Bölüm 49: "Tepe"

371 21 1
                                    

Okuduğum mektubun her bir cümlesi aklımı karıştırırken merak ettiğim soruları çözmeye çalışmıştım.

Bu tanımadığım gizli kişi kimdi?
Benden ne istiyordu?

Aklımda o kadar çok soru vardı ki, hiçbirinin cevabını bulamıyordum.

İzmir'e geldiğim süre zarfında her canım sıkıldığında kendimi huzurun kollarına atmak istemiştim.Bunun için ise mektupta bahsedilen o tepeye sürekli olarak gitmiştim.

Peki bu tepeyi Beril bile bilmezken, bana mektup gönderen bu kişi nasıl biliyordu ki?

Beni takip mi ediyordu?
İki senedir geçmişimden uzaklaştığımı düşünürken geçmiş benim peşimi bırakmamış mıydı?

Korku tüm vücudumu sararken birden kapının açılması ile elimdeki kağıt parçası yere düşmüştü.

Bakışlarım direk olarak kapıyı açan kişiye odaklanırken Beril olduğunu görmüştüm.

Beril'i görmem ile derin derin aldığım nefesler düzene girerken, Beril korkuyla yanıma gelmişti.

"Almila..." demişti elindeki çantayı masaya bırakırken "iyi misin sen.Bir şey mi oldu?"

Beril'in bana bakan kahvelerine odaklanırken söyleyip söylememek arasında kararsız kalmıştım.

Beril bu zamana kadar sürekli yanımda olmuştu.Ona her şeyimi anlatmıştım; ama bu sefer neden söyleyemiyordum ki? Neden dilimin ucuna gelen kelimeler dışarı çıkmak istemiyordu?

Beril ısrarcı bakışlarını üzerimde gezdirmeye devam ederken kafamı iki yana sallamıştım.

Daha bu mektubun kimden geldiğini bile bilmiyordum.Bu mektubun ardında duran sırrı açığa kavuşturmadan Beril'e bir şey söyleyemezdim.Onu durup dururken bu zor zamanlarda telaşlandıramazdım.

"Hayır..." demiştim zar zor gülümseyerek."Ben sadece birden korktum.O yüzden böyle bir tepki verdim."

"Ah Almila!" Dedi derin bir nefes alırken.
"Bende korktum bir şey mi oldu diye! İyisin yani öyle mi?"

Tekrardan kafamı salladığımda "iyiyim" dedim."Sen merak etme."

"Peki...O zaman ben içeri geçiyorum." Tam çantasını alıp yanımdan uzaklaşacakken durdu ve bana baktı."Lütfen Almila akşam Cüneyt geldiğinde beni çağırmaya kalkma.Yoksa bir daha asla bu evde durmam!" Kuracağım cümleyi bile beklemeden birden yanımdan uzaklaştığında yerde duran mektuba eğilerek elime almıştım.

Elimde duran mektubu hiç düşünmeden yırttığımda çöpe doğru ilerleyerek atmıştım.

Derin derin nefesler alırken tekrardan kapının açılması ile bu sefer içeri giren teyzeme bakmıştım.

Teyzem elinde duran malzemeleri tezgaha bırakırken bana bakmıştı."Sen iyi misin?" Demişti Beril ile aynı soruyu yönelterek.

"Neden sürekli aynı soruları duyuyorum ki ben?" Dedim birden çıkışarak."İyiyim ben!"

"Bir şey demedim kızım ben.Sadece bembeyaz olmuşsun o yüzden..."

Teyzemin cümlesi ile kendime gelirken "özür dilerim teyze" dedim cümlesini keserek."Ben biraz yorgunum sanırım.O yüzden ise böyle bir tepki verdim."

"Olursun tabii!" Dedi.Yanıma yaklaştı ve elini saçıma getirerek okşadı."Berfu Hanım rahat durmuyor ki!" Teyzemin cümlesiyle gülümserken "onun verdiği yorgunluğa bile razıyım ben teyze." Demiştim.

Teyzemde gülümserken elini saçımdan çekmişti.

Tezgaha doğru yaklaşıp malzemeleri çıkarırken "Cüneyt geleceği için mükemmel yemekler yapmamız lazım" dedi."Çocuk zaten senede birkaç ay geliyor buralara.Güzel karşılamak gerek."

Mübrem:VazgeçilmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin