KIRKINCI BÖLÜM
"Ya Alaz bak pembe giymiyorsun en azından." Dedim elimdeki kıyafetleri göstererek.
"Tamam Alin, buna da tamam." Mutsuzluğu karşısında dudaklarım büzüldü "Ama bana surat asma..." dedim "Gitmeyelim madem."
Yüz hatları yumuşadı "Sen bu kadar heves ettikten sonra gitmezsek şu duvar üzerime yıkılır."
"Demesene öyle!" Diye kızdım.
Elimdeki Brandon takımını aldı. "Önce seni giydirelim." Diyerek yatakta duran Stella elbisesini aldı.
Heyecanla doğruldum. "Davetin parlayan yıldızları olmaya hazır mısın, Brandon?"
Gülerek "Davette eğleneceğinden şüpheliyim ama, hazırım." Dedi. Üzerimdeki ince trikoyu çıkardım. "Moralimi bozmasana." Diye çemkirdim. Küçük bir gülücük atıp altımdaki geniş şortun düğmesini açtı. Bacağıma dikkat edip çıkardıktan sonra elbiseyi askısından çıkardı.
"Eveet... Gel de bunu giy şimdi." Dedi elbiseyi incelerken. Gülerek "Arkasında zinciri var, indir." Dedim. Zor da olsa giydirebilmişti.
Ellerini koltuk altlarıma koyup beni kaldırdı. Büyük bir tebessüm vardı yüzünde. "Çok güzelsin."
Gülümseyerek "Hadi sen de giyin." Dedim. Yavaşça oturmamı sağlayıp başımın üzerine bir öpücük kondurdu.
Giyinmeye gidince beklemeye koyuldum.
Dakikaların ardından adım seslerini duyunca heyecanla başımı kaldırdım.
İçeri girince gözlerim irileşti. Açık kalan ağzımı elimle gizledim. Ellerini belinin iki yanına yerleştirip yorumumu bekledi. Kostüm bedenini sarmıştı. Kaslı yapısını daha da ortaya çıkarıyordu.
"Şu an var ya... Yıllardır crush diye bellediğim Brandon tam da karşımda. Hem de kocam olarak!" Dedim. Zevkle yatağa uzandım. "Ah çok şanslıyım!!" Gülüşünü duyabiliyordum.
Yanıma yaklaşıp yatağa oturdu. Doğrulup elimi göğsünde gezdirdim. Küçük bir çocuk gibi heyecanlıydım. Çizgi film karakteri karşımda gibiydi adeta!
Ellerimi kollarına attım. Gözlerim gözlerine çarparken tebessümle beni izlediğini gördüm. Utanarak başımı göğsüne koydum. Eli saçlarımın arasında gezindi. "Belki Brandon değil ama, Alaz olarak hizmetinizdeyim hanımım."
Gülerek çenesini öptüm. "Çok iyi olmuşsun. Kimse görsün istemiyorum." Kaşları havalandı. "Sen bilirsin. Kombinlerimiz boşa gider."
Kısa bir an düşünüp konuştum "Gerçi isteyen beğensin. Sen evini biliyorsun sonuçta."
Dudakları kıvrıldı "Biliyorum tabii." Parmağını kalbimin üzerine bastırdı "Burası benim evim." Parmağı göğsümden yukarıya, boynuma çıktı. Nabzımın üstünde durdu "Burası nabzım." Parmağı dudağımda durdu "Burası nefesim." Parmağını çekip elini çeneme koydu. Yüzlerimiz yakınlaşırken gözlerimi kapatıp kendimi dudaklarına bıraktım. Yumuşak bir öpücüktü.
"Araba bekliyor." Diye fısıldadı. Başımı salladım. Beni kaldırıp kucağına aldı.
"Bahsettikleri sandalye orada mı kesin?" Diye sorduğumda "Hmm. Arabadan iner inmez ona oturacaksın." Dedi.
Geniş arabada ayaklarımı uzatıp yanıma oturdu. Tanımadığım bir adam arabayı sürüyordu.
"İstediğinde söyle, eve döneriz." Diye fısıldadı arkamdan. Bedenin ona yaslıydı. "Kıyafetlerimiz çok güzel. Dönmek isteyeceğimi sanmıyorum." Dedim gülerek.
![](https://img.wattpad.com/cover/318609283-288-k796515.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İttifak (+18)
Novela Juvenil"Doğru; sen benim değilsin, ben seninim." . 2 genç yıllar önce ailelerinin yaptıkları anlaşma yüzünden evlenmek zorunda kalırlarsa? Gençlerden biri diğerine zaten aşıksa? Bu ittifak neler doğuracak? Peki ya bu anlaşma göründüğü gibi bir şey değilse...