11; Parti

161 18 25
                                    

Kızlarla yeterince eğlendiğimize emin olduktan sonra Sanlı'nın bizi akşama davet ettiğini anlattım. Sera başta Anıl orada olur diye huysuzlansa da sonradan kabul etti ama Rüya bebekler gibi tam 10'da uyuduğu için gelemeyeceğini söyledi ve biraz daha takılıp yanımızdan ayrıldı. Sera çiçekli croplarından birini giymişti onun altına benden yeşil bir pantolon aldı bense krem body altına siyah eteğimi geçirdim. Saat çok geç değildi ama belki sıkılırız diye erken gitmeye karar vermiştik. Dışarı çıktığımızda atıştırmaya başlayan yağmur daha eve varamadan bizi sırılsıklam eden bir sağanağa dönüşmüştü. Bir sokak mesafelik yolda bu kadar ıslanabileceğimizi hiç düşünmemiştim. Koşarak, kahkahalar arasında Sanlı'nın evine varmıştık bile. Sanlı bizi kapıda karşıladığında birkaç saat önceki samimiyetinden eser yoktu sadece soğukça selam verip içeri davet etmişti. Az eşyalı, sade evinde 5 kişilik bir grup oturmuş çoktan içmeye başlamıştı bile. Koltuğun önünde ki sehpa şişelerle doluydu.

'Anıl'a bak nasıl görmemezlikten geliyor.' Sinirle fısıldayan Sera Anıl'dan en uzak köşeye oturup beni de yanına çekti. Islak ıslak koltuklara oturmamız kimsenin gözüne batmamıştı. Herkesle öylesine konuşmaya çalışıyorduk. Sanki Sanlı'yla ilk tanıştığımız akşamı tekrar yaşıyormuşuz gibi hissettim ama bu sefer birlikte sayılırdık. Sanlı ise bizim oturduğumuz koltuğun karşısında sehpanın diğer ucunda sandalyede oturup Anıl'ın kafa açan sohbetini dinliyordu.

'Ee Güneş sen neden içmiyorsun?' Adının Emre olduğunu öğrendiğim, yanımda oturan sarışın çocuğun sorusuyla Sanlı varlığımı hatırlamış gibi gözlerini bana diktiğinde bu sefer ona bakmayan ben oldum.

'Hiç içmedim, gerekli görmüyorum.' Diye yanıt verdiğimde diğer tarafımda oturan Sera çocuğun uzattığı şişeyi aldı ve yudumlamaya başladı. Emre sesli bir şekilde gülerek başka bir şişe daha alıp bana uzattı.

'Denesene, beğenmezsen bırakırsın.' Israr etmesi bir tık canımı sıkmıştı. İçmek istesem içerim yani niye zorluyorsun? Tabii kibarlık timsali olma zorunluluğum ve Sanlı'nın garip bakışları yüzünden gülümseyerek şişeyi aldım ve dudaklarımı ıslatacak kadar az bir miktar içtim. Bana dönük suratlar yüzünden suratımı ekşitemedim ama gerçekten iğrenç bir şeydi bu. Daha güzel tadı olup kafa açan bir şey bulamadılar mı acaba? 'Aferin kızıma.' Diyerek elini omzuma atan Emre'ye dik dik bakarak geri çekildim. Ne bu samimiyet?

'Hoşlanmıyorum temastan' Diye açıklama yaptığımda Emre çoktan özür dileyip geri çekilmişti. O sırada tepkisini görmek için Sanlı'ya baktığımda hiç umurunda olmadığını fark etmemle ufak bir hayal kırıklığı yaşadım. Çoktan yanındaki sarışın daracık kırmızı elbisesiyle ağız sulandıran kıza dönüp derin bir sohbete dalmıştı bile. Tadının iğrençliği umursamadan elimdeki şişeden kocaman bir yudum aldım.

'Biz neden bunu daha önce içmemişiz.' Fısıldadığını sanarak bağıran Sera ikinci şişesine uzanırken kıkırdadı. Sonunda Anıl'ın ilgisini çekmişti. Kolundan tutup durdurmaya çalıştığımda beni takmayarak içmeye devam etmişti. Neyse diye düşündüm sonuçta ben sarhoş olmayacaktım ve onu eve rahatça götürürdüm. Zaten minicik bir kızdı.


Sera

Kaçıncı olduğunu hatırlayamadığım şişeyle açtıkları şarkıda dans ediyordum. Ne zaman bu kadar eğlenceli bir şey yaptığımı hatırlamıyordum bile. Benimle birlikte dans eden birkaç kız daha vardı. Hepsinin benden uzun olması bir tık canımı sıksa da umursamadan içkimi yudumlarken müziğe ayak uydurmaya çalıştım. Buraya geleli belki 3-4 saat olmuştu ama Anıl'la bir kere bile göz göze gelmemiştik. İstediğini yapsın ya amaaan.

'Güneş kalksanaa.' Uzatarak ve bağırarak kurduğum cümle karşısında yüzünü buruşturup yerinden kıpırdamayan ürkek bakışlı arkadaşıma gülümseyerek kur yapmaya devam ettim. 'Ama Güneş sen çok güzel dans edersiin. Eniştem görsün' Hiç de edemezdi. İçinden beni öldürüyormuş gibi bakışlar atan Güneş'ten uzaklaşmak için dans ederek lavabonun yerini bulma amacıyla içeri süzüldüm. İçeri girmeden şişemi öpüp kapıda bıraktım. İşimi halledip aynaya bakarak biraz daha dans ettikten sonra kıvırcık saçlarımı kabartıp içeriden çıktığımda benim bıraktığım şişeyi kafasına diken Anıl'ı görmemle dudaklarımı büzdüm.

'Ama benimdi o.' Dudaklarımı büzmeye devam ettiğimde yaslandığı duvardan doğrulup yanıma yaklaştı ve koca bir yudum alıp dudaklarını benimkilere yaklaştırdı. Yapmak üzere olduğu şeyin sadece beni öpmek olmadığı kararan gözlerinden belli oluyordu. Yavaşça dudaklarını benimkilere değdirdiğinde istemsizce ağzımı açmıştım, dudaklarında kalan alkol yavaşça benim ağzıma süzülürken gözlerini kapattı. Yutkunarak onu göğsünden ittim. 'Yapma, yapma, yapma.' En çok yapmasını istediğim beni kollarının arasına almasıyken ona itiraz etmek çok zordu. Yine de çabaladım. Elimden tutup beni bir odaya sürüklediğinde dönen başımla ona ayak uydurmaya çalıştım.

-Yetişkin İçerik-

'Seninle de olmuyor sensiz de.' Kendi içinde söylenerek gömleğini çıkartıp kapıyı kilitledi. Evet ilk defa onunla birlikte olmuyordum ama yine her seferinde ilkmiş gibi kendimden geçiyordum. Dudaklarımı yalayarak onu izledim hala bir şeyler söylüyordu ama ya duymuyordum ya da anlamıyordum. Önemsizdi.

'Bütün gün bekleyecek miyiz?' Az önceki itirazıma zıt düşen bir tavırla üzerimdekileri çıkarıp yere fırlattığımda yanıma yaklaşıp belimden tutarak hızla beni öpmeye başladı.

'Çok bağırıyorsun güzelim şşş.' Öpüşlerini boynuma doğru ilerletirken çoktan yatağa geçmiştik bile. Nerede olduğumuz, içeride kimin olduğu hiç umurumda değildi. Sonuçta kapı kilitliydi, herhalde yani. Vücuduma küçük öpücükler bırakarak üzerimdekileri çoktan çıkartmıştı bile. Yatakta kalan pantolonu tekmelediğimde benimle birlikte güldü. Kendi pantolonu da yeri boylarken öpücükleri çoktan derinleşmişti. Göğsümde iz bırakacağını düşündüğüm bir öpücük daha bırakıp kafasını kaldırdı ve gözlerime baktı.

'Yanında ki esmeri de böyle arzuladın mı?' Sorduğum soruyla gözlerini devirip ellerimi tutarak başımın üzerinde sabitledi ve dişlerini boynuma bastırarak sürttü.

'Sence?' Fısıldayarak nefesini verdiğinde ben nefesimi tutmuştum. 'Sadece sen varsın Sera.' Gözlerimi kapayarak alkol yüzünden bunları unutmamak için dua etmeye başlamıştım bile. O sırada onu içimde hissetmiştim. Bütün gece kollarında kaybolabilirdim ya da bütün hayatım boyunca. Bir gün onun da beni onu sevdiğim gibi sevmesini dileyerek onun olmuştum.

Serseri / Sanlı AkgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin