Aklı başına gelince geçmişi yük olurmuş insana.
Ferda'dan;
Bakışlarım Erhan'ı bulurken "şu bilgisayardan kafanı kaldırmayı düşünüyor musun oğlum?" Demiştim tek kaşımı havaya kaldırarak.
Erhan bir bilgisayara bir bana bakarken "anne Barın'ın verdiği birkaç iş var.Yardımcı olmak için onlara bakıyorum.İşim var yani görmüyor musun?" Demişti bilgisayarı işaret ederek.
Oflarken "tamam da oğlum yarınlar çuvala mı girdi?" Demiştim."Seninle iki sohbet etmek istiyorum.Onu bile aynı evin içinde başaramadık!"
Erhan'da benim gibi oflarken bilgisayarı kapatmıştı ve "tamam, tamam" demişti ve bana bakmıştı."Hadi annecim et bakalım sohbetini."
Tek kaşım havaya kalkarken sonunda hatırladığı çayını masadan almıştı ve bir yudum alarak bana bakmıştı.Yüzünü buruştururken "soğumuş bu..." demesi ile yalandan bir şaşkınlığı yüzüme yerleştirmiştim ve "ciddi misin ya?" Demiştim alaylı bir tavırla."Acaba neden soğudu oğlum? Yarım saattir masada durduğu için olabilir mi?"
Erhan göz devirdiğinde "sohbetimize mi dönsek acaba?" Demişti."Hadi bakalım söyle, ne diyeceksin merak ediyorum."
Olduğum yerde hafiften diklendiğimde "Şimdi sorup, sormamak arasında kararsız kalmıştım..." dediğimde Erhan iyice bana odaklanmıştı ve devam etmemi beklemişti.
"Ama şimdi birden sorma kararı aldım.
Çünkü, merak ediyorum."Göz kırparken "neyi?" Demişti anlamayarak.
Çayından tekrardan yudum almak için dudaklarına götürdüğünde soğuduğunu hatırlamışçasına yüzünü ekşitmişti ve masaya geri bırakmıştı.
"Ece..." demiştim birden cümlemi kurarak.
Ece'nin ismini duyması ile çay fincanını elinden düşürdüğünde anın verdiği refleks ile koltukta geriye doğru yaslanmıştım.Erhan bir bana bir de yere baktığında "bari çay fincanını bırak deseydin anne!" Demişti ve yerden aldığı çay fincanını masaya geri koymuştu.
Elim havaya şaşkınlıkla kalkarken "bu kadar heyecanlanacağını bilseydim derdim oğlum" demiştim ve sırıtmıştım.
Erhan elini havaya kaldırırken "anne bu gülüşü ben tanıyorum..." demişti kendinden emin bir şekilde."Ama hiç boşuna heveslenme.Çünkü, öyle bir şey yok!"
"Bak sen ya..." diyerek güldüğümde "emin misin?" Demiştim.
Kafasını sallarken "eminim" demişti ve geriye yaslanarak "nerden çıktı bu Ece konusu?" Meraklı gözleri beni bulurken "hiç..." demiştim yalan söyleyerek.
"Ne demek hiç?" Dediğinde biraz eğilmişti ve "ya söylesene anne?" Demişti.
"Merak mı ettin sen bakayım?" Dediğimde gülmüştü ve "yok ya!" Demişti elini sallayarak."Ne merak edeceğim.Sordum sadece."
"Sordun sadece?"
Kafasını sallarken "herhalde anne!" Demişti."Küçük bir soru."
"Küçük?"
"Masum da olabilir istersen."
Güldüğümde kafamı iki yana sallamıştım ve Erhan'a bakmıştım.
Yalan söylemeyi asla becerememişti.
"Ya?" Diyerek oyununu bozuntuya vermediğimde "bende söyleyecektim oysaki..." demiştim.
Erhan bakmıyormuş gibi davrandığında "merak etmiyorum bu arada anne; ama sen yine de söyle" demişti kaçamak bakışlar atarak."Yanlış anlama yani içinde kalmasın diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mübrem:Vazgeçilmez
Roman d'amourİntikam için kadının hayatına giren bir çift yeşil göz ve zamanla intikamdan doğan vazgeçilmez bir aşk hikayesi... ❤️🩹 --------- Yayınlanma Tarihi: 7 Mayıs Cuma 2021 Bazı bölümler betimlemede düzenlemeye gidecektir 🫶🏻