28; Yaz Dizisi

115 15 42
                                    

Olayların üzerinden tam bir hafta geçmişti. Anıl'la Sera biraz daha kapıda öpüşüp koklaştıktan sonra Anıl ani bir kararla bebek için para lazım şarkı yazmalıyım diyerek gitmişti. Sera'da mutluluktan geberen yaz dizisi karakterleri gibi evin içinde dolanıp şarkı söyleyerek beni sinir etmeye çalışmıştı. Söylediği şarkı da Emir Can İğrek - Facia olmasından dolayı mutlu mu mutsuz mu çözemiyordum. Sonrasında birkaç eşyasını bana getirip evden nasıl atıldığını anlatmıştı. Anıl'la sürekli eve girip çıkması, çok ses yapmaları ve tabii üç ay kira ödememesi yüzünden kendini kapının önünde bulmuş, herkesle kavga ederek kaçmıştı.

Benimse kafamda sürekli Sanlı'yla olan öpüşmemiz dönüyordu durup durup. Sinirim bozulmuştu. Sonuçta aştığıma inanıyordum ya da kendimi inandırıyordum. Ama her türlü ona geri dönemezdim artık. O başkasına ait olmayı seçmişti ben de kendime bunu yedirmemeliydim. En azından ben öyle düşünüyorum.

Sera elinde telefon odama dalıp iş baktığım laptop ekranıma öylesine bir bakıp oflayarak kapağını kapattı. 'Bu işler bize yetmez biliyorsun bebek masraf demek.'

'İyi de benim bebeğim değil ki'

'Senin de sayılır. Ayrıca ne kadar istemesem de Sanlı'nın bile sayılır. O yüzden Anıl ve Sanlı buraya geliyor haberin olsun.' Üç saniyede kurduğu cümlenin sonuna gelmeden odamdan kaçmıştı bile.

Sanlı'yla yüz yüze gelmek zaten yeterince zorken onu tekrar evimin içinde bulmak daha çok canımı sıkıyordu. Yine de kalkıp hazırlandım. O geldiği için değil de kendim için giyinmiş gibi görünmek için hızla üzerime siyah beyaz çizgili düz bir kazak ve siyah taytımı geçirerek saçlarımı öylesine elimle düzelttim. Sera yeme içme ve misafir ağırlama işini halleder düşüncesiyle iş bakmaya geri döndüm. Asla kendime uygun bir iş bulamamıştım. Kadrolar da açık yoktu, zaten dönem ortasında kimse öğretmen de aramıyordu. Yapabileceğimi düşündüğüm başka tek bir iş bile yoktu. Gerçi Kerem'le iletişim içindeydik ve bana sekreteri olmamı önermişti. En azından okullar da kadro açılana kadar. Paraya ihtiyacım vardı evet ama Yasemin Hanım'ın diline düşmek istemiyordum.

Ben düşüncelerle boğuşarak boş iş ilanlarına dalmışken Sera tekrar kapımı tıklamadan açtı. Bu sefer üzerinde diz izi çıkmış eşofmanları yerine beyaz bir elbise vardı. Anlaşılan birileri bebeğinin babasına evlilik sinyalleri vermeye çalışıyordu.

'Geldiler ve alkol getirmişler.' Sera bilgilendirmesini yapıp asla belli olmayan karnını tutarak salona geçtiğinde ben de peşinden gitmiştim. İşte oradaydı, tüm umursamazlığı ile köşede bir yerde oturup telefonuyla uğraşıyordu. Ve maalesef yine çok karizma duruyordu. Hal hatır faslını hızlıca geçip yine tek koltuğun etrafında birbirimizden en uzak köşelerde oturmaya başladık.

Sera yavaşça masada ki alkol şişelerinden birine uzandığında martı gibi çığlık atarak eline uzandım. Aynı anda benimle birlikte uzanan Sanlı'yla ellerimiz birbirine değdiğinde çarpılmış gibi elimi çekmemle şişe Sera'nın üstüne döküldü.

'Bebeğim alkol içti. Anıl imdat.' Ayağa kalkıp koşarak ve aynı anda üzerine çıkartmaya çalışarak odasına geçtiğinde gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum.

Anıl yavaşça ayağa kalkıp bize onaylamaz bir ifadeyle baktı. 'Yeğeniniz alkol içti. Böyle mi tepki verilir? Bir de gülüyorsunuz.' Cık cıklayarak Sera'nın peşinden gittiğinde artık kendimi tutamayarak kahkaha attığımda Sanlı'da benimle aynı durumdaydı. Uzun bir süre güldükten sonra göz göze gelince gülüşlerimiz yavaşça yok oldu. Onun gözlerinin içi hala gülerken benimkiler dolmak üzereydi o yüzden hızla gözlerimi kaçırdım.

'Sen neden geldin?' Sorduğum soruyla afalladığı belliydi o yüzden yanıt vermeden biraz bekledi.

'Sera için.' Yeterli bir yalandı o yüzden ikimiz de üstelemedik.

Biraz sessizlikte zaman geçtikten sonra Sera ve Anıl yeni kıyafetlerle yanımıza dönmüştü. Anıl neden üstünü değiştirdi asla anlamasam da sorgulamamayı tercih ederek kendi işime baktım. Sera sürekli Anıl'a aynı evde yaşamanın ne kadar güzel olacağını ima etse de Anıl her zaman ki gibi dış dünyaya algılarını kapamış alkole dayanmıştı. Sanlı ise Sera'yla sen kendin bücürsün ikinciye ne gerek vardı, çocuk da kısa olacak yazık tarzı dalga geçerek sinir etmeye uğraşıyordu. Sera'nın boyunun kısalığından mıdır yoksa Sanlı'ya gıcık olmasından mıdır bilmiyorum ama çok kolay siniri bozuluyordu. Belki de hamilelikten.

Konu bir şekilde benim iş bulamama geldiğinde Anıl iki cümleyi yan yana getiremeyerek bir teklifte bulundu. 'Bizimle çalışsana.'

'Anıl ben müzisyen değilim enişteciğim.' Omzuna teselli etmek ister gibi vurduğumda dudaklarını büzerek Sera'ya baktı.

'Olursun ya müzisyen niye olmayasın?' Sera da çok mantıklı sevgilisini çok mantıklı bir şekilde savunduğunda sıkıntıyla ofladım.

'Gençler bulurum ben bir şeyler takmayın. Siz bebeğinizi düşünün.'

Sera söylediğimin çok mantıklı olduğunu savunarak asla belli olmayan karnına döndü. 'Müzisyen ol.'

'Gerçekten bizimle çalışabilirsin. Arka plan ekibimizde eksik var. Plan program kısmında.' Sanlı bana doğru dönerek umursamazca konuştuğunda kafamı salladım.

'Düşünmüyorum ama teşekkürler.' İşin aslı çok iyi bir iş olabilirdi benim için. Grupla sürekli gezmek, bir sürü yer görmek, büyük ihtimalle iyi para kazanmak işime gelirdi. Hem plan yapmayı da çok severdim. Ama durup dururken sürekli Sanlı'yla karşılaşmak daha kapanmayan kalp yaramı azdırmaya yeter de artardı. O yüzden gerek de yoktu.

Bütün gece Sera ve Anıl'ın cilveleşmesini izleyerek oturmuştuk. Gece sonuna doğru Anıl alkolden baygınlık geçirdiği için Sera onu odasına aldı ve bir daha çıkmadılar. Sanlı da son şişeyi içip ayaklandığında yerinde tökezledi.

'Kalmak istersen yastık veririm.'

'Verme.' Oturduğum koltuğa gelip beni iterek uzandığında hayretle ona bakarak ayağa kalktım. Bu nasıl rahatlık ya?

'İyi geceler o zaman.'

Işığı kısarak odadan çıkmak üzereyken söylediği şeyle olduğum yerde kalakaldım. 'İyi geceler sevdiğim.'

Serseri / Sanlı AkgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin