______________
•Minho'dan•
Saat sabahın 7'si idi. Sabahın köründe kalmamın nedeni kamptı. Uzun ısrarlar sonucu kabul ettirmeyi başarmışlardı.
Geceden kamp için çantamı hazırlamıştım. Sadece gerekli olan şeyler vardı. Çünkü zaten ağır taşıyamıyordum.
Sabah birşeyler yemeyi sevmediğim için hiç bir şey yemeden evden çıkmıştım. Tabi çıkmadan önce babama haber vermiştim. Sabahın köründe nerde olduğunu bilmiyorum -umrumda da sayılmaz pek- sadece bir mesaj atmıştım.
Okulun önünde toplanmıştı herkes. Fazlasıyla kalabalıktı. Bu beni germeye yetiyordu.
"Evet çocuklar şimdi herkes araçlara binsin lütfen. Aceleye gerek yok herkesin yeri belli zaten. Sadece yerlerinize oturun."
Kalabalığın arasına girmek istemediğimden sadece bekledim.
Herkese koltuk numaraları önceden verilmişti. Ben ise tam ortalarda bir yerlerdeydim. Koltuğumun önüne geldiğimde yanımda oturacak kişinin Jisung olduğunu gördüm. Arkamızda ise Seungmin ile Felix oturuyordu. Sanırsam herkes sınıfta oturduğu kişi ile yan yanaydı.
"Nerdeydin? Seni aradım ama bulamadım."
"Ah kalabalığa karışmamak adına sonlara doğru bindim." Otururken ona cevap vermiştim.
Anladığını belirterek kafa salladı.
.........
İki saatlik bir yolumuz vardı. Yola çıkalı yarım saat anca olmuştu. Ne açtım ne de uykum vardı. Ama bu Jisung için pek öyle sayılmazdı. Gözleri bir kapanıyor bir açılıyordu. Bunun nedeni ise kafasını koyacak bir yer olmamasıydı. Bunu anladığım anda kafasını omzuma koydum. Böylesi daha iyiydi.
"Teşekkürler hyung." dedi kollarını belime sararak. -Uykulu sesi acayip güzeldi-. Ardından uykuya daldı. Bende kollarımı ona sardım.
Kokusu beni mayıştırmıştı. Daha demin bir gram uykusu olmayan ben şu an her an uyuyabilirdi.
Ne kadar uyanık kalmak çalışsamsa en sonda uykuya yenik düşüp gözlerimi kapatmıştım.
•Seungmin'den•
Felix neden bu kadar geveze? Hele özellikle yanında Hyunjin varsa... Tam olarak yan koltuğumuzda Hyunjin vardı. Ve beni cam kenarına atıp onunla konuşmaya başlamıştı.
Beynim şişti...
Bu kadar konuşmaya daha fazla katlanamazdım. O yüzden kulaklığımı çıkarıp favori playlistimi açtım. Sesi neredeyse fullemiştim. Seslerini duymak istemiyordum.
Yolu izlemeye devam ediyordum. Ta ki birşey görene kadar...
Minho Hyung ile Jisung birbirine sarılmış uyuyordu. O anda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Minho hyung ona sarılmıştı...
Sağ kulağımdaki kulaklığı çıkarıp Felix'i dürttüm.
"Ne oldu? Sıkıldın değil mi?"
Bu sözüne göz devirip onları işaret ettim.
Tahmin ettiğim gibi ikiside aynı tepkiyi vermişti.
"Hyunjin telefonunu versene bir." Felix her zaman aynı şeyi yapıyordu. Çünkü Hyunjin'in telefonu onunkinden daha güzel fotoğraf çekiyordu. Hyunjin ise itiraz etmeden veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•You Never Know • (MinSung) ¹
Fanfic~Beni yargılamak bana inanmaktan daha kolay. Çünkü herkes görmek istediğini görür~ Duygusuz ve ezik olarak bilinen Minho.... Kimse içinde nasıl fırtınalar koptuğunu bilmezdi. Kimse içinin kan ağladığını görmedi. Onun yerine ona "duygusuz ve ezik" d...