(Gece yarısı)
Yongbok duyduğu ses ile yerinden sıçradı. Gözleri gerçek hayata doğru genişçe açılırken karanlığın ortasında herhangi bir camdan sızan ay ışığı sayesinde hafif mavi görünen tavanı izledi. Bu her zaman kaldığı hizmetli odasının tavanına hiç benzemiyordu. Daha önce orada geniş ve büyük bir avize gördüğünü hatırlamıyordu. Gördüğü kâbustan dolayı boncuk boncuk terleyen alnını eliyle sildiğinde kaskatı kesilen vücudunu hareket ettirmek adına kıpırdandı. Yattığı yer çok rahattı. Belki de hayatı boyunca uzandığı en rahat yataktı ama içinde bir korku vardı.
Ya oradaysa?
Sarı saçlarını ıslak alnından uzaklaştırıp gözlerinin önünü açtı. Heyecanlandığı için düzenli nefes almıyordu. Önce ağır ağır oturur pozisyona geldi. En son neler olduğunu düşündü: Patronunun kucağındaydı.
O anları hatırlayınca tüyleri diken diken oldu. Korktuğu şey olup olmadığına bakmak için etrafına baktı. Başta gözünün karanlığa alışmasını bekledi.
Büyük yatak tanıdıktı: patronun yatağı.
Onun orada olup olmadığını anlamak için bir kaç kere gözlerini kırpıştırıp sağa sola baktı. Hyunjin odasında değildi. Neden kendisi buradaydı? Bir anda içini bir korku sardı. Burada olmaması gerekiyordu. Kirli ve küçük hizmetli odasında olması gerekirdi. Vücudunu yokladı o anki kararla. Her şeyi yerindeydi. Sadece gözlerinde ve üzerinde büyük bir ağırlık vardı. Her an bayılacakmış gibi.
Yorganı vahşice köşeye fırlattı ve yataktan indi. Parke zemin çok ses çıkarmamıştı ama yine de stres oldu. Tekrar bir ses duydu. Bu ses artık kulağına bir çığlık olarak geliyordu. Acı bir çığlık. Dışarı çıkmak için kapıya yöneldi ama hayal kırıklığına uğradı. Kapı kilitliydi.
Daha da gerildiğinde ne yapacağını bilemeyerek gözleri ile alıştığı karanlık odayı süzmeye başladı. Dev bir dolap yatağın tam karşısındaydı. Oda çok büyüktü. Bir köşeden diğer köşeye koşarak 10 saniyede bile ulaşılmazdı. Işıkları açmayı düşünsede vazgeçti. Burada olmasının tek nedeni Hyunjin'in kaçmasına engel olmaktı. Yoksa niye onu bu odaya kitlemiş olabilirdi ki??
Tekrar acı ile bağıran bir ses duyduğunda yerinden sıçradı. Bu sesi tanımıştı. Yeni alınan genç elemanın sesiydi. Ardından Hyunjin'in derin sesini duydu:
-"Sakin ol, çok sürmeyecek. Biraz daha dayan."
Kulağını korkuyla kapıya dayadı. Ona işgence mi ediyordu!? Bağıran adamın sesi bir anda kesildi. Hyunjin'i de duyamadı. Sanki bir anda dünya durmuştu. Ses duymak adına nefes dahi almıyordu. İki dakika boyunca bekledi.
Kapının önünde ayak sesleri duyduğunda kendinden beklenmeyecek Bir hızla uzaklaştı.
-"İşe yaramadı..." diye mırıldandığını duydu, Hyunjin'in. Şimdi kapının kilidini çeviriyordu. Yatağa attı kendini. Yorganı geri üzerine çekti ve kapıya arkasını döndü. Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Bu şekilde görünürse yakalanacaktı.
Kilit dönmeyi bıraktı ve kapı açıldı. "Yarın tekrar deneyeceğiz, içindeki asit miktarını azaltın."
Kiminle konuştuğunu bilmiyordu ama büyük ihtimalle Minho ya da Jisungtu.
-"İyi geceler,patron."
Sesi duyduğunda Jisung olmadığını anladı. Onun sesini biliyordu. Bu Minho olmalıydı. Hyunjin'in bir şeyler mırıldanıp kapıyı kapattığını duydu. Şimdi odada yanlız kalmışlardı. Adımlarının yatağa geldiğini hissettiğinde gittikçe küçülmemek için zor durdu. Arkası dönük olduğu için gözlerinin açık olduğunu göremiyordu Hyunjin. Önündeki sehpayı dudağını ısırarak izlerken üzerine düşen arkasındaki patronun gölgesini gördü. Kalbi yerinden fırlayacaktı sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙈𝙧. 𝙑'𝙨 𝘽𝙪𝙣𝙣𝙮
FanfictionPsikopat katil Kim Taehyung ve onun peşini bırakmayan hırslı müfettiş Jeon Jungkook (Bilinmeyen numara: -Hey Müfettiş Jungkook, bir oyun oynamak ister misin? Siz: -Ya kaybedersem? Bilinmeyen numara: -Sorun olmaz. Sadece en başa dönmek zorunda kalırs...