6; Stalk

174 18 28
                                    

İki kelimelik bir cümle insanda nasıl olur da büyük etkiler bırakır ya da benim gibi birinden nasıl olurda o cümle çıkar? Hayatım boyunca hep düzgün ilişkiler yaşadım, güvenmeden kimsenin elini bile tutmadım. Tam anlamıyla bir aile kızıydım. Sera kadar değildim belki ama yine de kendimi hanımefendi gibi tanımlayabilirdim. Söylediğim cümlenin etkisinden daha kendim çıkamadan Sanlı kapının önünde durup bana dönmüştü. Yüzünde alaycı bir gülüş vardı.

'Hayır beni arzuluyorsun sadece anlık bir duygu bu.'

'Sen de bunu istemiyor musun zaten?' Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruyla alaycı gülümsemesi yüzünden silindi.

'Evet bunu istiyorum ama senden değil Güneş.' Öylece evden çıktığında bıraktığı yerde çok uzun bir süre kaldım. Ben ne demiştim, ne yapmıştım? Beni yanlış tanıyacak, yanlış yorumlayacak büyük ihtimalle. Ben öyle tek gecelik biri değilim ki. Sinirle düşüncelerimle boğuşurken o gittiğinden beri yarım saat geçtiğini fark ederek şaşırdım. İçimdeki sıkıntıyı atacağını düşündüğüm tek şey uyumak olduğundan daha birkaç saat önce kalktığım yatağıma sürünerek geri döndüm.

Telefonumun sesiyle gözlerimi açtığımda çoktan akşam olmuştu bile. Yine arayan kişinin Sera olmasıyla kapımda olabilirler düşüncesi beni tedirgin etmeye yetti.

'Lütfen kapımda olma.' Sitemle açtığım telefondan gelen cızırtılar ve nefes sesleri yatağımdan doğrulmama yetmişti. 'Sera?'

'Güneş ben çok kötüyüm.' Sesi baya boğuk geliyordu, ağlamış gibi.

'Neredesin?' Çoktan yerimden kalkıp üzerime bir ceket alarak kapıya ilerlemiştim bile o da hafif ağlamaklı sesiyle benim sokağımın karşısındaki parkta olduğunu söylemişti. Normalde hiç onun yapacağı hareketler değildi bunlar. Ne kadar üzülürse üzülsün asla kötüyüm demez, ağlayarak birilerini aramaz ya da depresif hareketlerde takılmazdı. Bunlar genelde benim özelliklerimdi o ise dünyaya bir kere geldik çok da üzemem kendimi diyerek takmamaya çalışırdı. Anahtarlarımı cebime atarak parka tam hızımda koştuğumda onu salıncaklardan birinde dram klibi çekerken buldum.

'Sera'm' Başını kaldırıp kızarık gözleriyle bana baktığında ona kim ne yaptıysa o kişiyi bulup boğazlamak istedim. Yanında ki salıncağı işaret ettiğinde yavaşça oturup gecenin soğuğunda konuşmasını bekledim.

'Anıl.' Dedi sadece. Zaten yaşadıkları şeyin tek gecelik bir ilişkiden ileri gidemeyeceğini düşünmüştüm özellikle Anıl'ın bu sabah ki ''takılıyoruz'' olayından sonra. Ne yaptığını sormaya gerek kalmadan Sera devam etti. 'Bu akşam buluşmak için sözleşmiştik ama aramadı ben de evine gittim. Kapıyı başka bir kız açtı Anıl'ın kıyafetleriyle Güneş inanabiliyor musun?' İnanabiliyorum Sera maalesef. Burnunu çekip anlatmaya devam etti. 'Anıl geldi sonra niye geldin dedi, şaka gibi. Resmen...' Cümlesini tamamlayamadı. Aldattı diyemedi çünkü ortada bir ilişki yoktu. Üzülüyordu ama arkasından gelen de yoktu. Elini tutup suratına bakmaya çalıştım.

'Birlikte değildiniz ki güzelim. Tamam seni anlıyorum ama bu kadar üzülmeni anlamıyorum nasıl bu kadar bağlandın bilmiyorum ama atlatırsın. Hatta sen var ya kapında köpek edersin onu kapında.' Hafif şakayla karışık gülümseyerek söylediğim şeylere o da gülümsemişti.

