6 "Acı"

312 43 104
                                    

Bu kitabı boşu boşuna yazıyor gibi hissediyorum. Son zamanlarda okunmuyor bile. Neyse devam edeyim ben.

_________

•Minho'dan•

Haftasonu tatiline girmiştik yine. Bu da çalışma vakti demekti. 1 hafta önce kendime bir iş bulmuştum. Çalışmak zorundaydım yoksa babamdaki para yetmeyecekti. Sadece haftasonları çalışıyordum.

Üstümü başımı düzeltip evden çıktım. Son zamanlarda babamdan dayak yemediğim için -ki bu çok tuhaf- vücudumdaki morluklar yok olmak üzereydi. O yüzden sonunda kısa kollu giyebilecektim.
Uzun kollu giymemin nedeni insanlar aslında. Daha doğrusu okuldakiler mi demeliydim?

İşlerimi hallettikten sonra evden çıktım.

Yaptığım iş ise kasiyerlikti. Çoğu gencin yaptığı iş....

___________

Eve gelip biraz dinlendim. Ardından gitarımı alıp her zaman gittiğim -arada değişiyor gerçi- meydana gittim.

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Geceleri dışarı çıkmak hoşuma gidiyordu zaten. Sana karışan yok eden yok. Kalabalık da yok. Tam bana göre.

Gitarımı kılıfından çıkardım ve çalmaya başladım. Aslına bakarsanız kendi kendime oluşturduğum besteleri çalıyordum. Tamamen kendi duygularımla oluşturulmuş besteler....

Oluşturduğum her beste benim için bir duyguyu temsil eder. Müzik sadece müzik değildir aslında. Her notanın altında birşey vardır mutlaka. Bunu müziği dinlemeyi "gerçekten"bilenler anlar sadece.

İnsanlarla konuşmayı pek seven biri olmadım hiçbir zaman. Ama bende insandım sonuçta. Yaşamım kolay geçmedi. -Hâlâ da-
Bu yüzden içimi bir şekilde boşaltmam gerekiyordu. Ama insanlara güvenemiyordum.

Bende bunu müzik aracılığı ile yapıyorum işte. Ağzım değil notalar konuşuyor benim için . Herşeyimi benim yerime onlar anlatıyor. Belki şuan size saçma geliyor olabilir. Ama öyle değil...

Notalar içinde kaybolmuşken, tanıdık bir ses duydum. Normalde umrumda olmazdı ama bu ses çığlık sesiydi. Etrafıma baktım görünürde birşey yoktu.

Gitarımı geri kılıfına koydum ve bankta indirdim. Kimsenin almayacağını biliyordum zaten.

Sesin geldiği tarafa doğru yürüdüm. Sesi tanıdığıma fazlasıyla emindim. Gördüğüm manzara ise bunu kanıtlıyordu.

Han Jisung...

Bir adam tarafından sıkıştırılmıştı.

Adamı t-shirt 'ünden çektiğim gibi duvara itmiştim. Çarpanın etkisiyle yere düştü. Bu kadar zayıf olacağını düşünmemiştim açıkçası.

Bir iki yumrukla adamı hallettikten sonra Jisung'u kolundan sertçe tutup ordan götürmüştüm. Tabi yüzümde maske ve kafamda şapka olunca beni tanımamıştı. -benim için daha iyiydi.-
Beni muhtemelen "gitar çalan" bir genç olarak hatırlıyordur.

Onu bankta oturttum. Bir yerine birşey olmuş mu diye onu süzerken kolundaki yarayı gördüm. Çok derin olmasada kötü bir kesikti.

Elimle kolunu kavradım ve kanayan yeri gösterdim.

"Önemli birşey değil. Beni kurtardığın için sağol."

Başımı iki yana salladım.

"Rica ederim ama önemli olan bu değil. Bekle!"

Ceplerimi kontrol ettim. Bi tane yara bandı olması gerekiyordu.

•You Never Know • (MinSung) ¹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin