_______________
•Minho'dan•
Sınavlarımız tamamiyle bitmişti. Sonunda yani...
Bu sefer notlarım beklediğimden iyi geldi. Çünkü cidden çalışmıştım ilk defa.
Gerçi sadece iki dersten 5 almıştım... Tarih ve Edebiyattan. Ama olsun bu da birşey bana göre. Diğer notlarım kötü sayılmazdı. Hepsi 70 ile 85 arasında geziyordu. 70'in altına inen yoktu. Hala Üniversite için bir şansım var değil mi?
Şu sıralar tek notlarım değil, herşey yoluna girmeye başlamıştı tuhaf bir şekilde...
Ah bide Jisung tarafından kafeye davet edilmiştim. Hep beraber gideceğimizi duyunca gitmek istememiştim aslında. Çünkü kalabalık ortam beni fazlasıyla geriyor. Ama Jisung çok fazla ısrar edince kabul etmek zorunda kalmıştım.
O bu değilde ben neden Jisung'u kıramıyordum ki? Gerçi asıl soru bu değil. Neredeyse hiç kimseyle iletişim kurmayan ben nasıl olmuştu da Jisung ile hiç utanıp sıkılmadan konuşabiliyordum? Normalde ben insanlarla konuşabilen bir tip değilim. Konuşsam bile uzun diyalog kuran biri hiç değildim. Peki şimdi değişen neydi? Jisung'un özelliği neydi?
Telefonumu açıp saate baktığımda saatin yaklaştığını gördüm. Hemen dolabıma yöneldim. Düzgün birşeyler giymem lazımdı. Allah'tan kıyafetlerimin içinde siyah dışı şeyler vardı. Yoksa simsiyah giyinmek zorunda kalacaktım.
Üstüme beyaz bir tişört altıma ise siyah bir kot pantolon giymiştim. Sadelikten yana bir insan olarak çoğunlukla böyle giyinirdim.
Telefonumu cebime atıp dışarı çıktım. Tabi kulaklıklarımı unutmamıştım. Gitar çalmanın yanında K-Pop dinlemeyide severdim. Özellikle dans eden idolleri görünce onlara çok özeniyordum. Bacağımın izin verdiği kadar dans edebiliyordum ama fazlası maalesef yoktu...
Şimdi ise BTS'in "Run" şarkısını dinliyordum. Koşmanın nasıl bir his olduğunu her zaman merak etmişimdir... Çünkü hatırlamıyorum.
Sırtıma dokunan el ile irkilmiş ve arkamı dönmüştüm. O kişi Seungmin di.
Kulaklığımı alıp cebime koydum. Buluşucağımız yere geldiğimi farkettmemiştim bile.
"Seungmin olmasa devam ediyordun gitmeye." dedi gülerek Changbin.
"Dalmışım."
Hep beraber yürümeye başladık. Kafeye vardığımızda dışarda boş yer olmadığını gördük. İçeriside az çok aynıydı. O yüzden içeceklerimizi elimize alıp yolda içmeye karar verdik.
"Hava tam bisiklet sürmelik hava. Aslında neden bir gün hep beraber sürmüyoruz ki? Jisung'un izin alabildiği bir gün yapalım bence." dedi Chan.
"O iş biraz zor ama bencede bir gün yapalım." Dedi Jisung.
Bisiklet sürememeyi bırak sürmeyi bile bilmiyorum...
"Hyung peki bisiklet sürebiliyor musun?" diye sordu Changbin.
"Maalesef." Cevaplerken gülümsemiştim. Mutlu olduğumdan değil...
"Merak etmeyin o iş bende. Sen yeter ki o gün bizimle gel hyung." dedi Jisung. Bunu söylerken gözleri parlamıştı. Açıkçası ne fikri olduğunu merak ettim şimdi.
Gezmeye devam ediyorken Jisung birden kolunu omzuma attı.
"Hyung sen bizim teklifimize hala cevap vermedin." dedi gülümseyerek. Ne teklifinden bahsediyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•You Never Know • (MinSung) ¹
Hayran Kurgu~Beni yargılamak bana inanmaktan daha kolay. Çünkü herkes görmek istediğini görür~ Duygusuz ve ezik olarak bilinen Minho.... Kimse içinde nasıl fırtınalar koptuğunu bilmezdi. Kimse içinin kan ağladığını görmedi. Onun yerine ona "duygusuz ve ezik" d...