Bu ilk gülüşmelerden sonra sabahın ilk ışıkları günü aydınlatmaya başlayana kadar o parkta, salıncaklarda kalıp sohbet ettik, gülüştük eğlendik. Birbirimizi çok uzun yıllardır tanımamızın getirdiği oha ben bu kızın her şeyini biliyorum farkındalığı ile travmalarımızı dalgaya vurduk. İkimiz de soğuktan donduk ama bunun gerekli olduğunu bildiğimizden yerimizden kıpırdamadık. Sabah olduğunda insanlar bizi şarapçı sanmasın diye yerimizden ayrılmaya karar verdik. Bana gelmesi için ettiğim ısrarları yetiştirmesi gereken işler olduğu gerekçesiyle reddetti. Benim de zaten çok oyalanmadan hazırlanıp işe yetişmem gerekiyordu. Şimdiden yoğun bir hafta olacağı belli.


Olaylı hafta sonumun üzerinden üç gün geçmişti. Sera normal enerjisine geri dönüp herkesi neşesiyle ısıtmaya devam ediyordu. Bildiğim kadarıyla Anıl bunu bir iki kere aramıştı ama aramalarına yanıt alamayınca vazgeçmişti. Sanlı ise hiçbir şekilde benimle iletişime geçmemişti. Ki bu olay beni rahatlatması gereken yerde meraklandırmıştı. Kapımın önünde yatan adam nedense üç gün boyunca sokağımdan bile geçmemişti. Gerçi delinin tekiyle uğraşmaya da niyetim yoktu.

İşten geldiğim gibi üzerimde ki gömlekle eteğimi bile çıkartmadan kendimi koltuğuma bırakmıştım. İçim içimi yediği için şu çocuğu bir araştırayım diyerek telefonumda sosyal medya hesaplarında dolaşmaya başladım. Ünlü oldukları için hakkında her şeyi çok daha kolay bulabiliyordum. Herkes dışarıdan çok soğuk durduğunu ama aslında grupta ki en eğlenceli kişi olduğunu yazmıştı. Ne bileyim ben sadece sarhoşken veya kapımda yatarken gördüm. Çok da güzel fotoğrafları vardı, hepsini beğenme isteğim vücudumu terk etmediği için sayfasından çıkıp konser videolarına dalış yaptım. Gerçekten fazlasıyla dikkat çekiyordu hemen hemen her kızın isteyeceği biriydi. Galiba kimseyle görülmemişti bugüne kadar.

Kapımın tıklanmasıyla stalk olarak adlandırabileceğim küçük araştırmamı yarım bırakarak kapıyı açtım. İşte iti an çomağı hazırla lafı buradan geliyordu demek ki. Karşımda akşam olmamasına rağmen güneş gözlükleri takılı bir Sanlı duruyordu.

'Hadi hazırlan, öğretmen fantezisini sonra yaparız. Konsere gidiyoruz.' Diyerek okuma gözlüklerime dokunduğunda başımı geri çektim.

'Ne konseri?' Yine müsaade istemeden evin içine dalıp az önce uzandığım koltuğa uzanarak gözlüklerini çıkarttı.

'Mor ve Ötesi. Bilet buldum, hadi geç kalırız sonra ağlarsın.' Gülerek telefonumu eline aldığında az önce onu araştırdığım sayfaların açık olduğunu hatırlayarak endişeyle kapıyı çarpıp koşarak elindeki telefonu kapmaya çalıştım. Tabii beceremedim ama bana göre uzun gelen bir süre boyunca telefon için kapıştık. Diğer eliyle kolumu tutup kendine çektiğinde üzerine düşmemek adına göğsüne tutundum ama çoktan yüzlerimizin arasında ki mesafe azalmıştı.

'Konser, hadi.' Nefesini bilerek suratıma üflediğinde onun fark edemeyeceği şekilde ürperdim. Gözlerimi gözlerine dikerek hafifçe dudaklarımı onunkilere yakınlaştırdım. Belli belirsiz bir yutkunma gördüğümde elindeki telefonumu kaparak geri çekildim. Oyun istiyorsa oynarız. Hızla giyinmek için odama ilerlerken arkamdan ofladığını duymuştum. Onunla bir yerlere gitmek tercihim olmasa da en sevdiğim grubun konserine bilet bulduysa kaçırmadan atlardım. O yüzden gitmeye karar vermiştim.

Serseri / Sanlı AkgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin