bedenini süzdüm. Eli belimi sardı. Gülümseyerek "Zeynep sana çok kızacak..." diye fısıldadı.
Boynumu öpmesiyle gülümsedim. "O neden?"
Bedenlerimiz çarpışırken dudakları kulağımda durdu "Düğünde gelinden güzel olunmaz."
Huylanırken güldüm. "Şapşal." Yüzümü ona dönüp kollarımı boynuna sardım. "Ayaklar da sağlam artık." Dedim arsız bir edayla.
Sertçe yutkunup dudaklarıma baktı "Acısını çıkaracağımdan hiç şüphen olmasın."
Alt dudağımı dişledim "İcraat bebeğim." Ateşe yalın ayak gidiyordum.
Gözleri iddiayla açıldı. Belimdeki elleri sıklaştı "Düğüne geç gideceğiz desene..."
Kendime hakim olmayı başarıp başımı iki yana salladım "O naif, prenses Zeynep'im canavara dönüşsün istemiyorsak, yetişmemiz iyi olur."
Omuz silkti "Trafik vardı deriz."
Gülerek başımı iki yana salladım. Oteldeydik. "Düğün aşağıda sevgilim."
Göz devirip geri çekildi. Morali bozulmuştu. "Alaz'ım." Dedim düşen yüzüne bakıp "Daha önümüzde yıllar var. Bu kadar gün sabreden adam, yarım saat daha duramayacak mı?" Dedim.
Gözleri parıldadı resmen "Yarım saat?"
Gülerek arkamı döndüm "E kaçamak yaparız artık, olsun o kadar."
Ödül kazanmış gibi sevinmişti "İşte bu be..."
"Sana da yetişmek ne kadar zormuş he!" Dedim dalga geçerek.
"Karım böyle olunca." Dedi yatağa oturup.
Gülerek ayağımı uzattım. Topuklu ayakkabının iplerini bağlarken "Bunları giymen ne kadar doğru?" Diye sordu.
"Doktoru duydun Alaz. Valla çok özledim şıkıdım şıkıdım takılmayı." Dedim çocuksu bir tavırla.
Yüzü yumuşak bir tebessümle kaplandı "Şıkıdım şıkıdımını yesinler." Gülümsememi gizlemedim.
Diğer ayağımı da halledince ayaklandı. Uzattığı eli tutmuştum ama hareketlenmedi. "Neyi bekliyoruz?" Diye sordum. Gözleri dudaklarıma kaymıştı. Başımı iki yana salladım "Aklından bile geçirme, bak çok uğ-" çok geçti.
Eli yanağımı buldu. Dudaklarını daha sert bastırdı. Karşılık vermem uzun sürmedi. Elim istemsizce saçlarına gitmişti. Alt dudağıma bıraktığı ısırık saçlarını çekiştirmeme neden oldu. Zor da olsa geri çekildim. Nefes nefese "Bunun için kızamamak çok zoruma gidiyor." Diye fısıldadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İttifak (+18)
Ficção Adolescente"Doğru; sen benim değilsin, ben seninim." . 2 genç yıllar önce ailelerinin yaptıkları anlaşma yüzünden evlenmek zorunda kalırlarsa? Gençlerden biri diğerine zaten aşıksa? Bu ittifak neler doğuracak? Peki ya bu anlaşma göründüğü gibi bir şey değilse...