•Jisung'dan•
Sonunda son sınavlarımızı da olup Seungmin'in dırdırından kurtulmuştuk. Bu çocuk neden bu kadar söyleniyordu ki? Hayır zaten notları asla 90'ın altına düşmüyor. Bu neyin stresi? Günü gününe çalışıyorda. Ben onun gibi olsam varya... -Benim notlarım da 85 üstü tabi orası ayrı-
"Okulun bitmesine son 2 hafta kaldı. Şaka gibi hissettiriyor." dedim sessiz bir sesle.
"Değil mi ya? Biz daha yeni okula başlamadık mı?" diyerek bana katıldığını belirtti Chan hyung.
"Buraya geldiğin ilk zamanları hatırlıyorum. Yumurtasından yeni çıkmış bir minik civciv gibiydin." dedi Minho hyung.
"Civciv benim bir kere!" diyerek karşı çıktı ona Felix.
"Salak mısın Felix? Çocuk o onlamda mı dedi?" diyerek ona kızdı Hyunjin. Ben ise ona göz devirmiştim.
"Hala gitmek istiyor musun?" Bu soru biraz ani olmuştu. Tam beklemediğim bir anda sormuştu çünkü Minho hyung.
"Ahh bilmiyorum. Yanii size alıştım ama orayı hâlâ özlüyorum."
Buna karşın suratı düşmüştü.
"Amann boşver Malezya'yı! Bizi bırakıp gidersen seni öldürürüm!" dedi Changbin.
"Kes sesini!" Felix Changbin'e dirsek atıp susturmuştu.
"Eğer onun yerinde olsaydın böyle demezdin. Biraz empati kurmayı mı öğrensen?"
"Felix sakin ol. Şaka yaptım hem." Bu kadar tepki ben dahil kimse düşünmemişti.
"Birden fazla yükseldim galiba." Diyip kafasını kaşıdı. Gözlerinden nasıl hissettiğini anlayabiliyordum. Onun hali benimkinden daha zordu. Ailesi de Avustralya' daydı çünkü.
"Gel buraya seni MİNİK CİVCİV." diyip arkasından ona sarıldım.
"Pekâlâ sarılıyorsun diye birşey demiyorum. Ama bunu bir daha söylersen cidden seni öldürüm!" Kesinlikle göz yaşlarını saklamak adına şu an espri yapmıyordu (!)
"Sen kendin kabul ettin civciv olduğunu ama..."
__________________
•Minho'dan•
Okulun bitimine son 1 hafta kalmıştı. Sonunda rahatlıycam... demeyi çok isterdim ama tam tersi olacaktı. Sadece cumartesi pazar günleri çalıştığım işte tüm hafta boyunca çalışmak zorundaydım. Aslında benim için sorun yok. Sadece bazen çok ağrım oluyordu. İşte o zaman çalışmak tam bir işkenceydi.
Hafif ağrıdığı zaman o kadar canımı yakmıyordu. Ama bazen öyle bir ağrıyordu ki. Ölecek gibi hissediyorum. Muhtemelen şey diye düşünüyorsunuz "Küçüklüğünden beri böyle. Alışması gerekmez mi?" Keşke öyle olsa.... Ama tam tersi. Büyüdükçe ağrısı nedensizce dahada artıyordu.
Tek çaremin ameliyat olduğunu söylüyor doktorlar. Ama aynı zamanda riskli diyorlar. Yani ameliyat olmamanın tek nedeni para değildi. Eğer ameliyat kötü geçerse? Bu demek oluyor ki hayatım boyunca asla yürüyemem. Böyle ne kadar ağrırsa ağrısın ertesi güne geçiyordu. Yani beni engellemiyordu. Böylesi şu anlık daha iyiydi.
Hem birde şöyle birşey vardı. Diyelim ki ameliyat oldum ve iyi geçti. Eve geldiğimde bana bakacak kimsem yok. Yani sonuçta hemen iyileşemem değil mi?
Evde tek babam var. O da yani bakmaz bana. Daha kendisine bakamayan adamdan ne beklersin ki? Ömrüm boyunca acı çekmeye razıydım bu yüzden.
..........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•You Never Know • (MinSung) ¹
Fanfiction~Beni yargılamak bana inanmaktan daha kolay. Çünkü herkes görmek istediğini görür~ Duygusuz ve ezik olarak bilinen Minho.... Kimse içinde nasıl fırtınalar koptuğunu bilmezdi. Kimse içinin kan ağladığını görmedi. Onun yerine ona "duygusuz ve ezik" d...