0.6

457 34 1
                                    

------- -------

Taehyung başını avuçlarının içine aldığında saçlarını sıkmaya başladı. "Jeon Jungkook..." diye mırıldandı. "Demek biliyordun! Seni!.."

Önünde yakılmış olan ateşe bakarken kül olmuş sakal ve peruğu izledi. Yok etmek için güzel bir yöntemdi.

Oturduğu yerden ayağa kalktığında uçuruma doğru yürüdü. Gecenin serinliği, içinde yanan ateşi söndürmüyordu. Sinirliydi. Bir o kadarda şaşkındı. Yıllar önce gizli bir kimlik ile yüzünü göstermeden bulunamayan bir davanın aydınlanmasına sebep olmuştu, Yoongi. İnternet üzerinden delilleri paylaşmış ve 'Bay Poirot' kullanıcı adıyla fazla övgü ve polislerden taktir toplamıştı. Yoongi ölünce ise aynı hesap üzerinden oturumu kapatmayarak kendisi kullanmıştı telefonu. Poirot'un yerine geçmiş ve polislere yardım etmeye devam etmişti.

Yoongi...abisi...

Tabii bunlar kalbi koyulaşıp katil olmadan önceydi. Ve şimdi bu polis kuruntusu onun Poirot olduğunu biliyordu öyle mi?

Elini sertçe kalbine bastırdı. Gerildiğinde hep böyle olurdu. Ki Taehyung nadiren gerilirdi. Kendisini karakola çağırmıştı. Nedenini bilmiyordu ama gitmezse iyi olmayacağını da tahmin edebiliyordu. Sadece sıradan insan görünümü için taktığı gözlüğünü sinirle çıkardığında dibinde dolandığı uçurumdan aşağı attı. Buna daha sonra pişman olacağından emindi. Ama şu an mantıklı düşünemiyordu.

'Beni bekliyor' diye düşündü. 'Gelmemi bekliyor...'

Saate baktı. Akşam 10'a geliyordu. Belki polisin bir ödlek çıkıp evine kaçmış olabileceğini düşündü. Ama bu ihtimal uzaktı. O öyle biri değildi bunu hissetmişti. Katilden korkmuyordu. Herkes kendisinden korkarken o neden korkmuyordu. Korkması gerekirdi.

Gecenin karanlığını umursamayıp arabasına atladı ve karakolun yolunu tuttu. Risk alıyordu. Hem de fazlasıyla.

----- ------

-"Kalacağına emin misin Jungkook?"

Ofisindeki koltuğa yayılırken elinde gezdirdiği kupayı masaya bıraktı. Ardından bacakları uzanarak masanın üzerindeki yerini aldı. Jimin endişeliydi. Jimin hep endişeliydi. Ona ne zaman bu kadar endişenin zararlı olduğunu anlatmak istese vazgeçiyordu. boşa olacağını biliyordu.

-"Benim için endişelenmeyi bırak ve git artık..."

Jimin huzursuz olduğunu belli eden bir ifadeyle iç çektiğinde kapıya yöneldi. Saat 9'a geliyordu. Katilin sokakta gezebilmesi için ideal bir zamandı. Polis ekipleri çoktan etrafı kolaçan etmek için hazır duruyor olmalıydılar. Jimin onlarla gidecekti Jungkook ise 'mesai'ye kalıyordu. Ya da herkes öyle sanıyordu.

Bekliyordu. Çünkü onun geleceğini biliyordu. Sadece zaman alacaktı. Beklerken uyuklamaya karar verdi.

----- ------

Kapının çarptığını duyduğunda gözleri aralandı. Etraf bulanıktı. Uyanıyordu. Yüksek ses afallamasına neden olmuştu. Bacaklarını uzattığı yerden indirmeden önce gözlerini ovdu. Karşısında Jimin'i görmeyi bekliyordu. Kim Taehyung'u beklemiyordu.

Kollarıyla birkaç esneme hareketi yaptığında ayaklarını masadan indirip doğruldu.

Taehyung karşısında dikiliyordu. Sabırsızdı. Gözlerinden belliydi. Merak ediyordu ve belki biraz da öfkeliydi. Hafif dalgalı saçları rüzgarın etkisiyle yanaklarına düşerken sabah gördüğü geniş ve kahverengi olan kazağını giymişti. Mankenlere benzediğini düşündü:

-" Otur-"

-"Ayakta da dinleyebilirim"

Jungkook bu sert çıkış karşısında Taehyung'u sinir eden sakin bir gülümseme sundu:

𝙈𝙧. 𝙑'𝙨 𝘽𝙪𝙣𝙣𝙮 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin