7; Yağmur, Teşekkürler

150 19 15
                                    

Konser için hızla üzerime siyah göğüs ve sırt dekoltesi olan bir kazakla beyaz çiçekli siyah eteğimi giyerek saçlarımı ellerimle düzelttirmeye çalışmıştım, makyaj yapmayı asla beceremediğim için sadece bir rimel ve nude bir ruj sürerek hazırlanma rekorumu kırmış beş dakikada kapıya çıkmıştım. Sanlı konuşmadan beni arabasına yönlendirmişti. O sırada Sera'ya kısa bir özet mesajı attığımda çığlık dolu bir ses yolladığına emin olduğum bir kayıtla yanıt vermişti. Sanlı'dan ayrılınca dinlerim diye düşünerek telefonu çantama attım. Sanlı tüm ciddiyetiyle arabayı biraz hızlı kullanıyordu. Radyo açmamıştık, konuşmuyorduk. Sessizliği sevsem de şu an beni boğuyordu.

'Uzak mı çok?' Sessizliği bozma çabamla dikkatini çekebilmiştim. Gözlüğünün altından beni öylesine süzdü ve arabayı park ettiğinde geldiğimizi anlamıştım. Aferin be Güneş etrafa bile bakmıyor musun?

'Geldik.' Anladım onu Sanlı. Arabadan indiğimde konserin yapılacağı alandaki kuyruğu görmemle suratım biraz düşmüştü çünkü çok kalabalıktı. Umarım başlamadan içeri girebilirdik. Sanlı narin bir şekilde bileğimden tuttuğunda yüzüne baktım, başıyla yolu işaret edip beni kapıya doğru yönlendirdi. Ben avel avel etrafa bakınarak yürürken sıraya girmemiştik o ise bileğimi bırakmış güvenliklere karta benzer bir şey gösterip biraz sohbet etmişti.

'Hadi.' Arkasına dönüp kulağıma yaklaşarak konuştuğunda şaşırarak gözlerine baktım. Nasıl yani? 'Müzisyen olmanın ayrıcalıkları Güneş sorgulama hadi.' Yine kırmaktan korkar gibi bileğimden tutup beni içeri soktu. Her yer çok güzel görünüyordu. Kapıda ki kuyruğa bakılırsa herkes alana giremeyecekti. Aşırı bir kalabalık vardı. Ön grup çoktan çıkmış herkesi coşturuyordu. Kalabalıklar beni rahatsız ettiği için Sanlı'nın elinden kendimi kurtarıp koluna sarıldım. Kafasını hafifçe eğip gülerek suratıma baktı.

'Kalabalık.' Diye kendimi savunmaya çalıştığımda en ön kısımdan bir yere geçtik.

'Normal.' Verdiği karşılığa gülmekle yetinerek sahneye heyecanla baktım. Gerçekten en sevdiğim grubu dinleyecek olmanın verdiği heyecanla her an yerimde zıplayarak çığlık atabilirdim ya da bayılabilirdim. Gerçi ikisini de yanımda Sera veya Rüya olsa yapabilirdim. Sanlı kolunu çekip arkama geçmişti. Kaşlarımı çatarak hareketini sorgulamak istediğimde kafamı ona çevirdim. Yanaklarımdan tutup başımı tekrar sahneye çevirdi ve omzuma doğru eğildi. Nefesini ensemde hissederek gıdıklandım.

'Böyle daha iyi.' Üfleyerek konuştuğunda tam itiraz edecektim ki konser başlamıştı. Çığlıklarımı içime atarken çalan Güneşi Beklerken melodisiyle şarkıya eşlik ederek yerimde sallanmaya başladım. Sevdiğim bütün şarkılar ard arda çalarken Harun Tekin'e bir kez daha aşık olarak arada bir kaç şarkıyı videoya aldım. Sera baygınlık geçirecekti büyük ihtimalle. Konserin başından sonuna kadar elini belime yerleştiren Sanlı benim şarkılarla her sallanarak dans edişimle benimle birlikte sallanıyordu. Çok komik olduğumuzu düşünüyordum ama çoğu çift sarmaş dolaş sallandığını görünce sustum.

Yağmur Teşekkürler çalmaya başladığında ağlamak üzereydim. En sevdiğim şarkılarıydı fakat bilen çok az kişi vardı. Bütün şarkılara bağıra bağıra eşlik eden ben şimdi sessizce sırtımı Sanlı'ya yaslamış şarkıyı dinliyordum.

'Yağmur teşekkürler
Aşkın büyüsü ve geçmişten gelen bütün sesler
Gördüm ki çıkamazdın gölgesinden sırrının
İmkansız aşkımın.' Kısmında kulağıma eğilip belime sarılarak eşlik eden Sanlı'nın sesiyle büyülenmiştim resmen. Sesinin bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum. Solist Anıl olduğu için de büyük ihtimalle dikkat çekmiyordu. Benden beklenmeyecek bir hareketle konseri ardımda bırakıp o hala belimi tutarken ona döndüm.

'Ya bırak beni bur'da ya hapset hayatına' Kısmında gözlerine bakarak şarkıya eşlik ettiğimde suratından eksik olmayan çapkın gülüşü soldu. Galiba yapmamam gereken bir şey yapmıştım ama geri adım atamaya da niyetim yoktu. Bütün şarkı boyunca gözlerine bakmaya devam ettim. O da aynısını yaptı fakat ikimizin de suratından tek bir duygu bile geçmedi. Ya çok güzel gizliyordu ya da hiçbir şey hissetmiyordu bana. Yağmur Teşekkürler bittiğinde alkışlamak için önüme döndüm ve bütün konserin sonuna kadar aynı şekilde şarkılara eşlik ederek eğlenmeye devam ettim. Sonuçta elime geçen bu güzel fırsatı Sanlı yüzünden bozamazdım.

Konser bittiğinde Sanlı hala belimden tutuyordu. İnsan fırtınası biraz azalsın diye olduğumuz yerde birkaç dakika bekledikten sonra alandan çıktık. Yine konuşmuyordu, yine suratsız duruyordu. Beni sinir etme çabası mı yoksa karakteri mi çözemediğim için bir şey dememeye karar verdim.

'Sanlı, fotoğrafımı çeker misin?' Poz vermeyi ne kadar beceremesem de anı tutmayı çok severdim. Konser alanının kapısında beni çekmesi için telefonumu uzattığımda itiraz etmeden fotoğrafımı çekti ve telefonumu uzattı. Ya konuş artık. Teşekkür edip arabasına ilerlediğimizde binmeden aniden durdu. Tam önümdeydi ben de telefonumdan videolara bakıyordum o yüzden o güzel kafamı kocaman sırtına geçirdim. Tepki vermeden bana döndüğünde sinirli göründüğümü düşünerek kaşlarımı çattım.

'Benim biraz işim var kendin gidebilir misin?' Gecenin 1inde Bostancı'dan Galata'ya tabii giderdim. Niye gidemeyeyim? Salak.

'Tamam.' Onun bana hep yaptığı gibi bu sefer de ben tepkisini beklemeden arkamı dönüp otobüs duraklarına ilerledim. Sırtımda hissettiğim bakışlara aldırmamaya çalıştım. Nasıl biterse bitsin hayatımın en güzel akşamlarından biriydi.

Serseri / Sanlı AkgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin