3 Ay Sonra
'Bu kadar güzel olmama gerek de yoktu bence.' Aynadan gelinlikle kendine bakarken iyice belli olan karnını okşayarak konuşan Sera'ya gülümsedim. Yanına ilerleyip duvağını düzelttim.
'Bence de bu kadarı biraz abartı oldu kıvırcık.' İç çekerek birbirimize sarıldığımızda biz ne yollardan geçtik diye düşünmeden edemedim. Cehennem gibi geçen o üç ayda bile kendini bırakıp yanımda olmaya çabalayan turuncu saçlı arkadaşıma gülümsedim. Mutlu olmayı çok hak ediyordu ve farkındaydı.
Babamı kaybetmek tarif edilmeyecek bir acıydı. Annemin baskılarıyla edinemediğim her arkadaşın açığını bana hiç fark ettirmeyen oyun arkadaşımdı o benim. Ne olursa olsun ona kaçabileceğimi bildiğim bir çıkış yoluydu. Ne yaparsam yapayım arkamda duracak ve beni koşulsuz sevebilecek belki tek kişiydi. Hayatımda bu kadar büyük bir acıyla hiç karşılaşmak zorunda kalmadığım için rüzgar gibi oradan oraya savrulmuştum aylarca. Annemi ise ilk defa dağılmış halinde görmüştüm. Belki sevgilerini pek belli edemiyorlardı birbirlerine karşı ama büyük bir aşkla evlendiklerini, dedemleri karşılarına aldıklarını biliyordum.
Annem benim kadar dağıldığını belli etmese de toparlanması zaman almıştı. Çok sevdiği işinden emekliliğini istemişti. Bugün bile onu gören meslektaşları büyük bir eksiklik olduğunu söyleyerek onu geri getirmeye çalışıyorlardı. O ise her şeyi bırakıp uzak bir şehre yerleşerek kaçıp gitmişti.
Ben asla toparlanamamakla birlikte annem gibi kaçmıştım herkesten. Annemin bana bıraktığı aile evimizde kendimi kapatarak günler geceler geçirmiştim. Ruh gibi dolaşmıştım. Sera sürekli aramış ve gelmişti ama asla kapıdan içeri almadığım için bir süre sonra gelmeyi bırakmıştı ama her gün arayıp kontrol etmeyi ihmal etmemişti. Sanlı ise kapıdan onu yüz kere kovmama rağmen kapımda yatmayı hiç bırakmamıştı. Zaten alışkındı ama güzel bir zatüre geçirmesine rağmen kapıda yatmaya devam etmişti. Bir ayın sonunda kıyamayarak onu içeri almıştım ve acımı birlikte yaşamıştık. Böyle bir zamanda ondan kaçamamak beni ona daha da bağlamıştı.
Ben uzaklaşıp kaçma çabasına giriştiğim dönemlerde Sera düğünü ertelemişti. Anıl da saygı duyarak beklemekten zarar gelmeyeceğini söylemişti. Rüya ise prensesliğini ve düğün organizatörlüğünü konuşturarak bütün düğünü planlamıştı. Tam bir peri masalı gibi görünüyordu her şey şimdi.
Açık havada, ilkbaharın güzel yeşillikleri arasında bembeyaz elbiseli turuncu saçlı kız her yerden belli oluyordu zaten. İlk danslarını Yaşlı Amca - Yıldızlara Bak şarkısıyla yapan ikili gözlerimi doldurmaya yetiyordu. Çocukları için bir sürü fotoğraf video çekerken yaşlı teyzelerden hiçbir farkım yoktu.
Sanlı yavaşça gülerek yanıma yaklaştığında belime sarılıp beni kendine çekerek omzumdan öptü. Sırtı tümüyle açık mavi bir elbise giymiştim o da bunu fırsat bilerek açıkta kalan belimi okşayarak beni huylandırıyordu.
'Dans edelim mi Güneş'im?' Gülümseyerek elini tutup teklifini kabul ettim. İlk günden beri hep şaşırtmayı başaran bu adam benim mi gerçekten diye düşünerek yeşillerinde kayboldum. Etrafımızda dans eden kimseyi görmeyerek onun dünyasında kendimden geçmiştim bile. O da benden farklı değildi. Aşktan geberirken dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum.
Kulağıma yaklaşıp yutkunarak konuştu. 'Annen gelmiş Sera'yla konuşuyor.' Annemin geleceğini asla düşünmüyordum. Benimle bile görüşmüyordu ama Sera ona da davetiye yollayıp çağırmıştı. Sanlı'ya gülümseyerek dansımızı yarım bırakıp gülümseyerek konuşan ikilinin yanına gittim.
'Anne?' Yavaşça tüm asaletiyle bana dönüp gülümsedi. 'Geleceğini düşünmemiştim.'
'Ben de düşünmemiştim ama Sera'ya söylemem gereken şeyler vardı.' Kaşlarımı çatarak ikisine baktığımda Sera'ya dönerek devam etti. 'Sana hiç söylemedim ama sen de benim için Güneş gibi değerlisin kıvırcık kızım. Umarım hep mutlu olursun ama olamazsan ceset saklayacak yerler biliyorum.' Gülümseyerek göz kırptığında ben şaşkınlıktan küçük dilimi yutma aşamasına gelmiştim ama Sera hızla anneme sarıldı.
'Galiba doğuruyorum.'
'Daha 6 aylık Sera hadi saçmalama güzelim.' Onu kolundan tutup sandalyesine oturttuğumda Anıl hemen başına üşüşmüştü. Ben de annemle birlikte onlardan biraz uzaklaştım.
'Anne teşekkür ederim geldiğin için.' Hiçbir şey söylemeden beni sıkıca kollarının arasına aldığında söyleyecek söz kalmamıştı. Birbirimize sıkıca sarılırken konuşmadan öylece uzun bir süre kaldık ve anladım ki aslında onun siniri bana veya başkasına değil her zaman kendineymiş, savaşı da kendiyle imiş.
Annemi uğurladıktan sonra Anıl içip içip sahneye kendini bırakmıştı. Konserlerinde ki gibi arkadaşlar kelimesiyle başlayıp arkadaşlar kelimesiyle biten kısa bir teşekkür konuşmasından sonra Sera için kendi yazdığı bir şarkının sadece nakaratını söyleyerek kızı tekrar ağlatmıştı. Sonra da sahneden inip öpüşmeye başladıklarında duramayıp birbirlerinin üzerlerine çıkma çabaları yüzünden Sanlı'yla yanlarına gidip iki mart kedisini ayırmak zorunda kalmıştık.
'Zaten herkes seviştiğimizi biliyor niye ayırdınız ki?' Anıl Sera'nın karnını göstererek çok mantıklı bir argüman ortaya sunduğunda diyecek bir şey bulamadık.
Sanlı Anıl'ın omzuna elini koyup onu geçiştirmeye çalıştı. 'Anıl kardeşim tamam evi bekle.' Anıl alkollüyken nasıl desem, biraz kafa açan birine dönüşüyordu. Çok konuşup ne dediği asla belli olmayan tiplerdendi.
'Aa unutmadan.' Anıl hızla cebinden bir şeyler çıkartıp Sanlı'nın eline tutuşturdu.
'Anıl biz size takı takıyoruz yavrum sen bize değil.' Sanlı gülerek Anıl'ı kafalamaya çalıştı.
'Hayır ben size takı vermedim. Bir dakika takı mı verdim?' Sera'ya dönüp kendi ceplerini kontrol ettirip emin olduktan sonra konuşmaya devam etti. 'Bunlar uçak ve otel biletleri. Bizim balayı otelimize size de yer ayırttık. Hani teşekkür amaçlı hep yanımızda olduğunuz için.'
'Kardeşim sağ ol ama siz balayında yalnız mı takılsaydınız?' Onlarla gitmeyi değil ama tatil yapmayı cidden isterdim. Anıl'ı red etmeye çalıştığımda Sanlı elimi tuttu. Gitmek ister gibiydi.
'Geliriz, geliriz.' Sanlı ikisini de kovalayıp beni köşeye çektiğinde gözlerimi birbirine kilitledik.
'Söyle sevgilim.' Gülümseyerek burnumdan öptüğünde kıkırdadım.
'Gidelim, bize değişiklik olur. Sera ve Anıl'dan her türlü kaçarız eğer endişen buysa.' Beni bu kadar iyi anlaması çok mutlu etmişti. Bu adamla birlikte olmak benim en büyük şansımdı.
'Gidelim o zaman sevgilim.' Böylece evlenmeden mükemmel balayımızı başlatmış olduk.
