26 "Jisung'a Ne Oldu?"

211 26 35
                                    

•Minho'dan•

Bizimkiler etrafımızdakileri göndermeye çalışırken bende Jisung'u sakinleştirmeye çalışıyordum.

Ona ne olduğunu bilmiyordum ama bundan fazlasıyla etkilendiğini görebiliyordum.

"Jisung sakin ol. Bak kimse birşey yapmıyor. " Dediklerimin işe yaradığını söylenmezdi ama yinede birşeyler yapmam lazımdı.

"Y-yapma. Gelme." Titriyordu. Hemde durmadan titriyordu.

Mecburen geri durmak zorunda kalıyordum. Ama bir şekilde yanaşmam lazımdı.

"Ne oluyor?" Bide Müdürümüz eksikti o da gelmişti.

"Bilmiyoruz." diye cevapladım. Ama gözüm hala Jisung'daydı. Korkmuştu birşeyden. Ama neyden?

İçimdeki bir ses bu işte Kangdae'nin parmağı olduğunu söylüyordu. Umarım öyle değildir...

Ardından zil çalmıştı. Bu bizim için bir fırsattı. Ortalık ne kadar sakin olursa Jisung'u sakinleştirmek o kadar kolay olurdu.

Bahçede neredeyse kimse kalmamıştı. Şimdi fırsatı değerlendirme vaktiydi.

"Siz geride durun lütfen." Diyip diğerlerini uyardım. Ardından Jisung'a doğru onu korkutmamaya dikkat ederek yaklaşmaya başladım.

"Sakin ol. Ben burdayım, diğerleride burda." Biraz yaklaşınca boynunda bir kızarıklık farkettim. Bu kızarıklık normal değildi kesinlikle.

Ve biraz daha yaklaşınca dudağının şişmiş ve kızarmış olduğunu gördüm. Bileği ise hafiften morarmış gibiydi.

Gördüğüm şeyler ile şoka uğramıştım. O-o.... hayır, hayır umarım düşündüğüm şey değildir...

Başımı iki yana sallayıp kendime geldikten sonra ona bir bebeğe nasıl yaklaşılıyorsa öyle yaklaşmaya başladım.  (Ben ve mükemmel betimlemelerim yine...)

"Miniğim sakin ol. Sana birşey yapmıycam. Hem yapmamda biliyorsun. Ben... Minho hyungun." dedim tatlı bir ses ile.

Biraz daha iyi görünüyordu. Ardından iyi yanına gelip kollarımı ona sardım. Bir elim onun ince belini kavramış diğer elimle ise sırtını sıvazlıyordum. Sanki bu anı bekliyormuş gibi birden titremesi kesilmişti.

"H-hyung. " demişti titreyen sesi ile.

"Efendim miniğim?" Söylediğim şeyi daha yeni farketmiştim. "Miniğim" demiştim ona. Bunu ben demiştim... Duygusuz olan ben...

Her neyse konumuz bu değildi.

"Pekâlâ bu kadar drama yeter. Jisung buraya gel!" Ah şu Müdür... Ne anlardı ki böyle şeylerden?

Jisung ise gitmek istemediğini belirten bir mırıltı çıkarmıştı.

"Ahh ben sizinle uğraşamıycam. Jisung dışında hepiniz yukarı çıkıyorsunuz. HEMDE HEMEN!" Anladık be adam. Ne bağırıyorsun?

Jisung'un belindeki kollarımı gevşettim. Ama Jisung benim belimdeki kollarını dahada sıkmıştı.

"H-hyung. G-gitme, be-beni bırakma." demişti. Hala ağlıyordu.

Gözlerimi Müdüre çevirip. "Ne yapabilirim ki?" bakışı attım.

"Yeter be! Hepinizden ayrı bıktım ben. Sen kal,geri kalan altınız ise hemen sınıflara! ÇABUK!"

•You Never Know • (MinSung) ¹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin